1 Ekim 2014 Çarşamba

Saran Holding’in 20. yılının da kutlandı-Yılmaz Parlar

TÜRKİ CUMHURİYETLERİ’NDE
YENİ SPOR KANALI STANSPORT

Saran Holding tarafından Türk Cumhuriyetleri’nde yayın yapmak üzere kurulan Stansport yayın hayatına başladı.
Dünyanın en zengin spor içerikli kanalı Stansport
29 Eylül 2014 Pazartesi günü Four Seasons Hotel’de gerçekleşen   özel davet ile tanıtıldı. 

Saran Holding’in 20. yılının da kutlandığı Sadettin Saran’ın ev sahipliğinde gerçekleşen geceye sanat, siyaset ve spor dünyasının  seçkin davetlileri katıldı.
medya ve yayıncılık sektörünün gelişmesini hedefliyen yatırımları olan Saran Holding, uluslararası bir yatırımla Saran Holding bünyesinde Türki Cumhuriyetleri’nde yayın yapmak üzere kurulan spor kanalı Stansport,u hayata geçirdi.

 Saran Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran yaptığı çok kısa açılış konuşmasında “80’li yılların sonunda, Türkiye henüz özel televizyonlarla tanışmamışken dünyanın en büyük spor kanalı ESPN’nin kapısından girerken kurduğum bir hayalin gerçeğe dönüşmesine tanık oluyorsunuz. Sınırları Türkiye’yi aşan, sporun her dalını ekrana getiren, dünyanın tüm liglerini izleyebileceğiniz bir kanal düşlemiştim, Stansport bu hayalin bir ürünüdür”dedi.

Konuklar daha sonra Serbest futbol dalında 6 şampiyonası bulunan Fransız yıldız ‘Futbol Sihirbazı’ lakaplı Sean Garnier’in eşsiz  şovunu izledi.

Spor sihirbazların gösterisi sonrası  Barmen Selami Görülmez’de mesleki becerilerini konuklara sunarak ikramlarını yaptı.

Geceye renk katan Türkiye’ye ilk kez gelen ve davette sergilenen  NBA’de şampiyonluğu göğüsleyen San Antonio Spurs’un kazandığı Larry O’Brien Kupası ilgi gördü.

Yetkililerden aldığımız bilgiler dahilinde Stansport  ve Saran Holding ;  

Türk Cumhuriyetleri’nde yayın yapmaya başlayan Stansport 9 Haziran tarihinde yayın hayatına başladı. Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan’da yayında olan kanal kısa bir süre sonra Tacikistan, Kazakistan, Azerbaycan’da da yayında olacak. Kanalın; yayın yapması planlanan ülkelerde kablo operatörlerine, dijital platformların içerisine kanal olarak entegre olması planlanıyor. Saran Holding’in yayın haklarını elinde bulundurduğu dünyanın en önemli spor müsabakalarına yer verilen kanal, dünyanın en zengin spor içerikli kanalı.

Saran Holding; 1995 yılından bu yana farklı sektörlerde faaliyet gösteren bir şirketler topluluğudur. Holding; büyük ölçüde öz sermayeye dayalı yatırımları ile medya, online, yayıncılık, hizmet, havacılık, enerji, savunma ve turizm sektörlerinde faaliyet göstermektedir. Ulusal kalkınma planları ile uyum sağlayarak, uzun vadeli iş planlamaları da yapan Saran Holding, 30 iştiraki, 3 bine yaklaşan çalışanıyla Türkiye’nin önemli şirketler topluluklarından biridir.

yilmazparlar@yahoo.com


20 Eylül 2014 Cumartesi

Türk Tedarik Zinciri Profesyonelleri ödüllendirildi.

İSCSİ 2.Internatıonal Supply Chaın Summıt -2. Uluslararası Tedarik Zinciri Ödül Töreni

Suada’da 17 Eylül 2014 akşamı gerçekleşti. Geceye DSV, Ortec, Slimstock, MpObject, SCM, Inther, IcronTech, Zetes, Asis ve Lojistik Derneği (LODER) üst düzey yöneticiler katıldılar.


Defne Sarısoy’un sunuculuğu üstlendiği geceye P&G, Anadolu Efes, Pepsi, Arçelik, Carrefour, Karsan, Teknosa, Ford, Defacto, Teknosa, Mercedes, Tofaş, Eczacıbaşı, Şok, Lenovo, BSH, Haffele  gibi ödül alan firmaların yöneticileri yer aldı.
Ticari Bankacılık Türkiye Başkanı Gerlach Jacobs, SCI ve SSCI değerlendirmeleri yayınlanan yirmiden fazla makalesi bulunan  2005 yılından bu yana Endüstri Mühendisliği Bölümü'nde Bilgi Dayalı Yeniliğin ve Yapay Zeka dersleri veren Doç. Prof.Dr. Gülgün Kayakutlu, Slimstock’un Türkiye Ülke Müdürü Songül Sezer birer açılış konuşması yaptılar.

İlk defa, Türkiye’deki tedarik zincirinin önemine dikkat çekmek için “ Türkiye’nin En Etkili Tedarik Zinciri Profesyonelleri” Projelerini yarıştırdılar. Uluslararası ortakların dışında Ekonomi Bakanlığı, Endüstri Derneği, Lojistik Derneği ( LODER ), Para Dergisi, Supply Chain Magazin organizasyonu destekleyenler arasındaydı. Katılan profesyoneller, gerek tedarik zinciri yönetimi alanındaki yetenek ve becerilerini sergilemek ve projelerini sunmak, gerekse meslektaşlarının ilgili sunumlar hakkında ne düşündüklerini öğrenebilme imkânına sahip olabildiler.   


Tedarik zincirinde, lojistikte veya üretim pozisyonunda en az 5 yıl görev almış profesyonel-ler. Tedarik zinciri süreci ile ilgili en az 1 projenin başında olmak   organizasyonun ilk  gününde projesini (projelerini) sunmak, ilgili bilgilerin 3. kişilerle paylaşımını şeklinde pek çok prosüdürü olan projede ödül tören sonrası proje profesyonelleri katılımcılarla uygulamalarını paylaştılar. 


Konuşmacılar Tedarik Zinciri Süreçlerinde sıkça karşılaşılan problemlerin nasıl çözüldüğü (FIFO, ürün imhalarının azaltımı, stok sayımı, kaynak planlama vb.) Üretim, dolum ve depo operasyonlarının entegre edildiği ileri sistem tasarımı hakkında detaylı bilgileri , Artırılmış proses verimliliği ve karar destek sistemlerini işlediler.


Verilen plaketler arasında en çok ilgi çeken firmalar Anadolu Efes’den Proje geliştirme Müdürü Koray Anar, Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları AŞ gibi sektörün önde gelen firmalarından birinin lojistiğini yönetmekte olan Lojistik Müdürü,  Dr Selma Öner  oldu. Çok yakın tarihlerde ve gün içindeki Ödül törenlerinde Projeleri ödül alan firmaların üst düzey yöneticileriydi,


Gerek Anadolu Efes’den Koray Anar ve  gerekse, Şişe Cam Selma Öner ile yaptığımız söyleşilerde firmaların sürdürebilir başarıya imza atmalarının göze çarpan faktörlerini;  günlük  ürün izlenebilirliğin efektif bir şekilde sağlanması, depo operasyonlarındaki verimlilik artırılması  sektöründeki süreçler ve operasyonel hızın getirilme şartları Farklı ihtiyaçlarımıza cevap verebilecek bir sistem yaratabilmesi, sıkça karşılaşılan problemlerin de çözülmesi şeklinde geliştirdikleri projeyi özetlediler.  Şişe Cam, hammadde,  biten ürün lojistiğinde yoğun olarak demiryolunu kullanan bir firma olması enerji tasarrufu, maliyet girdilerin azlığı pek çok alanda örnek teşkil etmesi başarıyı getiren unsurlarıydı.


yilmazparlar@yahoo.com

13 Eylül 2014 Cumartesi


 SKAL TURİZMDE BAŞARIYI EĞİTİMDE GÖRÜYOR.

Skal İstanbul Klübü geleneksel aylık yemekli toplantısını, Turizme yeni merhaba diyen, Türkiye otelcilik ekollerinden Dedeman gruba ait Bostancı Dedeman Hotelde 11 Eylül 2014 tarihinde gerçekleştirdi.



Skal İstanbul Klübü Başkanı Feza Solaklar, Yönetim Kurulu üyelerini yanına davet ederek birlikte geleneksel Skal Toast ile açılışı yaptı. Genel sekreter Ata Eremsoy Başta TUROB Başkanı Timur Bayındır, TAŞFED Başkanı Yalçın Manav ve Turizmin önde gelen misafirlerini takdim ederek Başkan Feza Solaklar’ın konuşmasını yapması için davet etti.

Feza Solaklar Toplantıya ev sahipliği yapan, Başta Murat Dedeman, Banu Dedeman, Dedeman Otelleri Genel Müdürü Emrullah Akçakaya olmak üzere Dedeman Bostancı Genel Müdürü Nadir Kadakal'a tüm çalışanlara konukseverliklerinden dolayı Klüp adına teşekkürlerini sundu.
Tüm personel ile toplu hatıra fotografı çektirildi.

Başkan Solaklar Skal Klüb olarak öncelikle yapacakları çalışmaların başında eğitimin geldiğini altını çizerek belirtti. 

Gerek aktif olarak çalışmakta olan turizm profesyonellerinin ve gerekse üniversite öğrencilerinin geleceğin turizmcilerini yetiştirmek konusunda üniversiteler ile işbirliği yaptıklarını açıkladı.

Solaklar Turizmin altı aylık  ve son durumunu mukayeseli olarak rakamlarla raporladı. Genel profili çizdikten sonra etkinliklerini ve tarihlerini üyelerine duyurdu.



Toplantı misafir konuşmacı Özyeğin Üniversitesi Otel Yöneticiliği Programı Direktörü Mehmet Teoman Alemdar, 19 Temmuz 2012 tarihinde Özyeğin Üniversitesi ve Le Cordon Bleu ile imzalanan iş birliği anlaşmasının kapsamında öğrencilerin yetiştirilmeleri hakkında sunumunu yaptı.  

Özyeğin Üniversitesi Otel Yöneticiliği Programı Direktörü Mehmet Teoman Alemdar’ın verdiği bilgilere göre; 19. yy’da kilise ve misyoner evi olarak yapılmış olan Le Cordon Bleu, 1895’te “La Cuisiniere Cordon Bleu” dergisinin yayımcısı, gazeteci Marte Distel tarafından mutfak sanatları okulu olarak Paris’te kuruldu.  Defne Ertan Tüysüzoğlu Le Cordon Bleu Türkiye Direktörüdür.
 



Mavi Kurdele anlamında olan  “Le Cordon Bleu” isminin mutfak sanatları ile ilişkilendirilmesi ilk olarak 16. yüzyılda ortaya çıktı. Le Cordon Bleu ismi, Fransa Kralı III. Henri tarafından kurulmuş ve zaferlerini şatafatlı ziyafetlerle kutlayan Saint-Esprit Şövalyeleri’nin sembolünde bulunan mavi kurdele nedeniyle, 16. yüzyıldan itibaren mutfaktaki mükemmeliyetin simgesi oldu.

1950’li yıllarda Paris’te yaşayan Julia Child’ın bu okulda eğitimini tamamlayıp ünlü bir aşçı ve yemek yazarı olması da Le Cordon Bleu’nün tanınırlığını artırmıştır. 
Günümüzde Le Cordon Bleu, 20 ülkede, 40’ı aşkın uluslararası okulda yılda 20.000 öğrenciye eğitim vermektedir.
 
Le Cordon Bleu öğrencileri, Michelin yıldızlı restoranlardan gelen usta şefler ya da prestijli yarışmalarda galip gelerek Meilleur Ouvrier de France gibi unvanları elde eden isimler tarafından eğitilirler. Usta aşçılar, klasik Fransız mutfağı ve uluslararası aşçılık tekniklerine ait bilgi ve deneyimlerini Le Cordon Bleu öğrencilerine aktarırlar.

Gastronomi ve Mutfak Sanatları Lisans Programı’nda derslerin Le Cordon Bleu master şefleri tarafından Le Cordon Bleu eğitim modülleri kullanılarak verilmesini ve 4 yıllık lisans programının yanı sıra üniversitenin öğrencisi olmasa da kariyerini değiştirmek ya da bu alandaki yetkinliğini geliştirmek isteyenler için, bir sertifika programını da kapsamaktadır.

Le Cordon Bleu’nun uluslararası geçerliliği ve saygınlığı olan sertifikası, mezunlarına dünyanın dört bir yanında en iyi yerlerde kariyer edinmenin kapılarını aralayacak. Türkiye’den de Michelin yıldızlı Şeflerin çıkmasını sağlayacak. 

Gerek Fransa’da gerekse İngiltere’deki pek çok elit işletmede şef olarak yıllarca hizmet verdikten sonra 2000 yılında Şef Christophe Bidault Le Cordon Bleu ailesine katılmıştır. Şef Christophe Bidault Cordon Her ayrıntısı düşünülmüş şeker heykelleri, ince bir işçilikle işlenmiş çikolata heykelcikleri ve meşhur Fransız tatlısı “croquembouche” ile yaptığı kuleleriyle ünlüdür.

Toplantı sonrası üyeler Oteli gezdiler. Her türlü kongre, konferans zirveye mükemmel ev sahipliği yapacak hotel yeteri miktarda toplantı odalarına 5 yıldızlı otelin tüm ihtiyaçlarına cevap verecek kapasitede.
En önemlisi eğitimli profesyonellerin başında Genel Müdürü Nadir Kadakal olmak üzere tüm çalışanları güleryüzlü, istekli, enerjik görünce Turizm adına son derece memnun oluyoruz.   

yilmazparlar@yahoo.com




20 Ağustos 2014 Çarşamba

YILMAZ ULUSOY’A İTALYA’DAN BÜYÜK ONUR-YILMAZ PARLAR

YILMAZ ULUSOY’A İTALYA’DAN BÜYÜK ONUR…

İşadamı Yılmaz Ulusoy’a İtalya Cumhurbaşkanı’ndan İtalya Yıldızı Nişanı

Yılmaz Ulusoy Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Ulusoy, turizm ve taşımacılık başta olmak üzere Türkiye ve İtalya arasında pek çok alanda ilişkilerin geliştirilmesine sağladığı katkılardan dolayı İtalya Cumhurbaşkanı Ekselans Giorgio Napolitano tarafından "İtalya Yıldızı Nişanı"na layık görüldü.


"İtalya Yıldızı Nişanı" 19 Ağustos 2014 tarihinde İstanbul Beşiktaş Fourseason otelde düzenlenen törenle  İstanbul Başkonsolosu Sayın Gianluca Alberini tarafından ünlü işadamına takdim edildi.  "İtalya Yıldızı Nişanı" 1946 yılından bu yana İtalya Cumhurbaşkanı tarafından İtalya ile Ticari ve Ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine yüksek katkıda bulunanlara veriliyor.  

Yılmaz Ulusoy Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Ulusoy’u “İtalya Yıldızı Nişanı” gibi büyük bir onura taşıyan uluslararası ticaret alanındaki başarıları aslında neredeyse iş yaşamının ilk günlerine dek uzanıyor…
56 senelik iş hayatı Trabzon, Samsun ve İstanbul üçgeninde başlıyor. İstanbul’a gelişinin ardından 1973 yılında Uluslararası Nakliye alanında Avrupa’ya açılıyor. Dolayısıyla üs olarak Almanya ve İtalya ağırlıklı bütün Avrupa ile çalışmaya başlıyor. Bu tarihlerde özellikle sebze ve meyve ağırlıklı ithal ve ihraç mallarını Avrupa’ya taşıyor. Bu süreç Bulgaristan yolunun kesilmesi ile akamete uğrasa da belki de önünü açıyor.


“Fatih Gemilerini Karadan Yürüttü, Biz De Tırlarımızı Gemilerle TaşıdıK”

Yılmaz Ulusoy o günleri şu sözlerle anlatıyor: “Vize dertleri gibi sıkıntılar, komşu devletlerin çıkardığı çok ama çok akılsız manasız şeyler bizi deniz yolunu kullanmaya mecbur etti. Fatih İstanbul’u fethederken gemileri nasıl karadan yürüttüyse biz de ithal ve ihraç mallarımızla yüklü tırlarımızı Avrupa’ya gemiler ile taşımaya başladık. Tabii tırlarımızı denizden yürütmek hiç kolay olmadı. Başlangıçta bu işin eğitim ve altyapısı, ilgili ülkelerle olan anlaşmalar bir hayli sıkıntı yaşattı. Ama öyle bir noktaya geldik ki 20 sene önce yaptığımız bir anlaşma ile İtalya’nın Trieste Limanı ile Çeşme Limanı arasında düzenli seferlere başladık. Tabii bu başlangıçta çok fazla değildi ama sonraları bu miktar bir hayli çoğaldı ve yılda 30 bin tır götürür getirir hale geldik. Bu çok büyük bir kapasitedir.


Yılmaz Ulusoy’un Geliştirdiğiiş Modeli Uluslarası Taşımacılığayeni Bir Ufuk Kazandırdı!

Yıllar içinde Trieste ve Çeşme arasındaki seferler her geçen gün biraz daha gelişiyor, özellikle de eğitime dayalı altyapı müşterileri.  Yılmaz Ulusoy’un geliştirdiği iş modeli bir hayli ilginç: “İlk defa vasıtaları gemi ile şoförleri uçakla taşıdık. Yani tır Çeşme’den gemiye koyuluyor, 65 saatlik bir zaman içinde Trieste’ye ulaşıyor. Şoförü iki gün evinde istirahat ediyor ve uçağa biniyor, İtalya’ya gidiyor. İndikten sonra vasıtasını alıyor, yükünü bırakacağı yere bırakıyor. Tekrar yükünü alıyor, geliyor ve aynı şekilde vasıtasını gemiye koyuyor; kendisi uçağa binip yine iki buçuk üç gün önce ülkemize dönüyor. Dolayısı ile şoför hiç yorulmadan Avrupa içerisinde bir-iki destinasyonda delivery teslimatını yapıyor. Çok ama çok medeni, fevkalade ahenk içerisinde böyle bir yola girdik. Bunu yaparken çok sıkıntılar çektik. Bu işin maliyeti var, bu işin organizasyonu var, bu işin devamlılığı var, şoförün hastalanması var, gelememesi var yani her şeyi ince ince hesap ederek o günlerden bu günlere geldik. Geldiğimiz yerden bugüne baktığımızda nereden nereye geldik.”
Yılmaz Ulusoy taşımacılık alanında geliştirdiği iş modeliyle hem işin ticaretini yapmanın hem de çok medeni bir iş modeli geliştirmiş olmanın manen gururunu yaşıyor. “İnsanlara ikram etmek, insanlara hizmet etmek Allah indinde çok sevaptır” diyor.


“Çeşme Limanını 18 Dönüm Aldık 130 Dönümlük Çok Çağdaş, Modern Bir Tesise Dönüştürdük”

şadamı yıllarca taşımacılık için kullandıkları Çeşme Limanı’nı 11 yıl evvel Özelleştirme İdaresi’nden 30 yıllığına kiralıyor… Limanı aldıklarında çok küçük olan alan ve kapasite yıllar içinde bambaşka bir noktaya geliyor: “18 dönüm olarak aldık, bugün 130 dönüme çıktık. Park yerleri yaptık, cruise gemilerine hizmet vermek için 350-360 metre uzunluğunda iki tane mendirek yaptık, marina yaptık. Daha doğrusu çok çağdaş, modern bir kompleks kurduk Çeşme’de. Bununla kalmadık, İtalya’ya gittik. İtalya’da genişleme durumundaydık çünkü…

”İş Yaşamında Başarının Sırrıher Şey Zamanında Ve Dürüstlükten Geçiyor!
Yılmaz Ulusoy iş yaşamına 1958 yılında adım atıyor ve 1959 yılında Londra’ya ilk yolculuğunda otobüslerin üzerinde gördüğü  “Everything on Time – Her şey Zamanında” sloganından çok etkileniyor. Türkiye’ye dönüşünde her şey zamanında ama dürüstlükle kavramını birleştiriyor ve “Hizmette Sınır Yoktur” diyerek en temel ilkesini belirliyor. 56 yıllık iş yaşamı boyunca pek çok ödül ve fahri doktoralar alıyor. Ancak İtalyan Cumhurbaşkanı’nın kendisini layık gördüğü ödülün özel bir anlamı var ünlü işadamı için: “Bunlar insanı çok gururlandıran, memnun eden, mesud eden hadiselerdir. İtalya Reisicumhurunun, İtalya devletinin bana gösterdiği alicenaplık beni fevkalade memnun etmiştir. Kasım sonu veya Aralık ortalarında Türkiye’deki üniversitelerden aldığım fahri doktoraların yanında Kırgızistan bana bir Fahri Doktora veriyor ve inşallah gidip orada da bir doktora alacağız. Yılların tecrübesiyle öğrenebildiğimiz birikimlerimizi şimdi insanlara anlatmaktan geri kalmamamız lazım.”  Ailesinin desteğiyle bugünlere geldiğinin altını çizen Ulusoy, 56 yılda çok şey yaşadığını ve ailenin, birliğin çok önemli olduğunu söyledi.
- "İtalya Yıldızı Nişanına layık görüldüğünüzü bildirmekten gurur duyuyorum"İtalya’nın İstanbul Başkonsolosu Gianluca Alberini ise Yılmaz Ulusoy’un İtalya Cumhurbaşkanı Napolitano tarafından "İtalya Yıldızı Nişanı"na layık görüldüğünü bildirmekten gurur duyduğunu dile getirdi.
Bu nişanın İtalya ile dostluk ve iş birliği ilişkilerinin geliştirilmesi için harcanan olağanüstü çabaların yanı sıra İtalya ile bağların güçlendirilmesi hususunda yapılan çalışmalar doğrultusunda verildiğini belirten Alberini, şunları kaydetti:
"İtalyan kurumu ve şirketleriyle daima üst seviyelerde sürdürdüğünüz ilişkiler takdire şayandır. Başarılı bir girişimci olarak ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi açısından önem arz eden bir çok inisiyatifin gerçekleştirilmesinde önemli katkılarınız bulunmaktadır. İstanbul’daki görev süremin sonuna yaklaşırken, ülkelerimiz arasındaki iyi ilişkilere de verdiğiniz katkının bir nişan ile taçlandırılması bizim için de mutluluk kaynağıdır. Tüm katkılarınızdan dolayı şahsi takdirlerimi belirtmek isterim."
yilmazparlar@yahoo.com


10 Temmuz 2014 Perşembe

Altınbaş Holding Başkanı Vakkas Altınbaş Kıbrıs Girne’ye kulaç atacak-Yılmaz Parlar.

ALTINBAŞ’TAN ALTIN KULAÇLAR

Sadece Türkiye’ye değil Dünya’ya Mesaj….
Yavru Vatan Kuzey Kıbrıs Kurtuluşunun 40. Yılında İş Dünyasına “Anlamlı Sesleniş…”

Altınbaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Vakkas Altınbaş onurlu, son derece cesaretli, örnek bir davranış sergileyerek Ana vatan –Yavru Vatan arası yüzme mesafesinde olduğu mesajı verebilmek adına 55 yaşında yüzme öğrenerek ve maraton yüzerek her türlü tehlikeli yorucu yolculuk riskine sağlık riskine rağmen Mersin Anamur’dan Kuzey Kıbrıs Girne’ye kulaç atacak.

Kuzey Kıbrıs’ın ilk ve en büyük özel sektör yatırımcısı olan Altınbaş Holding, Yavru
Vatan’ın kurtuluşunun 40. yılında işadamlarına yatırım çağrısı yapacak olan bu yolculuk için Basın toplantısı düzenledi.

Beşiktaş Bosphorus Hotelde 9 temmuz 2014 tarihli Basın toplantısına düzenledi. Gerçekleşen Basın toplantısına antrenörü Mert Karabetça, Eski Bakan Bülent Akarcalı, YESİDEF Başkanı Hüseyin Bozdağ-Altınbaş Holding Yönetim üyeleri İmam Altınbaş, Sofu Altınbaş, Ali Altınbaş, Mehmet Altınbaş, Hüseyin Altınbaş, Nusret Altınbaş, ve iş adamları katıldılar. Kıbrıs’a yatırım konusunda kısa konuşma yaptılar.

Mersin Anamur’dan Kuzey Kıbrıs Girne’ye uyumaksızın-dinlenmeksizin 40 saat  sürecek son derece riskli tehlikeli yüzme maratonunu, özel olarak yaptırılan çelik  kafes içinde ve dünya rekortmeni olan antrenörü Mert Karabetça eşliğinde gerçekleştirecek.


Mersin’den Girne’ye yüzüşünün sağlık sponsorluğunu Kolan Gurup’un üstlendiği Maraton için Vakkas Altınbaş, “Türkiye’den Kıbrıs’a yüzmekle aynı zamanda, yaşı ne olursa olsun bir insanın azmettiği zaman hedefine ulaşmakta hiçbir şeyin engel olamayacağını da göstermiş olacağım” diyerek önemli anlamlı bir mesaj verdi.

Mersin Anamur’dan Kıbrıs Girne’ye Barış kulaçları atacağını belirten  Vakkas Altınbaş, beraberlik ve barışın gücüne de dikkat çekmek adına manalı tarih 18 Temmuz’dan 20 Temmuz’a kadar sürecek tehlikeli yolcukta bize göre  her türlü imkana sahip bir iş adamının bir davaya milli davaya baş koyduğunu örneklemektedir.

 Merak konusu maraton ve yüzme kafesi beslenme sağlık bakımları konularının sorularını cevaplayan Vakkas Altınbaş, Ekonomik yatırımların Yavru Vatan Kıbrıs’ın da birçok sektör için cazip olduğuna dikkat çekti. Ekonominin önde gelen aktörlerine çağrısı ilk öncelikle Eğitim, sağlık, Turizm bir nevi bacasız sanayi oldu.

yilmazparlar@yahoo.com


13 Haziran 2014 Cuma

Celal Toprak Artıbir TV’de-Yılmaz Parlar

CELAL TOPRAK EKONOMİYİ ARTIBİR TV'YE TAŞIYOR..
Celal Toprak Artıbir TV’de
 Deneyimli gazeteci Celal Toprak Artıbir TV’ye geçti… Ekonomi Gazetecilere Derneği Başkanlığını yürüten ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapan Toprak Artıbir TV’de hafta içi her gün artık bir klasik haline gelen Yeşil Ekonomi programını yapacak… Yeşil Ekonomi her gün saat 13.00’te ekrana gelecek.



 YENİ TARTŞMA PROGRAMINDA DUYULMAYANLAR BİLİNMEYENLER GÖZARDI EDİLENLER GÜN IŞIĞINA ÇIKACAK. CELAL TOPRAK YAŞADIĞINIZ KENTE GELECEĞİNİZE SAHİP ÇIKMAYA DAVET EDİYOR.



Ayrıca Salı ve Perşembe akşamlar saat 20.30’da Yeni Arayışlar başlığı ile bir tartışma programı da yapacak…Toprak’ın ekibi ayrıca Kent ve Yaşam adıyla yaşanabilir kentleri içeren bir programa da imza atacak.  Celal Toprak Artıbir TV’de ayrıca icra kurulu üyesi olarak da görev yapacaK.

yilmazparlar@yahoo.com

10 Haziran 2014 Salı

Türkiye-Güney Kore Yetkilendirilmiş Yükümlü Karşılıklı Tanıma Anlaşması-Yılmaz Parlar

TÜRKİYE-KORE ARASINDA “YETKİLENDİRİLMİŞ YÜKÜMLÜ” ANLAŞMASI
İstanbul Ticaret Odası Meclis Salonu’nda “Türkiye-Güney Kore Yetkilendirilmiş Yükümlü Karşılıklı Tanıma Anlaşması” imzalandı.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, ürünlerin piyasaya daha hızlı, güvenli ve ekonomik olarak taşınması için işlem maliyetlerini azaltan ve ticareti destekleyen önemli düzenlemelerin altına imza attı. Yeni uygulamaların uluslar arası düzeyde kullanılması kapsamında imza törenine, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Güney Kore Gümrük İdaresi Başkanı Beak Un-Chan, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Ziya Altunyaldız, iş adamları, sanayici ve ithalatçılar katıldı İTO meclis üyeleri, Komite Başkanları, Basın mensupları katıldılar.
Törende konuşan Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı,  “Türkiye Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Kore Gümrük İdaresi arasındaki -Yetkilendirilmiş Yükümlü Karşılıklı Tanıma Anlaşmasını-, imzalamak üzere buradayız. Türk ihracatının gerçekten değerli aktörleri, liderleri burada.
Türk ihracatının gerçek kahramanlarıyla, liderleriyle, sizlerle beraber olmaktan, büyük bir mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum.
Bugün Kore’yle imzalayacağımız anlaşma; ülkemizde geçen sene başlattığımız “Yetkilendirilmiş Yükümlü” uygulamasını, uluslararası düzleme taşıyan ilk adım olması bakımından önem taşıyor.
Türkler ve Koreliler asırlardır kardeş iki halktır. Türk ve Kore halkları arasındaki ilişkiler asırlar öncesine kadar uzanmaktadır. Biz Anadolu’ya gelmeden önce atalarımız, Asya'da Kore halkıyla komşuydu. Atalarımızın komşu olmasından gelen dostluğu, her iki ülkenin geleneklerinde hala görmek mümkündür. Tarihi bağlarımızın yüzyıllar öncesine dayandığının en güzel kanıtlarından biri, Türkçe ve Korece’nin aynı kökenden gelmesidir. Daha yakın tarihte ise, dostluğumuz Kore Savaşı’nda bir kez daha görünür olmuştur. Savaş aslında soğuk bir kavram. Hiçbir zaman istenmeyen bir durum.
Ama Kore Savaşı’nda, Türk ve Kore halkı kardeşliğin en güzel örneklerini dünyaya göstermiştir. Bu savaş, cephede kader birliği yapan iki millet arasındaki coğrafi mesafeyi kaldırmış ve milletlerimiz arasında kalıcı bağlar kurulmuştur.
Kore Savaşı’ndan dönen Türk askerleri, bugün dahi “Koreli” olarak anılmakta ve büyük saygı görmektedirler. Kore Hükümeti ve halkı da Türk milletinin bu fedakârlığını unutmadığını; Kore Savaşı’ndaki şehitlerimizin hatırasını canlı tutarak ifade etmektedir.
Bizlerin görevi; ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin bu özel niteliğini ve samimiyetini, aynı canlılıkla ancak yeni bir vizyonla genç nesillere aktarmaktır.

Türkiye ve Kore Cumhuriyeti, siyasi ve ekonomik bakımdan Asya kıtasının batı ve doğu uçlarında yükselen iki güçtür. Her iki ülke de dünyanın değişimine ayak uydurmuş ama kendi kültürlerini korumuş, geleneksel değerlerine sahip çıkmıştır.
Her iki ülke de G-20’nin aktif üyeleridir. Bu bağlamda, bölgesel ve uluslararası istikrarın sağlanması konusunda ortak çalışmalar yapıyoruz. Keza, bölgesel ve uluslararası konularda benzer politikalar izliyoruz ve bu alanlarda yakın işbirliği içindeyiz.
Bugün imza töreni için bir araya geldiğimiz Karşılıklı Tanıma Anlaşması ile de Türkiye ve Kore arasındaki köklü ilişkiler daha da güçlenecektir. Başta ekonomi, ticaret ve yatırımlar olmak üzere, her alandaki işbirliğimizin çok daha derinleşeceğine ve zenginleşeceğine samimiyetle inanıyorum.
Bu istikamette karşılıklı irade ve kararlılığımız, son derece güçlüdür. Ekonomik anlamda tek bir dünya ekonomisine gidiş olarak algılanan “küreselleşmenin” göstergelerinden biri, uluslararası ticaretin 1990’lı yıllardan bu yana hızla artmasıdır. Bu süreçte, uluslararası ticaret işlemleri, ülkelerin kalkınmalarında daha fazla önem kazanmıştır.
Bu bağlamda dikkat çeken unsurlardan biri; uluslararası eşya trafiğinin gözetiminden sorumlu olan Gümrük İdarelerinin kazandığı roldür.
Gümrükler, ticaretin hızını etkileyen yerlerdir. OECD’ye göre dünya ticaretinde maliyetlerin yaklaşık %15’ini gümrük işlemleri oluşturmaktadır.
Bu oranda %1’lik bir azalma, dünya ekonomisine yaklaşık 40 milyar dolarlık bir katkı sağlamaktadır.  Dünya Bankası’na göre, bir ülkede ihracat maliyetlerindeki %10’luk bir azalma, ülkenin toplam ihracatında %4,7’lik bir artış sağlamaktadır.

Gümrük İdarelerinin politikaları; gerek uluslararası ticaretin kolaylaştırılması ve gerekse uluslararası eşya trafiğinin hızının en önemli belirleyicilerinden biridir.
Bu rol vesilesiyle Gümrük İdarelerinin politikaları ve geleceğe yönelik uygulamaları, ülkeler arası ticaret yarışında önemli bir parametre oluşturmaktadır
Bu bağlamda özel sektörle gümrük idarelerinin etkin bir işbirliği yapması, ekonomik sistemi etkileyen sonuçlar doğurmaktadır.
Bu işbirliği, özellikle iki açıdan önem taşımaktadır:
- Firmaların ve dolayısıyla ülkenin rekabet gücünü artırması,
- Güvenli ticareti kolaylaştırmasıdır.
Özel sektör ile gümrük idarelerinin güven ilişkisine dayalı ortak çalışmaları, ülkelerin uluslararası rekabet güçlerini artırmaktadır.
Bu ise ticaretin kolaylaşmasına sağladığı etki ile, ülkelerin kalkınmasına katkıda bulunmakta ve çarpan etkisi oluşturmaktadır.
Çarpan Etkisi; bir ülke içerisindeki firmaların uluslararası ticaret ağındaki işlemlerinin kolaylaştırılmasının, o ülkenin uluslararası piyasalara daha etkin ve başarılı girişine imkân sağlamaktadır. Ticaretin kolaylaşması; ülke ekonomilerinde, uzun vadede yatırım ve iş kolaylığı parametrelerinin yükselmesine sebep olmaktadır.
Bu durum ise, doğrudan uluslararası yatırımların artmasına katkıda bulunmaktadır.
Hemen bu konuyla ilgili uluslararası değerlendirmelerden örnek vermek istiyorum.
Ülke olarak ticareti kolaylaştırmak hedefiyle yaptığımız çalışmalar etkilerini göstermeye başlamıştır. Küresel Ticaretin Kolaylaştırılması Endeksi’nde 2010 ve 2012 yıllarında 62’nci sırada yer alan ülkemiz, 2014 yılında 46’ncı sıraya yükselmiştir.
Türkiye, Gümrük Şeffaflığı Endeksinde ise tam puan alan 35 ülkeden biridir.
Geçen yıl Aralık ayında Endonezya’da Dünya Ticaret Örgütü’nün Bakanlar Kurulu toplantısında “Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması” imzalandı.
Anlaşma metninde yer alan tüm taahhütler; bizim gümrük idarelerimizde uygulamaya başladığımız ya da uygulamak üzere hazırlık yaptığımız çalışmalardır.
Müzakerelerde ülkemizdeki uygulamalarımızdan tecrübelerimizle anlaşma metnine pek çok konuda müdahil olduk.  Yapılan araştırmalar; anlaşmanın onaylanması ve hayata geçirilmesi durumunda dünya ekonomisine katkılarının oldukça büyük olacağını göstermektedir:
Orta vadede toplam küresel ihracat kazancı 2 trilyon doları aşacak; İhracat artışıyla 34 milyon yeni iş imkânı sağlanacak ve Küresel Gayri Safi Hâsıla 2 trilyon dolar civarında artacaktır. Bu hesaplamalara göre, Türkiye’nin 20 milyar doların üzerinde ihracat; 40 milyar dolara yakın Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla kazancı olacaktır.
Özel sektör kuruluşları ile gümrük idarelerinin etkin işbirliğinin diğer etkisi ise, tedarik zincirinin güvenliğinin sağlanmasında ortaya çıkmaktadır.
Güvenilir firmalar ile işbirliği; uluslararası ticaretin daha fazla emniyet ve güvenlik standartlarına dayalı olarak gerçekleşmesini sağlamaktadır.
Bu durum ise, uluslararası ticaret akışının gözetiminden sorumlu olan Gümrük İdarelerin çalışma sistematiğine belirgin bir katkı sağlamaktadır.
Böylece gümrüklerde yapılan denetimlerin, yüksek risk içeren eşya trafiğine doğru yoğunlaşması mümkün olmaktadır.

Gümrük iş ve işlemleri çerçevesinde özel sektör ile işbirliğini sağlamaya yönelik önemli uygulamalarımızdan biri “Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü”dür.
Yetkilendirilmiş Yükümlü; emniyet ve güvenlik standartlarına sahip olan firmalara gümrük işlemlerinde kolaylık ve imtiyazlar tanıyan uluslararası bir statüdür.
Yetkilendirilmiş Yükümlü uygulamasının faydalarını şöyle özetleyebiliriz:
Eşya trafiğindeki bürokrasi azalmaktadır,
Uluslararası ticaret sevkiyatındaki gecikmelerden kaynaklanan mali yükler bertaraf edilmektedir, Tedarik zincirinin güven altına alınması, öngörülebilir bir dış ticaret ortamının elde edilmesi yolunda önemli bir adımdır,
Güvenilir firmalar ödüllendirilmektedir, Gümrük denetimlerinin yüksek risk içeren eşyaya odaklanması sağlanmaktadır, Özel sektörün daha rekabetçi bir pozisyonda yer almasına imkân tanımaktadır.
Yetkilendirilmiş Yükümlü statüsünü ülkemizde ilk olarak; 10 Ocak 2013’te ihracatta öncelikli olarak uygulamaya başladık.
Bugüne kadar 14 firmamıza Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü verdik. 10’a yakın firmamızın başvuru ve inceleme süreci devam etmektedir. Ayrıca hazırlık süreci devam eden pek çok firmamız bulunmaktadır. Bakanlığımız ticaret erbabımıza başvuru hazırlık sürecinde her türlü desteği sağlamaktadır.
Ayrıca, bu süreçte mevzuatın ve sistemin daha iyi anlaşılması için Bakanlık olarak toplantılar düzenledik ve sistemin daha iyi işlemesini sağlayacak mevzuat düzenlemelerini yaptık.



Bugün, ithalatta da yeni bir dönemi başlatıyoruz. Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü kapsamında “İthalatta Yerinde Gümrükleme” ve “İzinli Alıcı” uygulamalarıyla gümrük işlemlerini hızlandırıyoruz.
“İthalatta Yerinde Gümrükleme” ve “İzinli Alıcı” uygulamaları için “Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Yönetmeliği” 21 Mayıs 2014’te yürürlüğe girdi.
Bu yönetmelikle geçen sene yayınladığımız yönetmeliğin kapsamını oldukça genişlettik ve dolayısıyla geçen sene yayınladığımız yönetmelik yürürlükten kalktı.
“Yetkilendirilmiş Yükümlü” uygulamasıyla alakalı tüm süreç; 21 Mayıs’tan bu yana yeni haklar ve basitleştirme usulleri getiren yeni yönetmelik ile devam etmektedir.
Yeni Yönetmelik ile getirdiğimiz kolaylık ve basitleştirmelere kısaca değinmek istiyorum:
-İhracatta Yerinde Gümrükleme izninin kapsamı genişlemiştir.
Bu sayede daha fazla ihracat eşyasının, iç gümrüğe uğramadan, ihracatçılarımızın tesislerinden doğrudan ihraç edilmesi mümkün hale gelmiştir.
-İzinli Gönderici Yetkisi’ne sahip taşımacılarımız ile eşyası taşınabilecek ihracatçılarımızın kapsamı genişletilmiştir.
Böylece daha fazla sayıda ihracatçımızın eşyası iç gümrüğe uğramadan izinli göndericinin tesislerinden doğrudan ihraç edilebilecektir.
-İthalatta Yerinde Gümrükleme izni hayata geçirilmiştir.
İthalatta yerinde gümrükleme izni, sadece imalatçı yetkisine sahip olan firmalara tanınan bir kolaylıktır.
Bu uygulama ile ithalat eşyası iç gümrüğe getirilmeden doğrudan firmanın tesislerine sevk edilerek, ithalat işlemleri firmanın tesislerinde tamamlanabilecektir.
Eşya muayenesinin gerekli olduğu sınırlı durumlarda ise gümrük idaresince firmanın tesislerinde muayene yapılacaktır.
Bu izne sahip firmalar ithalat işlemlerini azami 20 günde, tesislerindeki güvenli depolama alanlarında tamamlayabileceklerdir.
Üretime hızlı geçişi sağlamak üzere ise, işlemleri 48 saat içinde tamamlanacak eşyanın ithalatı, eşya taşıma aracından boşaltılmadan yapılabilecektir.
İthalatta yerinde gümrükleme uygulaması sayesinde;
İmalat yapan firmaların gümrüklerde beklemeden doğan maliyetleri ortadan kalkacak,
Gümrük uygulamaları uluslararası rekabette yatırımcı ve ihracatçımız için avantaj getirecektir.
-Yeni Yönetmelikle, İzinli Alıcı Yetkisi uygulamasını başlatıyoruz.
İzinli Alıcı yetkisi ile birlikte; Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü’ne sahip ya da A ve B grubu Onaylanmış Kişi Statüsüne sahip firmaların ithalat eşyası iç gümrüğe götürülmeden; doğrudan izinli alıcı yetkisi sahibi taşıyıcının tesislerine gidebilecektir.
Böylece ithalat işlemleri taşıyıcının tesislerinde tamamlanabilecektir.
Eşya muayenesi gerekliyse o zaman ilgili gümrük idaresi firmanın tesislerine giderek muayeneyi orada yapacaktır.
-Yeni Yönetmelikle başlattığımız bir diğer uygulama “Yeşil Hat”tır.
Hâlihazırda daha az muayene ve kontrol hakkına sahip olan yetkilendirilmiş yükümlülerin beyannameleri; Yeşil Hat Uygulaması sayesinde çok daha az belge kontrolüne veya muayeneye tabi tutulacaktır.
-Sınır kapılarından öncelikli geçiş hakkı tanınmıştır.
Bu sayede firmalar sınır kapılarındaki yoğunluğa tabi tutulmaksızın “geçiş önceliği” ne sahip olacaktır.
-Kâğıtsız gümrük uygulaması, 1 Ocak 2013’te Yetkilendirilmiş Yükümlü firmalar için ithalat işlemlerinde de başlamıştır.
Kâğıtsız gümrük uygulaması sayesinde gümrük işlem süreleri yaklaşık %50 oranında azalmıştır. Yetkilendirilmiş Yükümlü uygulamasının yaygınlaşması ile kâğıtsız gümrük uygulamaları da yaygınlaşacaktır.
Yeni Yönetmeliğimizin tüm iş dünyasına, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Yetkilendirilmiş Yükümlü uygulamasının tüm faydalarından azami derecede istifade edebilmek ise bu statünün diğer ülkelerde de tanınması ile mümkündür.
Bu da gümrüklerden-gümrüklere etkin bir işbirliği niteliğindeki Karşılıklı Tanıma Anlaşmaları sayesinde olmaktadır.
Bugünkü imzaladığımız anlaşma bu nedenle çok önemli.
Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsündeki firmalarımız bugün Güney Kore’yle imzaladığımız anlaşma çerçevesinde her iki ülkede de aynı haklara sahip olacaklar.
Yani biz onların “Yetkilendirilmiş Yükümlü” statüsündeki firmalarını tanıyacağız, onlar da bizim. Yetkilendirilmiş Yükümlü statüsündeki bir firma Türkiye’de hangi haklara sahipse Güney Kore’de de aynı haklara sahip olacak.
Anlaşma, Güney Kore ile olan ticari faaliyetlerimizi kolaylaştıracaktır.
Güney Kore ile dış ticaretimize baktığımızda, 2002-2012 yılları arasında yaklaşık 6,5 kat arttığını görüyoruz.
2002’de ülkelerimizin dış ticaret hacmi 955 milyon 248 milyon dolardı. 2013 yılında bu rakam 6 milyar 548 milyon dolara ulaşmıştır. 2014’ün ilk 5 ayında ise dış ticaretimiz 3 milyar doları geçmiş durumda.
İnşallah bugün imzaladığımız anlaşma ile ülkelerimiz arasındaki ticaret hacmi daha da artacak ve çeşitlenecektir.
 
Ülke olarak imzaladığımız bu anlaşmaların sayısı arttıkça Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsüne sahip firmalarımız bu ülkelerde daha hızlı hareket edebilecekler.
Anlaşma sayesinde, yetkilendirilmiş yükümlü belgesi sahibi firmalar, anlaşmaya taraf ülkelerce güvenilir olarak kabul edilecekler.
Bu ülkelerle yapılacak ticarette daha az kontrole tabi olacaklar ve öncelikli kontrol gibi, taraf ülke tarafından sunulan kolaylıklardan faydalanacaklardır.
Özel sektörümüzün artan rekabet kapasitesi ve uluslararası piyasadan daha etkin faydalanması ile ülkemizin refahına da dolaylı bir katkı sağlanmış olacaktır.
Yetkilendirilmiş Yükümlü Karşılıklı Tanıma Anlaşmaları, 2023’e giden süreçte ülkemizin, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefine yönelik birçok kazanım sağlayacaktır.
Bu kazanımları kısaca özetlersek:
Firmalarımız, Anlaşma yapılan tüm ülkelerde buradaki gibi yetkilendirilmiş yükümlü olarak kabul edilecekler,
Ülkemiz, dış ticaretin hızlı ve kolay yapıldığı bir ülke olarak tanınacak,
Yurtdışı alıcılarına eşyayı zamanında teslim etmek konusundaki sıkıntılar bertaraf olacak,
Firmalarımız, yabancı yatırımcılar tarafından iş ortaklığında daha fazla tercih edilecekler,
İşlemlerin daha az maliyetli ve daha hızlı gerçekleştirilmesi yoluyla dış ticaret erbabımız desteklenmiş olacak,
Uluslararası standartlarda daha etkin ve verimli çalışan, daha yüksek rekabet gücüne ve daha iyi iç kontrol süreçlerine sahip firma sayımız artacak,
Yasal ticaretin kolaylaştırılması ve yasadışı ticaretle mücadelede etkinlik artacak,
Uluslararası ticaretteki emniyet ve güvenlik açıklarının azaltılması yoluyla güvenli ticaret teşvik edilecek,
Bakanlığımız tarafından riskli sevkiyatlara daha fazla odaklanmayı sağlamak bakımından, kaçakçılık faaliyetleriyle daha etkin mücadeleye katkıda bulunacak,
Gümrüklerdeki yığılma ve beklemeler azalacak,
Gümrüklerdeki eşya hareketleri ve araç sevkiyatları hızlanacaktır.

Değerli Katılımcılar ve Değerli Misafirler;
Hindistan, Ürdün, Malezya, Hong Kong ve Meksika ile de Karşılıklı Tanıma Anlaşması için görüşmelere başladığımızı duyurmak isterim.”dedi
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Ziya Altunyaldız ve Güney Kore Gümrük İdaresi Başkanı Beak Un-Chan anlaşmalara imzayı attı. Tören sonunda Bakan Yazıcı Türkiye’de Yetkilendirilmiş Yükümlü olan 14 firmaya sertifikalarını takdim etti. Sertifika alan firma temsilcilerden Yalnız tek bayan Arzu Toygar BOSCH Firması adına aldı. Arzu Toygar hemen çalışma arkadaşları ile sertifikayı başarıyı paylaşması dikkat çekti. Kendisiyle yaptığımız kısa söyleşide Arzu Toygar firmasının standart kurallar çerçevesinde AR –GE, ÜR-GE, inovasyonla devamlı kendilerini yenilediklerini kaliteden hiçbir zaman ödün vermediklerini ve sürdürebir marka anlayışıyla eniyisini yapabilmeye odaklandıklarını hedeflerin devamlı başarıya yönelik olduğunu dile getirdi.

yilmazparlar@yahoo.com