21 Eylül 2015 Pazartesi

TAYSAD DEVLET DESTEĞİ ŞART-YILMAZ PARLAR HABERİ

TAYSAD DEVLET DESTEĞİ ŞART
Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Dr. Mehmet Dudaroğlu, İstanbul Avangarde Hotelde basın Toplantısı düzenledi.
Mehmet Dudaroğlu, “Son 5 yılın verilerine bakıldığında, imalat sanayinin GSYH payında her hangi bir büyüme olamadı. Rakamlar % 18 civarında seyretdi. Avrupa ülkeleriyle olan rekabet gücümüz olumsuz”dedi
Avrupa pazarınde rekabet edebilmek için üretime devlet desteğinin olması  gereğini vurguladı.
TÜBİTAK bütçelerinde Araştırma Destek Programları için toplam 4,7 milyar TL ödenek ayrıldığını ancak, bunun sadece 3,7 milyar TL’sinin kullanıldığını, son 5 yılda kullanılmayan araştırma ödeneği yaklaşık 970 milyon TL seviyesinde olduğunu, ülke genelindeki üniversitelerde yaklaşık 45 bin’i aşkın öğretim görevlisinin, her alandaki çalışmaları için fon arayışında olduğunu açıkladı.
 Dudaroğlu,  “TÜBİTAK fonlarında yer alan ancak kullanılmayan bu kaynakların, üniversitelerimize aktarılması ve sanayi-üniversite işbirliğinde kullanılması”özet sözleriyle haklıydı.
Gerçekden Taşıt altyapısının önemli bir bileşeni olan “Taşıt Araçları Yan Sanayi”nde sadece yeni ürünlerle değil yeni ve iyileştirilmiş üretim ve yönetim sistemleri ve sistematik düşünebilen yalın liderler yaratarak da kendini rakiplerinden ayıran fark yaratma şansı yakalanabilir.
İnsana yatırım yapma, daha iyi üretim yöntemlerini öğrenme ve bu yöntemleri tüm örgüte yayma çağıdır.
Serbest piyasa kurallarında tüm ürünler   ithal veya yerli üretim kalite-fiyat performanslarına göre rekabet ederler.
Tüketici bilincinin gelişmesi sonucu iyileri talep etmekdedir.
Fark yaratmak için yeni ürün tasarımlamak inovasyon şart olmuştur.
Ancak sektör bünyesinde kurulan Ar-Ge departmanlar genellikle Ür-Ge ürün geliştirmenin ötesine gidememekdedir. Dillerden düşmeyen katma değerli ürün inovasyon sadece kelimelere asılı kalmaktadır.
Ar-Ge’nin ön koşulu ilimdir yaratacı ilim adamların yapabileceği bir unsurdur. Akademi - Sanayi iş birliği içinde Ar-Ge fonların üniversitelere akdarılması istenen hedefleri yakalamayı kolaylaştıracakdır. Fayda sağlıyacakdır.
 İç tedarik iç üretim elzem uzun vade    yarar sağlar. Ucuz işgücü amaçlı ülke dışında üretmek yerine üretimi ülke içindeki ucuz işgücü bölgelerine kaydırma esasdır.
Dış ülkelerde tasarımı geliştirmeyi yapabilirsiniz ancak  yeniden ülkeye dönmek şartdır.
Gelişen ülkelerde politika uygulayıcıları iş dünyası liderleri  sürdürebilir ekonomisini   yeniden yapılandırmayı sorgularken üretimle ilişkin şartını merkezde yer almasını öngörmekteler.
Devlet desteği olmadan bir markanın uluslararası rekabetçi olması kolay değildir. Sürdürebilir yenilikci düşünce ile katmadeğerli ürünlerle Uluslar arası pazarda payınızı artırırsınız. Ayrıca Pay almak için Uyumlu iş biriliği içinde örgütlenme elzemdir.

yilmazparlar@yahoo.com

14 Eylül 2015 Pazartesi

İNŞAAT PLATFORMU-Gayrimenkul ve Inşaatda, Riskler Fırsatlar zirvesi-Yılmaz Parlar

 İNŞAAT PLATFORMU
“Sektörü Batırmayacağız”

Türkiye'nin yüzde 90'a yakınının deprem bölgesi olması ve büyük şehirlerde hızlı ve çarpık yapılaşma nedeniyle kentsel dönüşümün mecburiyetten ortaya çıktı.

Ancak insan endeksli şehircilik düşünce anlayışını bir kere daha yetkili otoritenin önüne koymak ihtiyacı ile İnşaat Platform oluştu.

Kurumsal planlar yapılmadan, kentler hangi fonksiyonları ve işlevleri üstlenecekler kararı verilmedikce, her yöneticiye göre farklı adımlar atıldığını üzülerek görmekte olduğumuz günümüz Türkiye’sinde  yöneticiler kendi siyasi perspektifleri doğrultusunda şehirlerin  gelişmesine sebeb oldular. Elbetdeki gelecek kuşaklar adına kaygı verici

Dünya nüfusu ile orantılı artan nüfusla birlikde kentler hızla gelişerek dengeler bozulmaya başladı. Kent yönetimi karar organları dengeleri doğru kurmayı ve korumayı sağlamalı, kentsel dönüşümün fırsat yayından çıkarak ranta dönmelerine mani olmalılar.

Ekonomi Gazeteciler Derneği Kurucusu Yönetim Kurulu Başkanı  Celal Toprak
Büyük Kulüp (Cercle D'orient ) Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Gençlik Komitesi Başkanı. Duygu Eren tarafından organize edilen, "Gayrimenkul ve Inşaatda, Riskler Fırsatlar zirvesi” konusuyla İnşaat Platformu 12.Eylul .2015 taribinde  Caddebostan Büyük Kulübde tekrar toplandı.

EGD ve Büyük Kulüp Gençlik Komitesi tarafından gerçekleşen Büyük Kulüp (Cercle D'orient ) Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Gençlik Komitesi Başkanı. Duygu Eren’in sunuculuğunu üstlendiği,  Gayrimenkul ve Inşaatda, Riskler Fırsatlar zirvesinde Celal Toprak'ın moderatörlüğünde panel düzenlendi. Zirveye Hiperaktiflik kazandıran EGD Başkanı Celal Toprak önce katılımcıların sorularını alarak gündem oluşturdu. Panelistler görüşlerini ifade ettiler.
Aslında çıkan sonuç 200 sektöre fayda sağladığı söylenen ekonomik kalkınmada lokomotif rol üstlenen inşaat sektörü sağlıklı imar planı olmadan tehlikeli geçide doğru hızla yol aldığı.
Oysaki gelişmekde olan ülkeler ve gelişen ülkelerin pek çoğu, kültürel sermaye birikimi ve ekonomik kalkınma arasında anlamlı bir bağ olduğu bilinciyle, pek çok ülkenin son yıllarda önceliği “gayrimenkul odaklı kalkınma projeleri” yerine “kültür odaklı kentsel gelişim projelerine” vermekte olduğu görülmektedir.
Örneklerini, Almanya (Ruhr Havzası), Fransa (Metz ve Lens bölgeleri), İngiltere (Glasgow, Liverpool, Londra), İspanya (Bilbao) gibi gelişmiş ülkeler işsizliğin arttığı, sosyal katılımın azaldığı bölgelerde kültür ve sanatsal yatırımlarla kentsel canlanma yaratmaya çalışmakta olduğunu görmekteyiz.
Birleşik Arap Emirlikleri, Katar gibi petrol zengini Arap ülkeleri bile sadece petrol gelirleri ile yetinmeyip ülke gelirlerini çeşitlendirmek amacı ile kültürel yatırımlara öncelik vermektedirler (örneğin Abu Dabi’de Gugenheim ve Louvre Müzelerinin şubeleri, Katar’daki İslam Sanatları Müzesi vs).
Türkiye için kültür ile ilgili faaliyetlerin sektörel çoğaltan katsayısı 1,7, marjinal istihdam katsayısı ise 0,37, marjinal gayrisafi katma değer katsayısı 0,82’dir (TÜİK eski yıllardaki girdi çıktı tablo rakamları) Yani 1000 TL’lik bir kültürel yatırım genel ekonomide 1700 TL’lik bir canlanma, 370 TL’lik ek istihdam ve 820 TL’lik ek katma değer yaratmaktadır.
Gelişmiş ülkeler kültürün ekonomik değer yaratma potansiyelinin bilincindedirler. Bu ülkelerde kültürel harcamalara en büyük kaynak devlet tarafından sağlanmaktadır. Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya gibi ülkelerde devletin kültür harcamalarının GSYH’ye oranı % 0,3-0,5 arasında değişirken Türkiye’de bu oran % 0,1’dir. Kentsel Gelişimi, sadece kentsel dönüşüme mühendis ve mimar gözüyle bakılmaması gerekir. Bina yenileme olarak sıkca dile getirilen panelde dönüşüm ada bazında olması gerekirden daha öte kentsel gelişim aslında kültürel sermeye ile birlikde hareket edilmesi ve  tam nitelikli konsey tarafından karar alıcı bir olguyla rotasını çizmesi lazım.
GYODER zirvesinde Balon varmı yokmu anketiyle yarı yarıya cevap bulan sektör batarsa sözü edilen 200 sektörü beraberinde batırır.
İnşaat Platformu bu nedenle devreye girmesi herkese heyecan aşılaması takdire layık bir oluşum. Umarız Platform konseye dönüşür Türkiye’ye gereken imar planı kanunun çok uzun yıllara hitap edebilecek sağlıklı olmasına vesile olur.
yilmazparlar@yahoo.com

9 Eylül 2015 Çarşamba

İSTANBUL FİNANS ZİRVESİ-7-9 EYLÜL 2015-YILMAZ PARLAR


İSTANBUL FİNANS ZİRVESİ

Turkcell anasponsorluğunda İstanbul’da bu yıl 6. kez düzenlenen İstanbul Finans Zirvesi'nde Türkiye’yi de etkileyen küresel likidite krizi ele alındı. Ana teması "Düşük Büyüme ve Düşük Faiz Ortamında Yol Almak" olan zirvede, enflasyonu ve faizleri düşürmek için ekonomileri soğutmanın neden olacağı finansal ve sosyal sorunlara da dikkat çekildi. Finans zirvesi katılımcıları, sözlerine başlamadan önce terör saldırılarını kınadı. Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, terörü lanetleyerek, demokrasiye, özgürlüklere, insanların yaşam kalitesine, ekonomiye ve kalkınmaya tehdit olan teröre karşı toplumun her kesiminin birlikte karşı durması gerektiğini söyledi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza Alaboyun da terörü lanetleyerek başladığı konuşmasında Türkiye’nin dünyada Çin’den sonra enerji talebinin en çok arttığı 2. Ülke olduğunun altını çizerek, enerji arzının arttırmak için finansman modelleri geliştirmek gerektiğini söyledi.
İstanbul Hilton Convention Center’da bugün başlayan ve Turkcell Ana sponsorluğunda gerçekleştirilen 6. İstanbul Finans Zirvesi’nin ana teması olarak “Düşük büyüme ve düşük faiz ortamında yol almak” konusu belirlendi. Yavaşlayan küresel ekonomik büyüme, düşük faize ilişkin endişeleri de beraberinde getirirken farklı ülkelerin merkez bankası başkanları ve başkan yardımcıları da İstanbul’da bu sorulara yanıt aradı. Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza Alaboyun’un da katıldığı zirvenin en ilgi çekici oturumlarından biri olan "Para Politikası ve Finansal İstikrar" konulu oturum oldu. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı ve İzlanda Merkez Bankası Başkanı Mar Gudmundsson’un yanısıra önemli ekonomist İtalya Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Salvatore Rossi de para politikalarının uluslararası seyrini masaya yatırdılar. ABD Merkez Bankası’nın (FED) Eylül toplantısından hemen önce gerçekleşen oturumda, tüm dünyanın FED kararlarını bekleyerek ona göre aksiyon almasının neden olduğu sorunlar ele alındı.
Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Dağlıca’da ve Iğdır başta olmak üzere şehitlerimize Allah’tan rahmet, aileleri, TSK ve milletimize de başsağlığı dileyerek başladığı açılış konuşmasında, terörün, demokrasiye, özgürlüklere, insanların yaşam kalitesine, ekonomiye ve kalkınmaya tehdit olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Demokrasimiz ve ekonomimize düşman olan teröre hep birlikte karşı çıkmamız gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Siyasi görüşümüz ne olursa olsun birlik ve beraberlik içinde topyekün teröre karşı çıkmak, terörün bütün boyutlarıyla kararlı şekilde mücadele etmek zorundayız. Terörün gerçekleştiği bölgeler maalesef ekonomik açıdan da büyük darbe alıyor. Turizm hareketlerinden yatırımlara birçok konuda, özellikle de Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan vatandaşlarımız, bunun bedeline katlanmak zorunda kalıyor"
Teröristleri, arkasında duranları, teröre destek verenleri lanetleyen Yılmaz, terör gibi hadiselerin doğrudan zarar vermekle kalmadığını, ülkenin huzurunu bozarak büyük insani maliyetlere de yol açtığını aktardı. Terörün neden olduğu can kaybının maliyetinin ölçülemeyeceğini vurgulayan Yılmaz, sivil toplumu, akademi ve iş dünyası, gazetecisi, siyasetçisi ve bütün kesimlerle terörün karşısında durulması gerektiğini söyledi. Yılmaz, birlik, beraberlik ve ülkenin gelişmesine darbe vuran terör karşısında kardeşliği, birliği daha da pekiştirerek hak ettiği cevabın verilmesinin gerektiğini, bunun için de siyasal görüş ayrılığı olmaksızın tüm kesimlerin işbirliği yapması gerektiğini söyledi. Terörle ülkelerin tek başına değil, uluslararası çapta mücadele edilmesi gerektiğini söyleyen Yılmaz, gerek bölgesel gerek küresel ölçekte terörle mücadelede uluslararası iş birliğinin son derece önemli olduğunun altını çizdi.
Yılmaz, bu anlamda terörün dünya ekonomisi ve dünya huzuru açısından da çok önemli olduğunu kaydederek, "Gerekçesi ne olursa olsun, ister etnik, ister inanç ister ideoloji gerekçeyle yapılsın kim yaparsa yapsın, kime karşı yapılırsa yapılsın terörün karşısında ilkeli olarak durmak durumundayız. Burada dünyada çok daha güçlü bir dayanışmaya ihtiyaç var. Bugünkü dayanışma düzeyinin yeterli olduğunu söyleyemeyiz" ifadelerini kullandı.
Dünyanın gözleri önünde yerinden yurdundan olan sığınmacıların Akdeniz’de yaşadıkları facialara dikkat çeken Yılmaz, Türkiye’nin sığınmacı sayısı itibarıyla dünyada birinci sırada olduğunu anımsattı. Türkiye'nin devleti, milleti, sivil toplumuyla beraber bu yükü omuzladığını söyleyen Yılmaz, sığınmacı meselesinin insanlık meselesi olduğunu dikkate alarak uluslararası dayanışmanın güçlendirilmesi gerektiğini anlattı ve “Buradan da görüyoruz ki, gerek ülke gerekse global düzeyde siyaset ile ekonomi çok iç içe aslında" diye konuştu.

6. İstanbul Finans Zirvesi’nin açılışında bir konuşma yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza Alaboyun, sözlerine, iki gün önce terör olayını lanetleyerek ve şehit yakınlarına başsağlığı dileyerek başladı. Alaboyun, "Terörün ulusal ya da uluslararası ayrılması söz konusu olamaz. Terör her zaman terördür. Dolayısıyla, terör her zaman ülkelerin kalkınması, refahı ve özellikle demokrasisi için en büyük tehdidi oluşturmaktadır" dedi.
Türkiye’nin dünyada enerji talebi artışı sıralamasında Çin’in ardından ikinci sırada olduğunun altını çizen Alaboyun; dünyanın 2008 krizinin etkilerini hala yaşadığını, buna rağmen büyümeye devam eden Türkiye’nin enerji talebinin de arttığını belirtti. Türkiye’nin, büyüme hamlesinin gereksinin duyduğu enerjiyi karşılamak için yeni enerji yatırımlarının zorunlu olduğunu belirten Alaboyun, "Enerji yatırımlarının arzu edilen seviyelere ulaşması için farklı finansman modellerinin geliştirilmesi kaçınılmazdır. Bu modeller, öncelikli olarak düşük faiz oranları ile finansman maliyetlerini düşürebilmeli, sonrasında uzun vade ile sektörün sürdürülebilirliğini sağlamalıdır" dedi.
"Türkiye, son 10 yılda kaydettiği ekonomik büyümeye paralel olarak dünyanın en hızlı büyüyen enerji piyasalarından biri haline gelmiştir. Gerek elektrik piyasalarında gerekse de doğalgaz piyasalarında dağıtım ve perakende ayağında özelleştirmeler tamamlanmıştır" diyen Alaboyun, şöyle konuştu:
"Üretim tarafına baktığımızda 2002’de kamunun payı elektrik piyasalarında yüzde 65 özel sektörün yüzde 35 iken bugün itibari ile bu tam tersine dönmüş özel sektörün payı yüzde 65 kamunun payı yüzde 35 olmuştur. Önümüzdeki süreçte enerji üretim varlıkları özelleştirilmesinin tamamlanmasını öngören özelleştirme programımız, ülkenin enerji sektörüne son derece rekabetçi bir yapı ve büyüme için yeni ufuklar kazandıracaktır. Bakanlığımız, ülkemiz adına çok önemli uluslararası projeleri yürütmekle birlikte ülkemizin enerji altyapı yatırımlarının gerçekleştirilmesi ve enerji piyasalarının rekabete dayalı olarak yeniden yapılandırılması sürecini yönetmektedir.
"Belirlenmiş olan 2023 hedeflerine göre bugünkü tüm parametreler neredeyse yaklaşık ikiye katlanmak zorundadır" diyen Bakan Alaboyun,"Bu da enerji sektörünün önümüzdeki 8 yıl içerisinde kat etmesi gereken önemli mesafeyi göstermektedir. Sektörümüz sermaye yoğun bir alt yapı sektörü olup, tüm segmentlerinde önemli ölçüde bilginin yanı sıra büyük finansmana da ihtiyaç duymaktadır. Enerji yatırımlarının arzu edilen seviyelere ulaşması için farklı finansman modellerinin geliştirilmesi kaçınılmazdır. Bu modeller, öncelikli olarak düşük faiz oranları ile finansman maliyetlerini düşürebilmeli, sonrasında uzun vade ile sektörün sürdürülebilirliğini sağlamalıdır" diye konuştu.
Enerji piyasasında yatırım ortamının iyileştirilmesi için atılan en önemli adımlardan birinin enerji borsası olan Enerji Piyasaları İşletme Anonim Şirketi'nin (EPİAŞ) kurulması olduğunu anımsatan Alaboyun sözlerine şöyle devam etti:
"Enerji Borsası, sektörümüzde 2001 yılından beri sürdürmekte olduğumuz liberalleşme sürecinin en güncel ve en önemli halkalarından biridir. EPİAŞ ülkemizde spot enerji ürünlerinin işlem göreceği merkezi borsa olacaktır. Aynı zamanda Borsa İstanbul’un oluşturacağı finansal ürünler için geçiş köprüsü mahiyetindedir. Enerji Borsası ile ilk olarak elektrik piyasasında daha sonra ise doğal gaz, petrol ve diğer enerji piyasalarında fiyatın şeffaf bir şekilde oluşması sağlanacaktır. Bu sayede yatırım öngörülerinin sağlam ve doğru bir şekilde yapılmasına, ulusal ve uluslararası yatırımcıların doğru yönlendirilmesine katkı sağlanacaktır."

Zirve’de düşük büyüme ve düşük faiz ortamında finansal karar alıcıların büyük risk alma eğilimleri, finansal merkezlerin geleceği ve küresel kalkınmaya etkileri de ele alındı. MRL Corporation (İngiltere) Yönetim Kurulu Başkanı Cornelia Meyer moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde; Casablanca Finance City Authority CEO’su Said Ibrahimi, Lüksemburg for Finance CEO’su Nicolas Mackel, Borsa İstanbul Yürütme Kurulu Üyesi Halil Tunalı ve Frankfurt Main Finance Genel Müdürü Hubertus Vath görüşlerini dile getirdi.
Borsa İstanbul Genel Müdürü Tuncay Dinç Borsa İstanbul’un en önemli hedeflerinden birinin Balkanları, Orta Asya, Kuzey Afrika ve Orta Doğu bölgelerini kapsayan bölgesel bir borsalar ağı oluşturmak olduğunu belirtti. Bu kapsamda, 2013'te Karadağ Borsası’na yüzde 24,4 ortak olarak Bakü, Saraybosna ve Kırgızistan'la birlikte yatırım yapılan borsa sayısını 4’e çıkarttıklarını belirten Dinç şöyle konuştu:
“Tüm bu çalışmalar, İstanbul’u bölgesel merkez ve küresel bir aktör olarak öne çıkaracak girişimlerdir. Borsa İstanbul, 2023 yılında 500 milyar dolarlık ihracat hacmi ve 2 trilyon dolarlık ekonomik büyüklük hedefi koyan Türkiye'nin bu hedeflere erişebilmesi, İstanbul'un, Hong Kong ile Frankfurt arasındaki bölgede küresel bir finansal merkez haline gelmesini sağlayacaktır.”
Açılış konuşmasında düşük büyüme ortamının karşımıza çıkaracağı riskleri fırsata çevirmek için eğitim, bilim, ar-ge, teknoloji ve inovasyona yatırım yapılmasının önemine dikkat çeken Turkcell Yönetim Kurul Üyesi Mehmet Bostan, "Turkcell olarak planlarımızı hem ekonomimize katkı sağlama vizyonu, hem de müşterilerimize en yüksek katma değeri yaratma perspektifiyle yapmaktayız. Geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirilen 4.5G ihalesinde 1,6 milyar Avro ödeyerek aldığımız frekans kapasitesi, bunun en güzel örneklerinden bir tanesi" diye konuştu.

 Turkcell Türkiye’de entegre iletişim ve teknoloji hizmetleri sağlamaktadır. 30 Haziran 2015 itibarıyla dokuz ülkede yaklaşık 67,9 milyon mobil abonesi ve Türkiye’de 1,3 milyonu aşan sabit abonesi bulunmaktadır. Turkcell dünyada HSPA+ teknolojisini kullanan ilk operatörlerden biri olmuştur. HSPA+ teknolojisini şebekesinde ilk uygulayan operatörlerden biri olarak data kullanımındaki artışa paralel iki yeni HSPA+ teknolojisini daha hayata geçirdi. Üç Taşıyıcılı HSDPA ile DC-HSUPA teknolojileri sayesinde, dünyada ilk defa 3G şebekesinde 63,3 Mbps’a varan veri indirme hızı; ayrıca 11,5 Mbps’a varan veri yükleme hızı sağlanabilmektedir. Turkcell, Türkiye'nin evlere kadar saniyede 1000 Mbps'e varan hızlarda fiber genişbant erişimi sağlayan ilk telekom operatörüdür. Turkcell, 30 Haziran 2015 itibarıyla 3G şebekesi ile Türkiye nüfusunun yaklaşık %92,06’sını, 2G şebekesi ile de %99,85’ini kapsamaktadır. 30 Haziran 2015 itibarıyla, Turkcell’in geliri 3,1 milyar TL’ye (1,2 milyar ABD Doları) ve aktif büyüklüğü 20,7 milyar TL’ye (7,7 milyar ABD Doları) ulaştı. Temmuz 2000 yılından bu yana hem NYSE, hem de BIST’te kote olan Turkcell; NYSE’de kote olan tek Türk şirketidir.

1953 yılında Anadolu'daki yüz binlerce kooperatif üyesi pancar çiftçisinin küçük birikimleriyle kırsal kalkınmayı desteklemek ve şeker sanayinin finansmanı amacıyla kurulan Şekerbank T.A.Ş., İşletme ve Tarım Bankacılığı, Kurumsal Bankacılık, Ticari/KOBİ Bankacılığı ve Bireysel Bankacılık alanlarında hizmet vermektedir. Türkiye’de Borsa İstanbul Kurumsal Yönetim Endeksi’ne ilk giren banka olan Şekerbank’ın Türkiye genelinde 302 şubesi, 11 bölge müdürlüğü (3 İstanbul, 8 Anadolu) ve 1 yurt dışı temsilciliği bulunmaktadır.
Şubelerinin %66’sı Anadolu’da bulunan Şekerbank, tabana yaygın bankacılık anlayışıyla misyonunu ‘Anadolu Bankacılığı’ olarak tanımlamıştır. Şekerbank, bu misyon doğrultusunda, bankacılık hizmetleriyle tanışmamış kesimleri de bankacılıkla tanıştırıp sadece büyük şehirleri ve büyük firmaları değil, Anadolu’daki bölge ve şehirlerden gelen projeleri de öncelikleri arasına alarak, benimsediği odaklı strateji ile sektöründe ölçekten bağımsız olarak özel ve farklı bir yer edinmiştir.
Kurulduğu günden bu yana faaliyetlerini tüm sosyal paydaşlarını kapsayacak şekilde toplumsal kalkınmayı destekleme yönünde sürdüren Şekerbank, bu misyonunu sürdürülebilir kalkınma perspektifinde geliştirerek faaliyetlerini sürdürmektedir.
Türkiye çapındaki 71 il ve 101 merkez dışı ilçede bulunan 302 şubesinin yanı sıra, sekerbank.com.tr ve 444 78 78 üzerinden müşterilerine hizmet veren Şekerbank’ın iştirakleri arasında; Şeker Yatırım, Şeker Factoring, Şeker Leasing, Şekerbank Kıbrıs Ltd. ve Şeker Finans yer almaktadır.

Bugün sayısı 70 bini aşan ihracatçıların çatı kuruluşu Türkiye İhracatçılar Meclisi, 1993 yılında kuruldu. Türkiye İhracatçılar Meclisi, bölgesel ve sektörel bazda faaliyet gösteren 60 İhracatçı Birliğini, 26 ihracatçı sektörü, ihracatçılara ve İhracatçı Birlikleri’ne hizmet veren 13 Genel Sekreterliği Türkiye’de ve uluslararası düzeyde temsil etmektedir. Sektörler Konseyi üyeleri, 60 İhracatçı Birliğinin delegelerinden oluşan TİM Genel Kurulu’nda, her sektör için sektörün kendi delegeleri tarafından, yine bu delegeler arasından seçilen birer asil üyeden oluşmaktadır. TİM Başkanı, Sektörler Konseyi asil üyeliğine seçilenler arasından, tüm delegeler tarafından seçilmektedir. TİM Yönetim Kurulu üyeleri ise, Sektörler Konseyi’nin ilk toplantısında, kendi üyeleri arasından belirlenmektedir.
70 bin ihracatçının temsilcisi olarak misyonumuz, kamu ve özel sektör kuruluşları ile ihracatçılar ve karar vericiler arasında koordinasyonu sağlamak, ihracatın ve ihracatçının sorunlarının çözüm merkezi olmak, ihracatçılarımızı yurt içinde ve yurt dışında temsil etmek, ihracatın geliştirilmesi yönünde politikalar oluşturmaktır.
“Değişimi gerçekleştirmek, geleceği tasarlamaktır” vizyonu ile çıktığımız bu yolda, ihracatçılarımızla birlikte emin adımlarla 2023 hedeflerimize ar-ge, inovasyon ve markalaşma alanında yaptığımız çalışmalarımız ile ulaşacağımıza yürekten inanıyoruz.

yilmazparlar@yahoo.com