3 Mart 2014 Pazartesi

YAPDER-INTEGRAL-IHKIB-TMHGF-YILMAZ PARLAR

“DÖVİZ RİSKİ NASIL YÖNETİLİR”

Başkanlığını, Cem Tv.-Medya Grup Başkanı ve EGD Ekonomi gazetecileri derneği Başkanı Celal Toprak’ın yaptığı, Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneği (YAPDER)  İntegral Menkul Değerler, işbirliği ile düzenlenen Tekstil sektöründeki döviz riski nasıl yönetilir konulu seminerde tekstil sektörünün gündemi değerlendirildi.

Kavram Meslek Yüksek Okulu’nda gerçekleştirilen toplantıda  İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçılar Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, İntegral Hazine Müdürü Niyazi Yılmaz,  Türkiye Moda ve Hazır Giyim Federasyonu (TMHGF) Başkanı Hüseyin Öztürk, panelde bir araya geldiler. Araştırmazcı gazeteci Dünya Gazetesi yazarı Rüştü Bozkurt bir konuşma yaptı.

Moderatörlüğünü  YAPDER Başkanı  Celal Toprak’ın yaptığı “Döviz Kuru Riski Nasıl Yönetilir?’ konulu toplantıya, çok sayıda YAPDER üyesi Kavram Yüksek Okul Mütevelli heyeti, Öğretim görevlileri ve Ekonomi Basın mensupları katıldılar.

Celal Toprak’ın  yaptığı açılış konuşmasında sabah erken saatde gerçekleşen panel için sabah mahmurluğunu gidermek maksadıyla dudaklara tebessüm getiren Rüştü Bozkurt’a ait  paylaştığı anekdot sonrası, duayen gazeteciyi kürsüye davet etti.

Rüştü Bozkurt “Konuşurken bütünü unutuyoruz. Orhan Pamuk’un bir sözü var, onu hatırlatmak istiyorum. Twitter yazılarından haber alabilirsiniz ama düşünce geliştiremezsiniz. Günlük düşünüyoruz. Bankaların kârına aktifine bakıyoruz ama banka sisteminin işleyişine bakmıyoruz. Oysa banka kaynaklarının yapısını iyi analiz edilmeden döviz konusu anlaşılamaz. Kemal Derviş’ten sonra bankacılık sistemimizin sağlamlaştığını söylüyoruz ama bugünlerde bankalarımız bir zayıflama döneminde, bunun görülmesi gerekir. Konut kredilerinde geri ödeme süreleri azalıyor. Bizim gibi ülkelerde geri ödeme süreleri 20 yılın altına düştüğünde kriz gelir. İstikrarlı ülkelerde bu 30 yıllara varır. Önümüzdeki dönem, konut ve yapı krizi yaşanacak” şeklinde uyarıcı sözleriyle birlikte öngörüde bulundu.

 Öz eleştiri yaparak “Hepimiz defoluyuz, bunu ben söylemiyorum, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu söylüyor. Yunanistan’daki kitlelerin yanlışlara verdiği tepki kadar tepki veremiyoruz. Kayıtdışı  uygulamalarının çok olduğu bir ortamda, kitle desteğini sanayi için alamazsınız. Teşvik sisteminin gözden geçirilmesi gerekir. OSB’lerde arsanın metrekaresi 530 dolarlardan satılıyor, rant sağlanıyor” dedi.


İntegral Hazine Müdürü Niyazi Yılmaz  Dış Ticaret yapanların dikkatlerini çekerek “Biz bugün kur riskinin neden önemli olduğunu irdelemek istiyoruz. Sektör cari açığa etki ederken, Avrupa’nın Çin’den sonraki en büyük tedarikçisi. Finans çevresinden baktığınız zaman bu sektörde kur riskinin iyi yönetilmesi gerektiği gözüküyor. Sektördeki şirketler, kur riskini yönetmekten çok kur farklarından ne kadar kazanacağına bakıyor, fiyatlamayı bu riski gözeterek yapıyor. Fiyatı yüzde 10 artırarak bu riski tolere ettiğini düşünüyor. Oysa son altı aydaki hızlı hareket, yüzde 10-15 kâr bekleyen kurumların yüzde 20 zarar ettiğini ortaya koydu. Bu zarar, yönetilemeyen kur riskinden kaynaklanıyor”  sözleriyle kurs risk yönetiminin ne denli  önemli olduğunun  altını çizdi.


İntegral menkul değerler A.Ş. Eğitim iş geliştirme uzamanı Özgür Doğan  spot döviz piyasasında kur riski yönetimi üzerine yaptığı sunumda “uluslararası ticaret, rekabet ve işlem hacimleri artmaktadır.  Dolayısıyla döviz taşıyan herkes kur riskiyle karşı karşıyadır.
Tekstil sektörü firmaların yarıdan fazlası dış ticaretle ilişkili. Tekstilde 26,5 milyar dolar üretim 11,6 milyar dolar ihracat yapılmaktadır. Sektörde en büyük ithalat Çin’den yapılırken, en büyük ihracat Almanya’ya yapılıyor. Tekstil, döviz kuru riski ile  iç işedir.  Kur oynamalarında, vadeli piyasalar risklerini hedge etmelidir.”özet sözlerine örnekler verdi.
 
Türkiye Moda ve Hazır Giyim Federasyonu (TMHGF) Başkanı Hüseyin Öztürk, Katılımcıların biri tarafından “Sizleri çabutdan kurtaracağız. Ekonomide katma değerli ağır sanayide büyüyeceğiz” Devlet büyüğümüzün sözleri hatırlatması üzerine   “Aldığımız sorumluluk çok fazla. İstihdamın ağırlığını biz taşıyoruz. Eğitimsiz binlerce insanı biz eğittik. Bir çok kurum belli bir yere gelmişse sektörümüz sayesinde geldi. Her dakika dünyanın her yanından gelen seslerden etkilenerek bugünlere geldik. En çok biz etkilenmiş, en çok biz yatırım yapmışız. Yatırımlar yapmışız. Adam çalıştırıyorsunuz, maaşını ödemek zorundasınız. Sektör doğal kümelenmeyi oluşturdu, kamu bunun neresinde? Sinerji oluşumunda katkımız var. Özellikle turizm sektöründe, tanıtımlarda önemli rol oynayan sektörüz. Sektörde 2 milyon kişinin istihdam edilmektedir.  Tedarik kısmıyla birlikte  40 milyon nüfusa kadar artmaktadır. Bu sektör bu ülkenin kaynaklarıyla büyüyen bir sektör kesinlikle stratejik hale getirilmesi lazım. Otomotiv sektörüne baktığınızda montaj sanayi olduğunu görürsünüz, istihdam fazla yok. Ama bizim sektörümüz Anadolu’nun her yerinde herkese ekmek sağlıyor. Kamunun doğal kümelenme nedeniyle sanayicinin taşınmasına destek olması gerekir”  .sözleriyle cevapladı.

İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçılar Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi  “Tekstil ve hazır giyimin birbirinden farklı birimler, Üstünden dikiş geçen sektör hazır giyimdir. Tekstil geçen yıl 9 milyar dolar ihracat, 10 milyar dolar ithalat yaptı. Hazır giyim ise 14 milyar dolar ihracat gerçekleştirirken, 2 milyar 700 milyon dolar ithalat yapmış. Dış ticaret fazlası veren bir sektör. Bu yılki beklentimiz 19 miyar dolarlık ihracat. Haliyle 13,5 milyar dolar katma değer yaratıyoruz Ülkede döviz koruyan disiblin yok. Bazı firmalar forward kullanmaya başladı. Ama terse düştükleri de oldu. Bunda Anadolu’da bazı bankaların yanlış yönlendirmesi oldu. Biraz kumarbazlık ruhumuzdan kaynaklanan, artarsa kâr ederiz mantığıyla hareket ediliyor.  Büyük işletmelerden bile döviz yükselirken kârdan zarar etmiş gibi üzülenler oldu.  Aslında her zaman kasa kazanıyor. Arkadaşlar ellerinde telefonlar, tabletler an an rakam takip eder hale geldiler. Oysa biz üreticiyiz, bizim üretim dışında döviz riskiyle uğraşmamamız lazım. Forex sadece işlem bazında düşünülmesi gereken bir şey. Kazanç için kumar mantığı olacak belki ama o tarihte hedge ettiğinizde, çok daha avantajlı olursunuz. Kısa vadeli oynamalarda teminat dışına çıktığınızda borç ve alacak işlemlerini hedge eden firmaların daha fazla oranlarda işlem yapmaları gerekebilir 26 milyar dolarlık hareketli bir piyasada biz yüzde 5′lik bir oynaklığı bile hedge edemiyoruz. Bunu çoğaltmamamız, riski firmalara iyi anlatmamız lazım.  Türkiye gibi az gelişmiş ülkelerde döviz hareketleri hiç bitmez. Bu yüzden döviz riski ile yaşamamız normal. Firmaların buna karşı önlem alması gerekir. Aslında biz üreticiyiz. Firma maliyetlerini TL bazında hesap edecek, onu dövize çevirecek. Onu hedge etmek için de forex işlemlerini yapacak ve ondan sonrasını düşünmeyecek. Bizim işimize odaklanmamız lazım. Enerji açığı yüzünden her yıl Türkiye  50-60 milyar dolar cari açık vermek zorunda kalmaktadır. Bir toplantıda Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a 300 milyar dolarlık dış borç gözüktüğünü hatırlattık. 100-150 milyar sıcak para vardı. 60 milyar dolar da cari açık veriyoruz.  5 yılda bunun 700 milyar dolara ulaşacağını belirtti. Türkiye’nin böyle bir gerçeği var ve bu halen de devam ediyor. İstikrarsız olan her ortamda herkes etkilenir.  Yüzde 20′lik bir hareket olsa bu biraz ağır olur. Şu anda dış borç 600 milyar dolara da geldi. Yüzde 20, 120 milyar dolar eder. Bunu Türkiye’nin kaldırması mümkün değil. bu nedenle kuru iyi takip etmek lazım”  diyerek döviz risk yönetiminin önemini vurguladı.

Panelistlerin, basın mensuplarının sorularını cevaplamasıyla toplantı sona erdi.

yilmazparlar@yahoo.com

27 Şubat 2014 Perşembe

AÇILIŞI KAPANIŞI OTURUMLARI MUHTEŞEM EMEC 2014-YILMAZ PARLAR

AÇILIŞI KAPANIŞI OTURUMLARI MUHTEŞEM EMEC 2014

MPI EMEC 2014’DE GURURLANDIĞIMIZ İSİMLER ;

 MPI Türkiye Başkanı Handan Boyce,  ICVB Genel Müdürü Elif Balcı Fisunoğlu, Türk Uluslararası Kadın Ağı Kurucusu Melek Pulatkonak.




Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa / İsviçre, Almanya, İtalya, Hollanda, Norveç, Polonya, İspanya, İsveç, Türkiye ve İngiltere / İrlanda. EMEC   Avrupa içeriğinde yaklaşık 2.000, Dünya çapında 20.000 fazla üyesi bulunan  Uluslaraarası Toplantı Uzmanları (MPI)nin bu yılki toplantısı İstanbul/Türkiye yapıldı.



EMEC 2014’ün zorluklara rağmen  Türkiye’de olmasını sağlıyan Başta MPI Türkiye Başkanı Handan Boyce olmak üzere emeği geçen isimler Türkiye’nin Kongre turizmine soyunduğu alanda önemli başarı gösterdiler. 

MPI toplantı düzenleyen ve planlamacıların canlı sanayi toplumlardada iş başarısında kritik roller belirleyen, mesleki gelişim, İş Fırsatları sağlayan  Interaktif toplantılar, network çalışmaları olan zirvede, Genel Müdürlüğünü Handan Boyce’nin yaptığı İstanbul Haliç Kongre merkezinde üç günlük etkinlik süresince katılımcılar, global trendleri takip ederek  ve En yenilikçi stratejilerin erişiminde, uluslararası meslektaşları ile ağ için bir fırsatlar yarattı. 
Önemli ilgi alanlarını keşfetmeye sevketti
Göze çarpan standlar vardı. Standlarda Ülke ve sponsor firmalar kendilerini ifade etme fırsatı buldular.




Avrupa'nın düşünce liderlerinden Peter Hinsen tarafından teknolojinin toplum üzerindeki etkileri,  Günümüz  Dünyasında şirketleri yeniden çizme, şirketlerin ilgili kalması için kendilerini yeniden yaratmalarını  kendi stratejisi  yeniden tasarlamak zorunda olduğunu özetleyen sunumu yaptı. 



 Saygın danışman satış, yönetim ve liderlik becerileri yazarı Christopher Barrat  
 Tarafınından  eşsiz fikir verdi.  teorik fikirleri birleştiren unsurları sıraladı.




 Christopher Barrat moderatörküğünde 
TurkishWIN topluluğu kurucusu ve VIP Turizm CEO Ofisi’nde çalışan Melek Melek Pulatkonak Değişim için Networking - AğAnahtarı Beceriler hakkında soruları cevapladı. Yeni fikirler , beceriler, iş ve kariyer genişletmek için gerekli bilgelik erişim sağlayabilen, yeni insanlarla toplantı ile profesyonel ağı büyümek için bir fırsatları  anlattı.. 




TurkishWIN başkanı  Melek Pulatkonak’ın moderatörlüğünü yürüttüğü İş Hayatındaki Kadınlar oturumunda VIP Turizm CEO’su Yasemin Pirinççioğlu, Cansen Başaran
Symes ile Haliç Kongre Merkezi Genel Müdürü ve MPI Turkey Club Başkanı Handan Boyce konuşmacı olarak yer alarak MPI Turkey’e bizlere prestij kazandırdılar.


   
 

Ruud Janssen - İş modelleme canlı etkinlikleri iş uyacak şekilde uyarlama
iş başlatmak için planı her zaman, yeni bir kitleye bir ürün için, pazar başlatmak için   ilk adım ,bir iş modeli oluşturmak stratejinin yürütülmesi için gerekçeleri sıraladı

Jackie Mulligan Gelecekten Transformal dersler, 
deneyimi yönetmek, yaratıcılık tutkusu, gelecekteki eğilimleri ve teknolojiyi harmanlayarak, global endüstri araştırma projelerive mesleki gelişim girişimleri açan konuşma yaptı.

Jackie gelecekteki tahminlerin bir yolculuğuna bizi götürdü. Hayatımızın geleceğini ve bizim sanayi dönüştürebilecek bir büyük yenilik kullanarak , onu keşfetmek ve biz insanların paylaşmak için nasıl alabilirim, iletişim, yeniden tasarım toplantıları, hızlı tempolu, neler yapabileceğimizi, çözümler ve yeni fikirler ilham için tasarlanmış olacağını ve bunu, bizlerin yapabiliceğimizi vurguladı.

Agata kolodzıejczyk toplantılarda beyinde ne olur başlıklı sunum yaptı. Dünya üzerindeki en etkileyici ve gizemli dönüşüm yapısı biri beyin olduğunu, doğumdan itibaren başlayarak, bu katlanmış jel Organ dış stimuli ile uyarılan plastik morfolojik ve fonksiyonel değişikliklere uğradığını, toplantıda insanların merkezi sinir sistemleri dönüşüm için en önemli uyarılardan biri olduğunu söyeledi. “Diğer insanlarla ilişkileri , bizim kişilik , davranış ve yaşam genel başarısının gelişimi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir . Toplantıların gücü motive edilmesi bizi , profesyonel topluma yararlı ve ... mutlu olmak içindir
 Son endüstri zeka ve dinamik toplumsal öğrenme deneyimlerini içeren kenar mesleki geliştirme kesim kendinizi bırakın.
Özel bir şey ile bağlayın. . Bu kaotik dünyada Anlamlı insan bağlantıları oluşturma Teknolojik beceri ve hayal alır. Eğer insan, fikir ve toplantılar ve etkinlikler sektöründe başarı Arasında güçlü bağlar oluşturmak,   bağlantı sanatının usta yardımcı olacaktır.
” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Dave Sharpe  seyirci ile daha etkin ideal iletişim kurmanın iş sahipleri, organizatörler ve toplantı planlayıcılarına  yardımcı olan sırları paylaştı.

ICVB Genel Müdürü Elif Balcı Fisunoğlu tarafından EMEC 2015 yılı evsahipliği yapacak Polonya MPI temsilcisine Türk motifli çini plaket verildi. Polonya temsilcileri kısa tanıtım filmi sahnede yer alan piyano ile ulusal müzik örnekleri sunarak 3 kişilik bale gösterimi ile kapanışı renklendirdiler. Olimpiyat açılış ve kapanış seronomilerini aratmayan MPI Turkey’i Kongre turizmimize, sanayimize ekonomimize ivme kazandıran bu faydalı ve  başarılı organizasyonu gerçekleştirmelerinden dolayı kutluyoruz.

yilmazparlar@yahoo.com







17 Şubat 2014 Pazartesi

TSPAKB VE EGD-YILMAZ PARLAR

YENİ SERMAYE PİYASA MEVZUATINA BAKIŞ

Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği (TSPAKB) ile Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) "Yeni Sermaye Piyasası Mevzuatının Finans Haberciliğine Etkileri" konulu 17 Şubat 2014 tarihli bir panel düzenledi.
Panelin açılış konuşmasını  EGD Başkanı Celal Toprak yaptı..  Toplantı sonrası  görüşlerin ilgili kuruluşlara iletilebileceğini belirtti. Yaptığı kısa konuşmasında "Türkiye gibi gündemi yoğun olan ülkelerde bu tür önemli sayılabilecek konular geri planda kalıyor. Bizim derdimiz her zaman ekonomiyi önemsemek, önemini fark ettirmek ve bu alandaki sıkıntıları kamuoyuyla paylaşıp onların giderilmesini çalışmak. Nasreddin Hoca'nın hikayesindeki gibi 'testi kırılmadan' müdahale etmeye çalışıyoruz" dedi. 


TSPAKB Başkanı Attila Köksal, yaptığı konuşmada, Türkiye sermaye piyasasının büyüklük ve derinlik olarak ülke ekonomisinin gerisinde kaldığını belirtti.  “Bu geri kalmışlığın bir numaralı nedeni tüm sermaye piyasası katılımcılarının geçmişte yaptıkları hataların doğurduğu güven eksikliğidir. Maalesef bu dönemde medyada zaman zaman halka açık şirketler, bankalar ve aracı kurumlar hakkında gerçekleri tam yansıtmayan çeşitli haberlerin yayımlandığını gözlemliyoruz . Geçmişte başta aracı kurumlar olmak üzere bankalar, portföy yönetim şirketleri, çeşitli devlet kurumları, borsalar ve medya tarafından yapılan hataların halkın sermaye piyasasına duyduğu güveni önemli ölçüde hasara uğrattı.  Geçen 2 senede sermaye piyasasının geleceği açısından önemli adımlar atıldı. Geçmişte yapılan hataların başta yatırımcılar, halka açık olan veya halka açık olmayı düşünen şirketler ve aracı kurumlara büyük bedeller ödetti. Birlik olarak yapılan bu hataları sermaye piyasasının ortak sorunu olarak gördük; bu hataları sürekli eleştirdik; ilkelerimizi, kurallarımızı gözden geçirdik; hata yapan üyelerimizi, şirketleri, meslektaşlarımızı kendi yetkilerimiz dahilinde uyardık. Bugün yatırım kuruluşlarının önemli bir kısmı geçmişe göre çok daha bilinçlenmiş durumda. Ancak hala mükemmellikten uzağız. Bu konuda daha çok gayret sarf etmemiz ve meslek ilkelerine kayıtsız şartsız uyma düsturunu tüm sektör çalışanlarına ve kurumlarına yaymalıyız"  dedi


Ayrıca "Sektörümüzdeki haberlerin doğru şekilde yayılmasında medyanın önemi çok büyük. Ülke olarak sıkıntılı günlerden geçiyoruz. Global finans piyasalarındaki ve iç siyaset ortamındaki gelişmeler hem Türkiye ekonomisini hem de sermaye piyasamızı derinden etkiliyor. Maalesef bu dönemde medyada zaman zaman halka açık şirketler, bankalar ve aracı kurumlar hakkında gerçekleri tam yansıtmayan çeşitli haberlerin yayımlandığını gözlemliyoruz. Bu tür haberler daha sonra sosyal medya ortamlarında büyük bir kaldıraç etkisiyle yayılıyor, şekil değiştiriyor ve sermaye piyasamıza daha fazla zarar veren duruma dönüşüyor. Amacımız, Türkiye ekonomisinin en önem yapı taşlarından biri olan sermaye piyasamızın bu tür yayınlardan zarar görmesini önlemeye çalışmak- Bizim derdimiz her zaman ekonomiyi önemsemek, önemini fark ettirmek"


TSPAKB Genel Sekreter Yardımcısı Osman İlker Savuran, “Yeni sermaye piyasası kanunu temelde piyasaların daha güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı, adil ve rekabetçi ortamda işleyiş ve gelişmesi ile yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması amaçlarıyla hazırlandı. Yatırım danışmanlığı için gerekli yetki belgesinin alınmamış olması gerekiyor. Ayrıca yatırım danışmanlığı için başlıca şartın belli bir kişi ya da bir gruba yönelik yönlendirici yorum ve tavsiyede bulunmaktır. Belli bir kişi veya belli bir gruba yönelik olmayan bilgi, yorum ve analizler ise genel yatırım tavsiyeleri başlığı ile tanımlandı" dedi.

Panelde, Hürriyet Ekonomi Yazarı Vahap Munyar  moderatörlük görevi üstlendi. Panelistler Abdurrahman Yıldırım ( Habertürk gazetesi)  Ali Ağaoğlu (Vatan Gazetesi) ve   İbrahim Haselçin ( Bloomberg HT) .

Hürriyet Ekonomi Yazarı Vahap Munyar Gazetecileri ilgilendiren kısmıyla ilgili Piyasa bozucu eylemler konusuyla  İbrahim Haselçin’a soruyu yöneltti.
İbrahim Haselçin’a "Yapılan haber ve yorum yatırımcı karalarını, hisse senedi fiyatlarını etkiliyorsa gazetecilerin daha dikkatli olması lazım. Son yapılan düzenlemelerle gazetecilerin habercilik yapma konusunda endişelerinin kısmen de olsa ortadan kalktığını söyleyebiliriz" dedi.
Abdurrahman Yıldırım “Yeni sermaye piyasası kanunu ve düzenlemelerini, piyasanın şeffaflığını azaltıcı bir gelişme olarak değerlendirdi. Abdurrahman Yıldırım  "Finansal habercilikte haber ve yorum yapmaktan alıkoyan bir gelişme. Medya bu alanı riskli bulduğu taktirde borsa-finans alanından çekilir başka alanlara gider. Piyasalar medya olmadan gelişemez, bu kanundaki cezai maddeler gerçek anlamda gazetecilik ve haber yapan biri için uygulanmaya kalkıldığı zaman bunu bir kere uygularlar, sonra uygulayacak gazeteci bulamazlar"  dedi 
Ali Ağaoğlu  "Yenilikci olmak lazım her şey küresel. Bu piyasaya ihtiyacımız var. Daha iyi ve gelişmiş piyasalar için, literatürü daha doğru kullanan, güçlü bir finans medyası için hepimizin çalışması ve elinden geleni yapması gerektiğine inanıyorum"şeklinde değerlendirme yaptı..
Panelistler gazetecilerin sorularını cevapladı. Ancak Finans yazıların çok riskli çok dikkat isteyen sonunda bir para ceza geleceği korkusu hakim oldu.

yilmazparlar@tahoo.com



14 Şubat 2014 Cuma

Dr. Yılmaz Argüden Ulusal Ağlar Dünya Başkanlığına-Yılmaz Parlar

Dr. Yılmaz Argüden Ulusal Ağlar Dünya Başkanlığına ve UN Global Compact Yönetim Kurulu’na seçildi

Geçen sene kurulan UNGC Ulusal Ağlar Dünya Danışma Kurulu,           Dr. Argüden’i Başkan seçti.  110 ülkenin Ulusal Yerel Ağını temsil eden Kurulun Başkanı olarak Dr. Argüden, UN Global Compact Yönetim Kurulu’nda da görev yapacak.
10,000’i aşkın imzacısıyla dünyanın en yaygın sürdürülebilirlik platformu olan UN Global Compact ‘sürdürülebilir ve kapsamlı küresel ekonomi’ vizyonuyla çalışıyor.
UN Global Compact Yönetim Kurulu Başkanlığını BM Başkanı Ban Ki-moon yapıyor ve Yönetim Kurulunda Unilever, BASF, Citibank, Petrobas, Sabancı Holding, Sinopec, Dünya Ekonomik Forumu, ICC, Transparency International, UNI Global Union gibi kurumların başkanları da yer alıyor. Böylelikle, Birleşmiş Milletlerin bu önemli inisiyatifinin Yönetim Kurulunda iki Türk görev alıyor: Güler Sabancı ve Dr. Yılmaz Argüden.
Dr. Yılmaz Argüden Global Compact’i imzalayan ilk Türk şirketi ARGE Danışmanlık’ın Yönetim Kurulu Başkanı.
UN Global Compact Türkiye Başkanı olarak geliştirdiği Sektörel Yayılım Stratejisi ve Paydaşları Kaldıraçlama Yaklaşımıyla diğer Ulusal Ağlara sunduğu en iyi uygulama örnekleriyle tanınıyor.

UN Global Compact Ofisine rehberlik etmek ve yerel ağlar arasındaki ilişkileri artırmak üzere kurulan Ulusal Ağlar Danışma Kurulu’nda Global Compact Türkiye Başkanı Dr. Yılmaz Argüden, Azerbaycan, Belarus, Bosna Hersek, Bulgaristan, Ermenistan, Makedonya, Polonya, Rusya, Sırbistan, Ukrayna ve Türkiye Ulusal Ağlarından oluşan Doğu Avrupa Ülkelerini temsilen görev yapıyor. Dr. Argüden, dünyanın diğer bölgelerini temsil eden üyeler tarafından Yerel Ağlar Danışma Kurulu Başkanı seçildi.
UN Global Compact (Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi), sürekli rekabet içindeki iş dünyasında ortak bir kalkınma kültürü oluşturmak üzere evrensel ilkeler öneren yenilikçi bir kurumsal sorumluluk yaklaşımıdır. Vizyonu, “sürdürülebilir ve kapsamlı küresel ekonomi” olan Sözleşme’ye taraf olmak tamamen gönüllülük esasına dayanmaktadır.
Bu kapsamda, insan hakları, çalışma koşulları, çevre koruma ve yolsuzlukla mücadele başlıklarında 10 temel prensip belirlenmiştir.
Bugün, dünyanın en kapsamlı gönüllü platformunu oluşturan binlerce şirket, sendika ve sivil toplum örgütü,  bu evrensel ilkeleri; iş stratejilerinin, operasyonlarının ve kültürlerinin bir parçası haline getireceklerini ilan ederek UN Global Compact’e katılmaktadır.
Türkiye’den 250’yi aşkın kurum sözleşmeyi imzalamıştır.  UN Global Compact, Türkiye’de de kurumsal sürdürülebilirlik kavram ve fikrinin yayılması ve kalkınma hedefine yönelik olarak iş dünyasıyla işbirliği yapılması açısından önemli katkılar sağlamıştır.
UN Global Compact Türkiye Ağı geliştirdiği yenilikçi Sektörel Yayılım Stratejisi ve Paydaşları Kaldıraçlama Yaklaşımı ile dünyadaki diğer ulusal ağlara örnek gösterilmektedir.
UN Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu’nda Akkök, Anadolu Efes,   ARGE Danışmanlık, Bilim İlaç, Borusan Holding, Coca Cola İçecek,       Doğuş Otomotiv, Borsa Istanbul, Koç Holding, Sabancı Holding, TİSK, TSKB, TÜSİAD, Yüksel Holding ve ZED Tanıtım’ın temsilcileri yer almaktadır.

 UN Global Compact’in içeriği ve maddeleri şunlardır:

İNSAN HAKLARI
İlke 1: İşletmeler uluslararası geçerliliğe sahip insan haklarına destek olmalı ve saygı göstermelidir.

İlke 2: İşletmeler insan hakları suçlarına ortak olmamak için gerekli tüm tedbirleri almalıdır.

İŞ GÜCÜ
İlke 3: İşletmeler sendika ve toplu iş sözleşmesi özgürlüğüne;

İlke 4: Zorla çalıştırma ve zorunlu çalıştırmanın her türünün ortadan kaldırılmasına;

İlke 5: Çocuk istihdamının tamamen ortadan kaldırılmasına;

İlke 6: İşe alma ve meslek konusundaki ayrımcılığın ortadan  kaldırılmasına azami önem vermelidir.

ÇEVRE
İlke 7: İşletmeler çevresel zorluklarla ilgili olarak temkinli  desteklemeli;

İlke 8: Daha yüksek çevresel sorumluluğu teşvik etmek için gerekli girişimlerde bulunmalı ;

İlke 9: Çevre dostu teknolojilerin gelişmesi ve yaygınlaştırılmasını teşvik etmelidir.

YOLSUZLUKLA MÜCADELE
İlke 10: İşletmeler  rüşvet ve haraç dahil her türlü yolsuzlukla mücadele etmelidir. 

UN Global Compact (BM Küresel İlkeler Sözleşmesi), sürekli rekabet içindeki iş dünyasına ortak bir kalkınma kültürü oluşturmak üzere evrensel ilkeler öneren yenilikçi bir kurumsal sorumluluk yaklaşımıdır. Vizyonu, “Sürdürülebilir ve kapsamlı küresel ekonomi” olan Sözleşme’ye taraf olmak tamamen gönüllülük esasına dayanıyor.

UN Global Compact üyeliği şirketlere ne tür avantajlar sağlıyor?
UN Global Compact’i benimseyen işletmeler, ister büyük boyutlu çokuluslu şirketler olsun, ister KOBİ olsun, daha güçlü örgütsel yapıya kavuşmak ve uluslararası iş piyasasında yeni gelişen bir kültürün üyesi olmanın ayrıcalıklarını yaşayacaklar. Bu iş ortamını destekleyecek iletişim ağının kurulması, özel tasarlanmış eğitim modüllerine erişim, uluslararası etkinliklerle bağlantı gibi BM tarafından desteklenen somut olanaklar aracılığıyla da, bu kültür giderek yayılıyor. Sözleşme’ye taraf olan şirketler orta vadede ekonomik kazançlarını arttırırken, kısa vadede de toplumsal sorumluluklarını en bilinçli ve en yararlı şekilde yerine getirmenin prestij ve onurunu yaşıyorlar.

UN Global Compact, özel sektör işletmelerini, 10 temel evrensel ilkeye uymaya çağırıyor. Dünyanın her yerinde bu evrensel ilkelerin iş stratejilerinin, operasyonlarının ve kültürünün bir parçası haline gelmesi için çalışıyor.
 Dr. Argüden kurumları geleceğe hazırlama çalışmaları, geliştirdiği yaratıcı ve yenilikçi yönetim stratejileri ve toplumsal katkılarıyla ile tanınan ARGE Danışmanlık’ın Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütmektedir.
Strateji, iş mükemmelliği, kurumsallaşma ve sürdürülebilirlik konularında birçok Türk ve yabancı şirkete yönetim danışmanlığı hizmetleri vermektedir. UN Global Compact imzalayan ilk Türk şirketi olan ARGE, Avrupa Parlamentosu’nda kurumsal sosyal sorumluluk projeleriyle geleceği şekillendiren en iyi üç şirket arasında değerlendirilmiştir.
Dünyanın önde gelen yatırım bankalarından, Rothschild’ın Türkiye Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini de yürütmektedir ve kariyeri boyunca çeşitli ülkelerde 50’yi aşkın şirketin yönetim kurullarında görev almıştır.  Deneyimlerini Boğaziçi Üniversitesi’nde, Koç Üniversitesi’nde ve Harp akademilerinde strateji dersi vererek, kitaplarıyla ve köşe yazılarıyla paylaşmaktadır.
Yönetim Kurulları ve Yönetişim konusundaki çalışmalarıyla dünyada tanınan, kitapları ve makaleleri birçok dilde yayınlanan Dr. Argüden, Küresel Yönetişim Forumu Yüksek Danışma Kurulu üyeliği ve OECD Özel Sektör Danışma Kurulunun Yönetişim Komitesi Başkan Yardımcılığı görevlerini de sürdürmektedir.
yilmazparlar@yahoo.com

8 Şubat 2014 Cumartesi

MGV Marmara Grubu Vakfı17. Avrasya Ekonomi Zirvesi-Yılmaz Parlar


17 AVRASYA  EKONOMİ ZİRVESİ BAŞLADI

MGV Marmara Grubu Vakfı 17. Avrasya Ekonomi Zirvesi 4-5  Şubat 2014 itibariyle
 İstanbul Wow Hotel – Kongre Merkezinde başladı. 
 Açılış seremonisinde İstiklal Marşı ve Barkovizyon ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı  İlham Aliyev'in mesajları okundu.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı  İlham Aliyev'in mesajı Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı
Siyasi İşler Daire Başkanı Sayın Prof. Dr. Ali Hasanov tarafından okundu.
UNESCO Genel Sekreteri Büyükelçi Irina Bokova'nın Video-Mesajı iletildi.
Başkanlık Divanındaki isimler Dünya Odalar Federasyonu Onursal Başkanı Rona Yırcalı (Başkan), Azerbaycan Telekomünikasyon Bakanı Ali Abbasov, Afganistan Ekonomi Bakanı Abdul Hadi Arghandıwal, İtalya 75. Başbakanı Senato Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Lamberto Dını –, Dışişleri (E.) Bakanı – Milletvekili – Demokratik Birlik Partisi Başkanı Dora Bakoyannıs 

Açılış konuşmasında  Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Süver özetle “Dünya 2013 yılında 2.9 büyüdü. Öngörüler 2014 yılında 3.6 büyüme kaydedeceği yönünde Avrupa Birliği 2013 yılında 0.4 oranında küçüldü. Bu bölgede toparlanıp 1 büyüme bekleniyor. Bu verilere göre 2014 yılında pozitif büyüme dönemine girileceği söylemek mümkündür. 
Bu yaklaşımlarla ipek yolunda ticareti ve ekonomiyi gündeme getireceğiz. Londra’dan Pekine uzanan gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerin potansiyelini konuşacağız. Marmara Grubu vakfı olarak ipek yolunu felsefe olarak değerlendirmekteyiz. 
Avrasya ekonomi zirvelerin vazgeçilmez konularından biride enerji konusudur. Avrasya enerjilerin geleceği yeni batı ve çok eksenli dünya düzeninde yeni güç dengelerini de TANAP yol haritalarında tartışmaya açacağız.” Şeklinde konuştu.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar’da "İnsan kaynaklarımızı bu niteliklere göre tasarlayıp, eğitim sistemlerini buna göre yeniden gözden geçirmekte yarar olduğuna inanıyoruz. Küreselleşme, değişim ve hız olguları sayısız fırsatı önümüze sunuyor. Aynı zamanda riskleri de içinde taşıyor. Son yıllarda yaşananlar bunun en büyük kanıtı. Biz, 'Herşeyde bir hayır vardır' deriz. Küresel kriz adeta bunu bize tekrar hatırlattı. Gelişmekte olan ülkeler artık küresel hareketin öncüleri haline

geldi. Dünyanın ekonomik dengeleri yeniden kuruluyor, deyim yerindeyse 'Güneş yeniden doğudan yükseliyor' ve tarihi İpek Yolu'nu canlandıracak projelerin arda arda hayata geçirildiğini de memnuniyetle izlemekteyiz. Dünya siyaseti, dünya ekonomisi ve küresel ilişkiler adeta Avrasya'nın uyanışına şahitlik ediyor. Türkiye, bu dinamizmin, böyle bir gücün kalbinde merkezinde yer alıyor. Biz ise İstanbul'u sadece bu ülkenin değil, tüm Avrasya'nın parlayan bir yıldızı olarak görüyoruz. Çünkü 8500 yıllık öyküsüyle, 21 ülkeye başkentlik yapmış bir İstanbul, eski ile yeninin, geleneksel ile modernin harmanlandığı bir dünya başkenti."dedi

İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş MÜSİAD Genel Başkan Vekili 
 Ali Rıza Arslan İstanbul Hazır Giyim ve Konf. İhr. Birliği (İHKİB) Başkanı
Hikmet Tanrıverdi İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi Nassir Abdulaziz Al-Nasser Bosna Hersek Başbakanı  
Vjekoslav Bevanda T.C. Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci  Mevlüt Çavuşoğlu  T.C. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu birer kısa selamlama konuşmaları yaptılar. İTKİP Başkanı Hikmet Tanrıverdi Tasarımın öneminden bahsederek Tekstilin Türk ekonomisinin lokomotif sektörü olduğunun altını çizdi.
Marmara Grubu Vakfı Temsil Heyeti Marmara Grubu Vakfı Genel Sekreteri Dr. Fatih Saraçoğlu, Marmara Grubu Vakfı Genel Saymanı - (E) Milletvekili Şamil Ayrım
Raportörler Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi  Prof. Dr. Atilla Dicle, 
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yakut Irmak Özden, 
Arel Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Uğur Özgöker, Avukat - Marmara Grubu Vakfı Akademik Konsey Üyesi Oktay Gök, Kobi-Efor Dergisi Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Sönmez,idi.
 Marmara Grubu Vakfı Basın Danışmanı Şükrü Disanlı Cumhurbaşkanlarından özel olarak ilgilendiği görevleri üstlendiler.

Aliyev, 2013'te Azerbaycan'ın 43 milyon 250 bin ton ham petrol, 28,8 milyar metreküp doğalgaz üretimi yaptığını aktardı. Türkiye ile Azerbaycan arasındaki projelerin bölge ülkelerine de katkı sağlayacağına işaret eden Aliyev, amaçlarının yeni, verimli ulaşım koridorları kurmak ve enerji teslim güzergahlarını çeşitlendirmek olduğunu ifade etti.  

İtalya Eski Başbakanı Lamberto Dini ise yüksek maliyetli enerji ile çevre ve sürdürülebilirliğin bugün dünyanın karşı karşıya kaldığı önemli sorunlardan olduğunu söyledi.  
Teknolojik ilerleme ve uygulanacak politikaların enerji kaynaklarına küresel nüfusun eşit şekilde ulaşımını kolaylaştırması gerektiğini belirten Dini, "Ayrıca enerji maliyetini sınırlandırmak ve düşük karbon kaynaklı enerji türlerini teşvik etmek bizim için çok önemli. Kaynakların kıtlığı, uluslararası bazı gerilimlere neden olmakta, korumacılık ortaya çıkmakta ve ülkeler kendi kaynaklarını kontrol etmeye çalışmakta. Bu gerilimleri çözmek için çok ciddi yatırım yapılması gerekiyor. 1,5 trilyon doların önümüzdeki 20 yıl boyunca her yıl bu konuya ayrılması gerektiği söyleniyor" değerlendirmesini yaptı. 

Azerbaycan Meclis Başkan Yardımcısı Valeh Aleskerov da önemli enerji projelerinin ülkelerin siyasi, mali ve kurumsal destekleri olmaksızın yürütülmesinin mümkün olmadığını vurguladı. Aleskerov, "Örneğin Bakü-Tiflis-Ceyhan projesi bugün çok güzel çalışıyor. Bunun sebebi hem Azerbaycan'ın hem Gürcistan'ın hem de Türkiye 'nin devlet olarak projeye siyasi, kurumsal ve mali destek vermesidir. Özel bir sistem oluşturdular bu proje için. Bunlar olmasaydı bu projeler yapılamazdı" ifadelerini kullandı. 
Bosna Hersek Federal Enerji, Madencilik ve Sanayi Bakanı Erdal Trhulj, ekonomik kalkınma açısından Bosna Hersek'in savaş öncesi döneme geri dönemediğini ancak her şeye rağmen ülkenin ekonomik durumunu iyileştirmek için çalıştıklarını anlattı. 
Afganistan Enerji ve Su İşleri Bakan Yardımcısı Muhammed Sami ise bu yıl barış, ekonomik kalkınma, enerji  ve bölgesel kalkınma konularına ülke olarak öncelik verdiklerini belirterek, "Afganistan, bölgesel işbirliği açısından coğrafi olarak vazgeçilmez bir konuma sahip. Afganistan kara üzerinde bir köprü gibi Asya ülkelerini birbirine bağlıyor" dedi. 
Stratejik amaçlarının tüm Afganistan'a enerji ve elektrik sunabilmek olduğunu dile getiren Sami, elektrik üretim kapasitesinin artırılması ve iletim altyapısının oluşturulması için yatırıma ihtiyaç duyduklarını söyledi. 
Arnavutluk Enerji ve Sanayi Bakan Yardımcısı Ilir Bejtja, Arnavutluk'ta enerji konusunda bütün sektörü kapsayan yapısal bir reform gerçekleştirileceğini ve Avrupa Birliği (Ab) enerji direktiflerine uyumlu bir düzenleme yapacaklarını anlattı. Bejtja, yabancı doğrudan yatırımların enerji kaynaklarını da cazip bularak Arnavutluk 'a gelmesini ve ekonominin başka sektörlerini de kalkınma açısından desteklemelerini beklediklerini dile getirdi. 
İran Petrol Bakanlığı Uzmanı Parisa Fotouhi Mozzafariyan, dünyanın gelecek 10 yıllarda enerji talebinin artmasıyla karşı karşıya kalacağına işaret ederek, "Amacımız yabancı enerji kaynaklarından tamamen bağımsız olmak değil, enerji tedarikçilerini çeşitlendirmek olmalıdır. Enerji güvenliğini etkileyen faktörler arasında ithalata bağımlılık en önemlisidir. Bu bazı ülkelerde yüzde 50'den fazladır. Bazı ülkelerde GSYH'nin yüzde 10'u enerji maliyetine tekabül etmektedir. Enerji tüketimi artmakla kalmıyor, enerji üreten ülkelere bağımlılık da artıyor. Enerji konusunda bağımlı olan ülkeler enerji tedariki altyapısına yatırım yapmalı ve piyasalarda şeffaflığı arttırmaya çalışmalıdır" yorumunu yaptı.  
Bu arada, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da zirveye gönderdiği telgrafta, zirvede uluslararası toplumun ortak gündemini yakından ilgilendiren konuların tartışılmasını son derece yararlı bulduğunu kaydetti. Davutoğlu, "Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda da zirveye ev sahipliği yapmasının ülkemizin Avrasya'nın merkezinde yükselen güç ve uluslararası sistemin evriminden sorumlu bir paydaş olma vasfının güçlendirilmesi amacına hizmet edeceğine inanıyorum" değerlendirmesini yaptı. - İstanbul 
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2014 için yüzde 4 olan büyüme öngörüsü üzerindeki aşağı yönlü riskler arttığını söyledi.
Şimşek, 17. Avrasya Ekonomi Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, Mart ayında gerçekleştirilecek seçimlerle birlikte siyasi belirsizliğin ortadan kalkmasıyla döviz talebinin tersine dönme ihtimali olduğunu da belirtti.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da bu sabah Kanal 24 televizyonunun canlı yayınında OVP de olası revizyonlara ilişkin bir soruya, "Mart ayının sonu gelir, ilk çeyrekteki bütün verileri alırız, seçimler geçer, o günkü piyasa göstergelerine, gelişmelere bakarız; ancak o gün, o da eğer gerekirse, bir revizyon olabilir" dedi
Gün içinde çeşitli anlaşmalar imzalandı. Plaketler verildi.
yilmazparlar@yahoo.com

23 Ocak 2014 Perşembe

Danfoss Soğutma Sistemleri pazarda büyümemizi sürdüreceğiz-Yılmaz Parlar

Danfoss  Soğutma Sistemleri Ülke Müdürü Toni Timirci:
Türkiye’ye güveniyoruz ve pazarda büyümemizi sürdüreceğiz

23 bin çalışanı ile 55 ülkede faaliyet gösteren Danfoss A/S, Türkiye’ye yönelik yatırımlarını büyütme kararı aldı. Şirket, Türkiye’de 2013 Ağustos ayı itibarıyla Soğutma Sistemleri departmanıyla da hizmet vermeye başladı. İstanbul’da gerçekleştirilen toplantıda basın mensuplarıyla bir araya gelen Danfoss  Soğutma Sistemleri Ülke Müdürü Toni Timirci, “Türkiye pazarına güvenimiz tam ve önümüzdeki beş yıl içerisinde ‘Danfoss Soğutma Sistemleri Departmanı’ olarak büyüyerek ciromuzu yüzde 300 artırmayı hedefliyoruz” dedi. 

Danfoss Ortadoğu/Afrika  Bölüm Başkanı ve  Türkiye Genel Müdürü Leif Flojgaard ve Danfoss  Soğutma Sistemleri Ülke Müdürü Toni Timirci İstanbul’da Dedeman Otel’de düzenlenen bir etkinlikte basın mensupları ile buluştu. Toplantıda açıklamalarda bulunan Danfoss Ortadoğu/Afrika Bölüm Başkanı  Leif Flojgaard, “Türkiye ekonomisindeki büyümeye paralel olarak Danfoss’un, Türkiye’de yeni yatırımlarla büyüme planlarının olduğunu ve bu planların gelecek 5 yıllık bir dönemi kapsıyor. Planladığımız yatırımların ilk adımı olarak Türkiye’de Danfoss  Soğutma Sistemleri  departmanını kurduk” dedi.

Endüstriyel alanda süren yatırımlar ve kentsel dönüşümün pozitif katkısı ile Türkiye’nin iklimlendirme sektöründe faaliyet gösteren tüm markalar için hala bir cazibe merkezi olduğuna dikkati çeken Flojgaard, “Danfoss’un planlı büyümesini sürdüreceği pazarlardan biri de Türkiye olacak” diye konuştu.

Bayi ağı ve satış sonrası hizmetler

Danfoss Türkiye  Soğutma Sistemleri Ülke Müdürü Toni Timirci, “Soğutma Sistemleri departmanı olarak, Türkiye’de faaliyetlerimize 2013 Ağustos ayı itibariyle başladık. Daha once distributor firmalar aracılığıyla piyasaya sunulan Danfoss Endüstriyel Soğutma Sistemi ürünlerinin satış ve satış sonrası hizmetleri artık departmanımız tarafından yürütülecektir” dedi.

Danfoss Türkiye Soğutma  Sistemleri  departmanının büyüme hedefleri hakkında önemli açıklamalarda bulunan Timirci, “Sadece Danfoss Soğutma olarak 12 bin ürün çeşidine sahibiz. Bu ürün çeşitliliğimizle birlikte istikrarlı bir şekilde büyümeyi hedefliyoruz. 2014 yılında yüzde 25 büyümeyle birlikte beş yıl içerisinde de ciromuzu yüzde 300 artırmayı amaçlıyoruz” diye konuştu.

Timirci, “Danfoss Türkiye Soğutma Sistemleri departmanı olarak sektörün önde gelen firmalarından Cantaş, Frigoduman, Totaline, Totem ve Yüksel Teknik ile bayii anlaşmaları yapıldı. Düzenleyeceğimiz eğitimlerle bayilerimizi satış sonrası hizmete hazırlayıp müşteri memnuniyetini daha yukarılara taşımayı istiyoruz” dedi

yilmazparlar@yahoo.com

STFA ENERJİDE ENERYA MARKASI İLE BÜYÜYECEK-YILMAZ PARLAR

STFA 600 MİLYON TL YATIRIMLA,
ENERJİDE ENERYA MARKASI İLE BÜYÜYECEK

STFA, doğal gaz dağıtım şirketleri ve enerji yatırımlarını Enerya markası adı altında topluyor. Türkiye’de enerjide faaliyet gösterdiği alanlarda en büyük 3 oyuncudan biri olmak üzere yola çıkan Enerya, 2018 yılı sonuna kadar yılda 3 milyar TL ciroya ulaşmayı hedefliyor.

STFA Grubu CEO’su Mehmet Ali Neyzi ve Enerya Genel Müdürü Aslan Uzun düzenledikleri basın toplantısında, STFA Holding’in enerji sektöründe faaliyet gösteren yeni markası Enerya’nın hedeflerini açıkladılar.
Basın toplantısında konuşan STFA Grubu CEO’su Mehmet Ali Neyzi, Türkiye’nin enerji talebinin 2023 yılında bugünkü 250 milyar kwh seviyesinden 500 milyar kwh’e yükselmesini beklediklerini vurguladı. Neyzi, “Yaklaşık 2 kat artan enerji talebinin karşılanabilmesi için Türkiye’de enerjiye önümüzdeki 10 yıl içinde 120 milyar dolar yatırım yapılması gerekiyor. Geleceği enerjide görüyoruz.” dedi. Neyzi, sözlerine şöyle devam etti: “2003 yılından bu yana doğal gaz sektöründe Energaz adı altında sürdürdüğümüz faaliyetlerimizi artık enerjide çok daha fazla büyüyerek ve yeni alanlara girerek sürdüreceğiz. Bu çerçevede STFA altında yeni bir yapılanmaya gidiyoruz. Tüm enerji dünyasına yayılımımızı Enerya markası altında birleştiriyoruz. Türkiye’nin ve bölgenin enerji öngörüleri çerçevesinde yeni bir yatırım planı hazırladık. Enerya olarak biz de bu atılımın içinde yer alacağız.”

10 yılda 430 milyon TL’lik yatırımla 700 bin haneye doğal gaz ulaştırdık
Enerya Genel Müdürü Aslan Uzun, STFA’nın 2003 yılında kurduğu ve doğal gaz dağıtım lisanslarına sahip Energaz’ın bünyesinde, Antalya, Konya, Karaman, Konya Ereğlisi, Erzincan, Denizli, Aydın, Aksaray, Çorum, Niğde ve Nevşehir illerinin doğal gaz dağıtım şirketlerinin bulunduğunu söyledi. Uzun, “Türkiye’nin 2. en yaygın doğal gaz dağıtım şirketi olarak 11 şehirde, bugüne kadar 430 milyon TL’lik yatırım ile 6500 km’lik dağıtım ağı kurduk. 10 yıl içinde hızlı bir yatırım planı ile bulunduğumuz illerde nüfusun ortalama yüzde 85’ine hizmet götürerek 710 bin aboneye ulaştık. 2013 sonu itibarıyla 1,3 milyar TL’lik ciroya ulaştık. Firmamız artık Enerya markası ile enerji sektöründe daha geniş alanda faaliyetlerini sürdürecek” dedi.





Enerya doğal gaz, elektrik ve yenilenebilir enerjide büyüyecek
Uzun, “Enerya ile doğal gazın yanı sıra, elektrik ticaretine de girmeyi planlıyoruz. Dağıtım çalışmalarımızın yanı sıra elektrik üretiminde de yer alacağız. Elektrik üretiminde öncelikli yatırım alanımız yenilenebilir enerji projeleri olacak. Enerya markamız altında ‘daha temiz, daha akılcı ve daha kolay’  felsefesi ile hizmet kalitemizi iyileştirerek daha müşteri odaklı bir şirket olacağız“ diye konuştu.

Toplam 600 milyon TL yatırım
Uzun, önümüzdeki dönemde tüm enerji projelerine toplam 600 milyon TL yatırım planladıklarını açıkladı. Uzun, “Enerji yatırımlarımız için, 2013 yılında Garanti Bankası, Denizbank ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın oluşturduğu konsorsiyum ile 300 milyon dolarlık finansman anlaşmasını imzaladık ve 2014 yılında çalışmalarımıza hızlı başladık” dedi.
 Doğal gaz dağıtımında, 2014 yılı altyapı ve diğer çalışmalar için 70 milyon TL ayırdıklarını belirten Uzun, “Doğal gaz yatırımlarımız her yıl devam edecek. 2014 sonuna kadar 100 bin yeni aboneye ulaşmayı ve 2,6 milyar metreküp gaz satışı gerçekleştirmeyi hedefliyoruz” dedi. Doğal gaz ile ilgili yeni şu bilgileri verdi: “Bugün 2,3 milyar metreküp gaz ticareti yürütüyoruz. Hâlihazırda dağıtım şirketlerimizin gaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 50’sini biz karşılıyoruz. 2018 yılında doğal gaz kullanım hacmimizin yüzde 70’ini kendimiz karşılayacağız. Kullanacağımız ve dağıtacağımız gazı toptancılarla yapacağımız anlaşmalar ve ithalat yolu ile doğrudan temin edeceğiz.” 
Rüzgar ve güneşle yenilenebilir enerjiye yatırım
Yenilenebilir enerjide rüzgâr ve güneşe yatırım yapacaklarını belirten Aslan Uzun, “Rüzgâr enerjisinde başladığımız çalışmaları hızlandıracağız. 2015-2016 yılında operasyona geçecek, toplam kapasitesi 168 mw olan Havza ve Evrencik’teki yeni rüzgar enerjisi projelerimize 300 milyon TL ayırdık” diye konuştu.  Rüzgâr enerjisinin yanı sıra, güneş enerjinde de iddialı olduklarını belirten Uzun, güneş enerjisinde lisanslı ve lisanssız anahtar teslim projeler hayata geçirmek üzere çalışmalarını hazırladıklarını belirtti. Uzun, “Öncelikle güneş enerjisinde lisans alan firmaların projelerinde ortak yatırımcı olacağız” dedi. Türkiye’nin güneş enerji potansiyeli halen lisans bekleyen 600 mw’ın çok üzerindedir, güneş enerji yatırım maliyetleri ciddi oranda azalmıştır, dolayısıyla bu büyüyen yenilenebilir enerji alanında Enerya önemli bir yatırımcı olarak yerini alacaktır. Enerya, STFA’nın tecrübesinden de yararlanarak diğer yatırımcılara da anahtar teslim güneş enerji projelerini teslime de hazır durumdadır. Uzun ayrıca STFA grubunun aktif olduğu MENA (Ortadoğu ve Kuzey Afrika) bölgesinde güneş enerjisi projelerine ilişkin ihalelerde iddialı olduklarını ve bu yatırımlara büyük önem verdiklerini de sözlerine ekledi.  




2018 yılı sonuna kadar 3 milyar TL ciroya ulaşmak istiyoruz
Uzun, hedeflerini şöyle özetledi: “Enerya olarak özellikle yenilenebilir enerji üretiminde Türkiye ve MENA Bölgesi’nin en çok bilinen markalarından biri olmayı hedefliyoruz.  Türkiye’de enerji dağıtımında ise ilk 3 oyuncudan biri olmak üzere yola çıkıyoruz. Elektrik ve doğal gaz ticaretinin yüzde 5’ini yöneteceğiz.  Elektrik ticaretinde satacağımız elektriğin yüzde 30’unu yenilenebilir kaynaklardan, yüzde 70’ini de gaz ticareti yaptığımız termik kaynaklardan tedarik edeceğiz. 2018 yılsonuna kadar yıllık 3 milyar TL ciro seviyesine ulaşmayı hedefliyoruz.” 

yilmazparlar@yahoo.com