25 Eylül 2013 Çarşamba

AKBANK AKYATIRIM YENİÜRÜNÜ TRADEALL-YILMAZ PARLAR

"Yatırımın geleceği: TradeAll"


TradeAll ile yurtdışı piyasalar tek platformda parmaklarınızın ucunda!

Ak Yatırım, yeni ürünü "TradeAll" ile, dünyanın önemli finans merkezlerine ve uluslararası yatırım araçlarına tek platform üzerinden erişim sağlayarak, küresel düzeyde yatırım yapma fırsatı sunuyor.


Ak Yatırım, teknolojik gelişmelerin de etkisiyle hızla küreselleşen finansal piyasaları, Türkiye’de yatırımcıların ayağına getiriyor. Ak Yatırım'ın elektronik işlem platformu TradeAll ile, yatırımcılar uluslararası piyasalarda işlem yapabilecekler.


“Yatırımcılara 'yatırımın geleceğini' bugünden sunuyoruz“

Ak Yatırım’ın yeni ürünü "TradeAll" un basın toplantısında; günümüzde, hızla gelişen bilgi ve haberleşme teknolojileri ile yatırım dünyasında sınırların kalktığına işaret eden Ak Yatırım Genel Müdürü Attila Penbeci, "Dünyanın en önemli finans merkezlerindeki gelişmeler ve piyasaların durumu, dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye'deki yatırımcılar tarafından da eş zamanlı olarak izlenebiliyor. Küresel gelişmeleri yakından izleyen yatırımcılarımız, artık işlemlerini de küresel ölçekte yapmak ve daha çok sayıda uluslararası yatırım aracına ulaşmak istiyorlar" dedi.


Penbeci, Ak Yatırım olarak, Türkiye’deki yatırımcıların bu taleplerini teknolojik gelişmeler ile harmanlayarak, uluslararası yatırım araçlarının alınıp, satılabildiği (multi-asset) bir global işlem platformu olan “TradeAll"u geliştirdiklerini ifade ederek, yatırımcılara 'yatırımın geleceğini' bugünden sunuyoruz." dedi.


TradeAll platformuna masaüstü ve tablet bilgisayarlar ya da akıllı telefonlar üzerinden ulaşılabileceğini kaydeden Penbeci; “Yatırımcıların hesap oluşturma işlemlerine başlamak için, TradeAll (
www.tradeall.com) internet sitesine girip, başvuru formunu doldurmaları yeterli olacak. Ak Yatırım’da TradeAll hesabı açtıktan sonra, uluslararası yatırım araçlarına erişim sağlayabilecekler. TradeAll kullanıcıları aynı zamanda tradeall.com web sitesinden, yatırım araçları ve piyasa gelişmelerine ilişkin bilgi alabilecekler. Yatırımcılar TradeAll ile Forex, Futures, Hisse Senedi ve CFD işlemlerini tek bir platform üzerinden hızlı, güvenli ve kesintisiz olarak yapabilecek, emirlerini piyasalara doğrudan iletebilecek ve FX teminat hesaplarına 5/24 para transferi gerçekleştirebilecekler” dedi.
Ak Yatırım Hakkında:
Ak Yatırım, müşterilerine Kurumsal Satış ve Trading, Araştırma, Kurumsal Finansman ve Uluslarararası Piyasalar alanlarında hizmet veren bir aracı kurumdur. Türkiye Sermaye Piyasalarına yatırım yapmak isteyen yabancı kurumsal yatırımcılara aracılık hizmeti vermenin yanısıra Borsa İstanbul’da işlem gören şirketler, ve uluslararası piyasalar hakkında yayınladığı araştırma raporları ve periyodik bültenlerle yatırımcılara servis sunan Ak Yatırım ayrıca halka arz, şirket birleşme ve satın alma işlemleri, özelleştirme danışmanlığı, tahvil ve bono ihracı, finansal danışmanlık alanlarında da hizmet vermektedir. Ak Yatırım, TradeAll ürünü ile yatırımcılara uluslararası sermaye piyasası araçlarına erişim sağlamayı amaçlamaktadır. Ak Yatırım bir Akbank iştirakidir.
yilmazparlar@yahoo.com

Perakende Olimpiyatları Üçüncü günündede dolu dolu-Yılmaz Parlar


Perakende Olimpiyatları Üçüncü Gününde

 

Asya Pasifik Perakende Konferansı ve Sergisi (APRCE), 37 ülkeden 2 binin üzerinde katılımcı ile Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda tüm hızıyla devam ediyor.

 


AMPD’nin (Alışveriş Merkezleri ve Perakendecileri Derneği) 2000 yılından bu zamana üyesi olduğu FAPRA (Asya-Pasifik Perakende Dernekleri Federasyonu) tarafından düzenlenen bölgenin en büyük etkinliği APRCE 2013, üçüncü ve son gününde yine perakende konu başlıklı oturumlar ile dünyanın dört bir yanından gelen konuklarını ağırlamaya devam ediyor.

 

Nane: “Değişime adapte olan kazanacak”

 

AMPD Başkanı ve Carrefour Genel Müdürü Mehmet Nane perakendedeki hızlı değişimi değerlendirdi. Değişimin merkezinde müşteri olduğunu belirten Nane; “Müşterilerimizin ihtiyaçları son hızla değişiyor. Bir elin beş parmağı gibi her biri farklı müşterilere hizmet veriyoruz. Zaman azalıyor, yeni jenerasyon farklı talepler ve farklı bakış açısıyla geliyor. ‘Zamanı bu kadar kıymetli olan müşterileri nasıl mağazalarımıza çekeceğiz?’ sorusuna cevap vermek zorundayız. Söylemesi kolay ama yapması zor. Değişime hızlı adapte olanlar kazanacak, güçlü olanlar değil”

 


Bullock: “Hedef; 2023’te 1000’i yurtdışında toplam 1500 mağaza”

 

LCW Yerel Mağazalar Yönetim Direktörü Gordon Bullock LC Waikiki’nin bir aile markası olduğunu belirterek şunları söyledi: “Toplam pazarın yüzde 15’ini temsil ediyoruz. Diğer 10 rakibin toplamından daha fazla bir rakama sahibiz. ‘Herkesin iyi giyinmeye hakkı var’ sloganıyla çıktığımız yolda sevilen bir markayız. Türkiye’de tüketicilerin 10’da 9’u bizden haberdar, 8’i en az bir mağazamızı ziyaret etmiş ve 6’sı bizden alışveriş etmiş. Mevcut 473 mağaza, 26 bin çalışan sayımızı; 2023 yılında 1000 tanesi yurtdışında, 500 tanesi yurt içinde olmak üzere toplam 1500’e, çalışan sayımızı ise 65 bine yükseltmeyi hedefliyoruz.”

 

Geissler: “Küçük artık yeni büyük”

 

“Yeni Müşteriyi Anlamak” oturumuna konuk konuşmacı olarak katılan P&G Global Operasyonlardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Werner Geissler, hane halkı sayısının azaldığını belirterek, Asya’da kadınların yüzde 40’ının iş gücüne katıldığını belirtti. Asya’da toplam nüfusun yüzde 30’u şehirlerde yaşıyor. Türkiye’de ise bu rakam yüzde 75. Şehirleşme, zaman kısıtı ve teknoloji insanların satın alma alışkanlıklarını değiştirdi. Yüzde 7 olan e-ticaret, yüzde 17’lere çıktı ve daha da büyüyecek. Küçük artık yeni büyük. Yakın mağazalar tercih ediliyor. Dolayısıyla küçük mağazalarda inanılmaz artış var. 2016’da 500 milyar dolarlık e-ticaret hacmi bekliyoruz.”

 

Geissler: “Yeni uygulamalarla uyuyan güzelden piyasa kraliçesi yarattık”

 


P&G Başkan Yardımcısı Geissler, 2009 yılında bulaşık deterjanının yılda bir kez alınan bir ürün olduğunu belirterek şunları ekledi: “2010 yılında Türkiye’de Fairy’nin lansmanını yaptık. Yeni tüketiciye göre yaptığımız planlamalarda yemek tarifleri olan bir platform oluşturmaktan, kapı kapı dolaşıp deneme ürün dağıtımına kadar çoklu kanallar kullandık. 1 milyondan fazla kullanıcıya eriştik. Facebook’ta 500 bin kullanıcımız oldu. Bu gün geldiğimiz noktada Türkiye’de her 2 evden birinde varız. Uyuyan güzel dediğimiz Fairy’yi 2,5 yılda sıfırdan piyasanın liderliğine, kraliçeliğine taşıdık.” 

 

Shin: “Asya’da çanta’dan ‘byte’a geçiş var”

 

Nielsen Kore ve Japonya Yönetim Müdürü Cindy Eun-Hee Shin; Asyalıların en iyimser tüketiciler olduğunu belirterek çarpıcı rakamlar sundu. Asya’da çantadan byte’a geçiş olduğunu ifade eden Shin şunları ekledi; “Orta sınıf tüketicilerin yüzde 52’si Asya’da yaşıyor. Asya mobil reklamı seviyor ve seyrediyor. Ayrıca yeşil ürünler için daha fazla para ödemeye istekliler. Sürekli ‘online-çevrim içi’ olmak istiyorlar. Çoğu çift mecra kullanıyor. Hem TV hem de akıllı telefonları aynı anda kullanıyorlar. Mobil kullanım süresi, TV izlemeyi aşmış durumda.”

 

Sezgin: “Nakdi ortadan kaldıracağız”

 

Garanti Ödeme Sistemleri CEO’su Mehmet Sezgin, bankacılık sektöründeki yeni uygulamaların perakende sektörünü nasıl destekleyebileceğini örneklerle anlattı. Gelecekte banka kartlarının yerini telefonlara yüklenmiş çiplerin alacağını belirten Sezgin; nakdi ortadan kaldıracaklarını ifade etti.

 

Aykaç: “Almanya’daki Aldi modelini örnek aldık”

 

BİM Yönetim Kurulu Üyesi ve COO’su Galip Aykaç, 1994 yılındaki krizi doğru değerlendirerek fırsata çevirdiklerini ifade etti. 40 ülkeyi incelediklerini belirten Aykaç, Almanya’daki Aldi modelini örnek aldıklarını kaydetti. Aykaç şunları ekledi: “Fas’ta ilk mağazamızı 2009 yılında açtık ve 50 milyon dolar yatırımımız bulunuyor. Nisan ayında açtığımız Mısır mağazalarının sayısını yıl sonunda 40’a çıkaracağız. ”
yilmazparlar@yahoo.com

8 Eylül 2013 Pazar

“İstanbul Champions Cup 2013-Yılmaz Parlar

“SPORT İS GREAT” VE ATATÜRK
“Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur”

“İstanbul Champions Cup 2013” ödül töreninde, İngiltere İstanbul Başkonsolosu Leigh Turner konuşmasının sön sözünü Atatürk’ün vecizesiyle vurguladı.

Şirket takım ruhunu yaratmak, şirketler arası centilmence rekabeti aşılamak dostluklar kazandırmak amaçlı düzenlenen “ İstanbul Champions Cup 2013” ödülleri 7 Eylül 2013 akşamı İstanbul İngiltere Konsolosluk bahçesinde gerçekleşen görkemli törenle İngiltere İstanbul Başkonsolosu Leigh Turner ve Başarılı İş Kadınımız Leyla Alaton tarafından sahiplerine verildi.
İngiltere ve Türkiye arasındaki ticari ve yatırım ilişkilerini geliştirmek için başlatılan ve aynı zamanda ticari, ekonomik ve sosyal anlamda birçok ülke ile arasında bağ kurarak GREAT kampanyasıyla İngiltere'nin kapılarını açan, Birleşik Krallık İstanbul Başkonsolosu ve Ticaret ve Yatırım Birimi Türkiye, Orta Asya ve Güney Kafkaslar Genel Direktörü Leigh Turner yaptığı konuşmasında Atatürk’e İstanbul’a, Türkiye’ye övgüler yağdırdı.



Ödül tören bahçesine kurulan dev ekrandan tüm davetliler tarafından solukların kesilerek izlenen Buenos Aires'te 2020 Olimpiyat şehir kararın verileceği çok az zaman öncesi Türkiye’ye verilmesini çok arzu ettiğini dile getirdi.
Leigh Turner “İngiltere ve Türkiye olarak 9.2 milyar Poundluk Ticari iş hacmine sahibiz. 2500 kadar İngiliz firma Türkiye’de faaliyet göstererek çalışmalarını sürdürmektedir.
Yeni iş imkanları yeni fırsatlar yaratmak için buradayız.” Sporun öneminden ve İstanbul’un eşşizliğinden söz eden İstanbul Champions Cup a ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyetini ve sön sözü Atatürk’ün vecizesiyle vurguladı.
Arjantin Buennes Aires şehrinde 2020 Olimpiyatlarında Türkiye’nin alacaklarına inandıkarını ve özellikle arzu ettiklerini dile getirdi.
İstanbul Belgrad Ormanı koşu parkurunda 33 takım ile 400’ün üzerinde yarışmacının katıldığı 6 kilometre koşulan yarışma birincisi Eczacıbaşı Koşu Takımına ikinci Vodafone, üçüncü Unilever takımlarına ve Tenis turnuva Şampion Takım Finansbank ikinci takım Yapı Kredi Bankası üçüncü takım Eczacıbaşı’na
kupalarını teslim etti.



Hizmet ve Başarı yelpazesinde sporada destek veren İş kadınımız Leyla Alaton, Türkiye ekonomisine yön veren farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirket yarışma birincilerine ödüllerini verdi.
Leyla Alaton yaptığı kısa konuşmasında anlamlı mesajlar verdi.



Bireysel üstünlük kazandığımız sporun yaşamın ayrılmaz bir parçası olduğunu, Her şirkete sporcu disiplinini aşılamak Ülke çapında yapılmasının her türlü desteğin verilmesi gerektiğini ve Holding olarak verdiklerini söyledi. En iyi kadın ve En iyi erkek yarışma birincilerine ödül verdi.




Leyla Alaton’un ödüllerini verdiği isimler En iyi kadın tenisci Gökçe yazan En iyi erkek tenisci Alican Seren En hızlı kadın Damla Günkut En hızlı erkek Muzaffer Erdoğan



Tenisi ve koşuyu geniş kitlelere yaymak, ve şirketlerin toplumun diğer kesimlerine liderlik yapmasına aracılık yapmak amaçlı Istanbul Champions Cup Masters ve Genel Klasman Tenis ile Vodafone Istanbul Champions Running organizasyonu Istanbul Champions Cup kurucuları olan kurumsal marka stratejileri uzmanı Esra Sertoğlu ve Profesyonel Tenis Antrenörü Arda Saran’ın bu önemli adımları Ülke çapında Spor bilincimize ışık tutacağına geleceğe yönelik Uluslar arası yarışmalarda varlık göstereciğimize inanıyoruz.





yilmazparlar@yahoo.com

1 Eylül 2013 Pazar

ASKON KUR KONFERANSI-YILMAZ PARLAR

HABER/YILMAZ PARLAR


ASKON DÖVİZ KURUNU KONFERANSLA DEĞERLENDİRDİ
ASKON 30 Agustos 2013 tarihinde, Cevizlibağ kendi idare yerinde İktisatçı-Yazar Hikmet Baydar tarafından sunulan Genel Başkan Yardımcısı Sıtkı Abdullahoğlu’nun moderatörlüğünü yaptığı,"Döviz kurlarının reel sektörlere etkileri" konulu konferans düzenledi.

Hikmet Baydar, "Kur fırtınasının bu noktalara geleceği 21 Ağustos günü belliydi. Merkez Bankası'ndaki uzmanların hiç birisinin bu konuda önlem almaması gerçekten düşündürücü"

İktisatçı-Yazar Hikmet Baydar Kur hareketlerinin reel sektöre yansımalarını doğru okuyabilmek için öncelikleşirketlerin bilançolarını, varlıklarını ve ödeme dengelerini iyi analiz etmek gerektiğini belirterek, öncelikle şirket blanco defterinden örneklemelerle son günlerde istikrarsız bir tablo çizen döviz kurlarının reel sektöre etkilerini sebeblerini çözümleri izah etti.

Konferansın açılış konuşmasında Genel başkan yardımcısı,Sıtkı Abdullahoğlu, Türkiye'deki firmalar üretimle, imalatla, ihracatla ilgili beceriler kazandılar ancak



ileri ülkelerin tekniklerine ulaşamadılar. Diyerek "Dünya ekonomisini takip etmek zorunda olan reel sektör, sanal ekonomiyi de izlemek zorunda. Döviz kurlarınıokuyabilmek ve bunu firmalarımıza yansıtabilmek çok önemli, bu okumayı sağlamak için ciddi şekilde piyasayı analiz etmek durumundayız" dedi.

İktisatçı-Yazar Hikmet Baydar, " Meydana gelen kur hareketlerinin çok ince birşekilde analiz edilmesi gerekir..Bu hareketler dünyanın her tarafında meydana gelebiliyor. Uluslararası para patronları, küresel sermaye sahipleri ve kur spekülatörleri bunları organize ediyorlar. Biz bu adamların romantik davranmadığını, esnek davranmadığını biliyoruz. Nerede bir açık görürlerse, oraya damlarlar ve paralarına para kazandıracak ayak oyunlarını yaparlar. Milliyetçi davranmamıza gerek yok " dedi.



Baydar " Türkiye'de şu anda reel sektörün 162 milyar dolar borcu olduğunu, 2010 da tablonun bozulmaya başladığını, şu anda 21.7 milyar dolar reel sektörün kısa vadeli borcu bulunduğunu hatırlatan Baydar, "Firmalar ya döviz kredisi kullanacak, ya ihracat yapıp döviz girdisi sağlayacak. ya da kurun yükselmesinin spekülatörlerinden borç alacaklar. Dövizlerin yükselmesi bir şirket için iyi midir, kötü müdür?

Şirketlerini yönetenler her şeyiyle bunu yapabilmeliler. Alacaklarıyla verecekleriyle, stoklarıyla, kredileriyle bunu sağlamalılar. Dövizin inmesi veya çıkması, farklı pozisyonlarda olan iki şirket içinde farklı durumlar arz edebilir. Bir şirket için dövizin düşmesi iyi olabilirken, diğer şirket içinse kötü bir pozisyon sergileyebilir.



Eğer dolar düşükken vadeli almışsan, dolar yükseldiği zaman elbette bu sizi kötüşekilde etkileyecektir. Satıcı politikası, kredi politikasını iyi yönetemeyenşirketler stok politikasını da iyi yönetemezler. Peşin satıyorsanız, vadeli alıyorsanız, cebinizde hep para olur. Vadeli satıyorsanız, peşin alıyorsanız ise her zaman açıksınızdır. Hedefi olmayan firmaların, ne kadar para tutması ne kadar stok tutması gerektiği belli olmaz"

Konferans sonunda ASKON Genel Başkanı Mustafa Koca, İktisatçı-Yazar Hikmet Baydar’a hatıra bir tabak hediye etmesiyle son buldu.

yilmazparlar@yahoo.com

19 Ağustos 2013 Pazartesi

BASF “KİMYA YARATIYORUZ-GELECEĞE HAZIRLIYORUZ-YILMAZ PARLAR



BASF “KİMYA YARATIYORUZ-GELECEĞE HAZIRLIYORUZ”

BASF, 19 Agustos 2013 tarihinde Haliç Kongre Merkezi'nde basın toplantısı düzenleyerek "Biz kimya yaratıyoruz dünya turu" son durağı istanbul’da satnları ile yaptıkları yeniliklerini tanıttılar.

Dünyanın lider kimya şirketi BASF’nin “Biz kimya yaratıyoruz dünya turu” 19-21 Ağustos tarihleri arasında İstanbul'daki Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleştiriliyor. Ocak 2012'de Mannheim, Almanya'da başlayan dünya turu, İstanbul’a gelmeden önce dünya genelinde 10 şehri ziyaret etti.

BASF'nin 10 farklıalandaki inovatif çözümlerini sergilediği “Biz kimya yaratıyoruz dünya turu”(We create chemistry world tour); iş ortakları, müşteriler, basın mensupları,STK temsilcileri, çalışanlar ve üniversite öğrencilerinden oluşan bir topluluğu bir araya getiriyor. İnteraktif sergi, şirket paydaşlarının BASF'nin toplumun günümüzdeki ve gelecekteki ihtiyaçlarını karşılayan kapsamlı ürün portföyünü ve teknolojilerini deneyimlemesine yardımcı olmak üzere tasarlandı. BASF, etkinlik kapsamında bitki koruma ürünlerinden elektromobilite çözümlerine;modern yalıtım malzemelerinden sürdürülebilir beton teknolojilerine kadar 10 farklı inovasyonunu tanıtıyor. AgCelence, Consumer Driven Innovation (Tüketici Odaklı İnovasyon), Ecoflex-Ecovio, Elastopave, Emobility (Elektromobilite, Modern Insulation (Modern Yalıtım), New Concrete Technology (Yeni Beton Teknolojisi), Pure Balance, smart forvision ve Windy Future (Rüzgarlı Gelecek) temalarına sahip 10 ayrı BASF standını ziyaret eden katılımcılar, yetkililerden BASF’nin sunduğu çözümlere ilişkin detaylı bilgi aldı.






Etkinlikle ilgili görüşlerini paylaşan BASF Türk Kimya CEO’su Volker Hammes, "2050 yılında, bu gezegende dokuz milyarın üzerinde insan yaşayacak. Bu nüfus artışı çok büyük global zorlukların yanı sıra, özellikle kimya endüstrisi için pek çok fırsatıda beraberinde getirecek. Kimyaya dayanan yenilikler, global zorlukların ele alınmasında önemli bir rol oynayacak. BASF olarak, Türkiye'nin dört bir yanından davet edilen iş ortaklarımızın, basın mensuplarının ve öğrencilerin yeniliklerimizden bazılarını deneyimleme fırsatıbulduğu ‘Kimya yaratıyoruz’ dünya turuna ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz. Tur, günümüzün ve geleceğin ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanan ve kısa bir süre önce piyasaya sunulan 10 BASF çözümünü sergiliyor"dedi.


Kimya, yaşam kalitesini arttıran; doğal kaynakları, çevreyi ve iklimi koruyan yenilikçi ve sürdürülebilir çözümleri ile geleceğin zorluklarını aşmada kilit bir rol oynarken, BASF yöneticileri ise inovasyonun uzun vadeli başarının anahtarı olduğunu belirtiyor. Entegre bir global kimya şirketi olarak benzersiz bir konuma sahip olan BASF, ekonomik başarıyı, sosyal sorumluluğu ve çevreyi korumayı bir bütün olarak görüyor.













BASF, 2011 yılında 1.6 milyar Avro olan ARGE harcamalarını 2012 yılında 1.7 milyar Avro'ya yükseltti. Bu artışın, BASF'nin araştırmalarını global pazarlara ve müşteri sektörlerine daha yakın bir şekilde yeniden yapılandırma hedefiyle ilgili olduğu belirtiliyor. 2012 yılında pazara 250'den fazla yeni ürün çıkartan BASF'nin araştırma ekibi, 2012 yılında yenilikçi gücünü yeni bir performans seviyesine çıkarttı.


BASF'nin dünyanın dört bir yanındaki şirketlerinin ARGE departmanlarında çalışan kişi sayısı 2011 yılında 10.000 iken, bu sayı 2012 yılında %3.9'luk bir artışla 10.500’e ulaştı. Bu çalışanlar aracılığıyla 3.000 farklı proje yürüten BASF, ARGE ve inovasyon alanlarındaki teknolojisini güçlendirerek kimya sektörüne liderlik etmeyi sürdürüyor.



Dünyanın lider kimyaşirketi BASF olarak portföyümüzde; kimyasallardan plastiklere, bitki koruma ürünlerinden petrol ve doğalgaza kadar birçok ürün yer alıyor. Ekonomik başarıyı, sosyal sorumluluk ve çevresel korumayla birleştiriyoruz. Toplumun bugüne ve geleceğe dair ihtiyaçlarını karşılamak adına, hemen hemen bütün endüstriyel alanlarda bilim ve inovasyon aracılığıyla müşterilerimize hizmet sunuyoruz. Ürünlerimiz ve çözümlerimizle kaynakların korunmasına, sağlıklı gıda teminine ve hayat kalitesinin artırılmasına katkı sağlıyoruz. Kurumsal hedefimiz doğrultusunda; sürdürülebilir bir gelecek için kimya yaratıyoruz.2012 yılı sonu itibarıyla dünya çapında 110 binin üzerinde çalışanı bulunan ve bu dönemde satışları 72,1 milyar Avro olarak gerçekleşen BASF’nin hisseleri Frankfurt (BAS), Londra (BFA) ve Zürih (AN) borsalarında işlem görüyor. BASF hakkında daha ayrıntılı bilgiye www.basf.com.tr adresindeki internet sitesinden ulaşılabiliyor.













Dünyanın lider kimya şirketi BASF olarak portföyümüzde; kimyasallar, plastikler, ürünlerinden bitki koruma ürünlerine, petrol ve doğal gaza kadar birçok ürün yer alıyor. Ekonomik başarıyı, sosyal sorumluluk ve çevresel koruma ile birleştiriyoruz. Toplumun bugüne ve geleceğe dair ihtiyaçlarını karşılamak adına, hemen hemen bütün endüstriyel alanlarda bilim ve inovasyon aracılığıyla müşterilerimize hizmet sunuyoruz. Ürünlerimiz ve çözümlerimiz ile kaynakların korunmasına, sağlıklı gıda teminine ve hayat kalitesinin artırılmasına katkı sağlıyoruz. Kurumsal hedefimiz doğrultusunda; sürdürülebilir bir gelecek için kimya yaratıyoruz.



2012 yılı sonu itibarıyla dünya çapında 110 binin üzerinde çalışanı bulunan BASF'nin bu dönemde satışları 72,1 milyar Avro olarak gerçekleşti. BASF hisseleri Frankfurt (BAS), Londra (BFA) ve Zürih (AN) borsalarında işlem görüyor. BASF hakkında daha ayrıntılı bilgiye www.basf.com.tradresindeki internet sitesinden ulaşılabiliyor.

Türkiye’de 1880 yılında gerçekleşen ilk satışıyla köklü bir geçmişe sahip olan ve birçok sektöre kimyasal çözümler sunan BASF grup şirketlerinin Türkiye’de 6 üretim tesisi bulunuyor. BASF, Türkiye’de kimyasallar, plastikler, tekstil ve deri kimyasalları, dispersiyonlar ve pigmentler, bakım kimyasalları, özel kimyasallar ve bitki koruma gibi alanlarda faaliyette bulunuyor. BASF ürünleri; elektrik ve elektronik, otomotiv, inşaat, deri ve tekstil, deterjan ve temizlik, ilaç ve kozmetik ile hayvan yemi, tarım ve gıda sektörlerinde kullanılıyor.

Sürdürülebilirlik konusunda önemli projelere imza atan BASF’nin yenilenen Dilovası FabrikasıYönetim Merkezi, “Enerji ve Çevre Dostu Tasarımda Liderlik (LEED) Gold”






sertifikasına sahip. Şirketin, çevre dostu ve enerji verimli ürünlerini de kullanarak yenilediği bina, Türkiye’deki LEED Gold Sertifikalı ilk renovasyon projesi olma özelliğini taşıyor. BASF’nin Gebze’de inşa edilen Yapı Kimyasalları Lojistik ve Teknik Geliştirme Merkezi binası da LEED Platinum alarak, en yüksek LEED derecesiyle sertifikalanan Türkiye’deki ilk endüstriyel bina olma özelliğini taşıyor.

BASF’nin sosyal sorumluluk vizyonunda, çocuklara ve gençlere yönelik eğitici projeler ön plana çıkıyor. Örneğin 6-12 yaş arası çocukların eğitmenler gözetiminde temel kimya deneyleri yapmalarına olanak tanıyan Kids’ Lab projesi, İstanbul’da başladığı günden bu yana 6000’i aşkın çocuğa ulaştı. Bir başka sosyal sorumluluk projesi olan “81 İlde 81 Kimya Laboratuvarı” ile BASF, maddi imkânlardan yoksun okullarda yeni kimya laboratuvarları kurulmasını hedefliyor. Bilimi ve özellikle de kimyayı gençlere sevdirme amacıyla hayata geçirilen her iki projeyle de başarılı sonuçlar alındı. BASF, temel faaliyet alanı olan kimya ile el ele ilerleyen bu tür sosyal sorumluluk projeleri geliştirmeye gelecekte de devam edecek.












Biz kimya yaratıyoruz dünya turu kapsamında farklı sektörlere yönelik çok sayıda ürün ve uygulamasınısergileyen BASF, Bakım Kimyasalları alanında sahip olduğu geniş hammadde yelpazesini de katılımcılara tanıtıyor.

Geliştirdiği hammaddeler nemlendiricilerden makyaj malzemelerine, saç boyalarından güneş kremlerine kadar çok sayıda kozmetik üründe kullanılan BASF; sağlık, beslenme ve temizlik ürünleri kategorisinde de tüketicilerin doğal ve sürdürülebilir ürün beklentisini karşılıyor.

BASF, Avrupa standardı EN 13432 uyarınca tamamen kompostlanabilir bir ürün olan ecovio®'yu2006 yılından beri biyobozunur ambalajlama sektörünün hizmetine sunuyor.Malzemenin özelliklerin test etmek ve daha da etkin hale getirmek amacıyla plastik işleyiciler, marka sahipleri, süpermarketler, çevresel dernekler ve kompost alanlarına sahip çöp ve atık yönetimi hizmeti veren firmalar ile uzun yıllardır yakın işbirliği içerisinde çalışıyor.Harcanan tüm bu ortak çabalar ve araştırmalar gösteriyor ki ecovio sadece geçerli uluslararası standardlara göre tamamen kompostlanabilir bir plastik değil aynı zamandayüksek oranda yenilenebilir hammadde içeriğine sahip ve yırtılmalara karşı dirençli poeştlerin yanısıra kaplanmış kağıt,malç film, tepsi ve bardakların yeteri kadar dayanıklı bir şekilde üretilmesine olanak sağlıyor.


Örneğin, ecovio ile üretilen kompostlanabilir atık poşetleri, organik atıkların efektif ve hijenik birşekilde toplanmasına yardım ediyor. Toplanan bu organik atıklar, poşetlerindenayrılmadan belirlişartlara sahip endüstriel kompost alanlarınde işlem görüyor ve ecovio mikroorganizmalar tarafından enzimlerin yardımları ile parçalanıyor. Kompostlama sürecinin sonundapoşetler tamamen korbondioksit, su ve biyokütleye dönüşüyor. Tüm bu ayrıştırma gerektirmeyen işlemler atık yönetimi için büyük avantaj sağlıyor.



Kimya alanındaki yenilikler, geleceğin mobilitesi için önemli yeni yaklaşımlar sunuyor. Ağırlığın ve emisyonun azaltılmasına, tasarıma, yeni güç aktarım mekanizmalarına, emniyet ve ısıyönetimi gibi trendlere öncü olan BASF, otomobillerde kimya yardımıyla geliştirilmiş ürün ve teknolojilerin daha fazla kullanılacağını öngörüyor.

Bu noktada araçların verimliliğini arttırmak ve yakıt tüketimini azaltmak için, metal parçaların yerine plastik parçaların kullanıldığı daha hafif yapıların oluşturulması önemli bir etken olarak dikkat çekiyor. BASF plastik ürünleri; otomobil gövdesinde, şaside, iç donanımlarda ve motor parçalarında kullanıldığında metal parçalara oranla ağırlığı yarı yarıya azaltıyor. Bir otomobilin ağırlığının 100 kilogramazaltılması, yakıt tüketimini 100 kilometrede yaklaşık 0.4 litre düşürüyor.

Daimler ile yapılan iş birliği sonucunda geliştirilmiş olan konsept araç smart forvision’da BASF’nin fark yaratacak 3 yenilikçi teknolojisi öne çıkıyor: Hafif konstrüksiyon çözümler, ısı yönetimi ve elektro mobiliteye özel enerji verimliliği. Araçta, dikkat çekici bir yenilik olarak BASF’nin geliştirdiği yeni yüksek-performans malzemesi Ultramid®Structure kullanılarak üretilen dünyanın seri üretime uygun ilk tümüyle plastik jantları bulunuyor. Metalle aynı derecede dayanım sağlayan Ultramid® Structure, ağırlığın yüzde 30 düzeyinde azaltılmasına olanak tanıyor.


WCCWT kapsamında çok sayıda ürün ve uygulamasını teşhir etmeye hazırlanan BASF, yapı sektörünün kullanımına yönelik önemli bir hammadde olan Elastopave’i de katılımcılara tanıtacak.

Elastopave ile ekolojik ve ekonomik sürdürülebilirlik gibi günümüzün iki önemli amacını tek bir sistemde gerçekleştirmek mümkün oluyor. Uygulamaya göre seçilen mineralleri akıllı bir şekilde poliüretanla harmanlayan Elastopave, mineraller arasında oluşan boşuklar yardımıyla geçirgen bir kaplama oluşturmaya yardımcı oluyor. Bu sayede, yağmur suları doğal bir şekilde geçirgen yüzeyden süzülerek tekrar lokal yer altı sularına karışabiliyor. Elastopave’in yardımıyla, geleceğin çevre dostu ve doğal görünümlü şehir ve kasabaları inşa edilirken faydalanılabilecek dekoratif sert yüzeylerin yaratılması kolaylaşıyor.


yilmazparlar@yahoo.com










3 Ağustos 2013 Cumartesi

İSVİÇRE İSTANBUL KONSOLOSLUK BAĞIMSIZLIĞINI KUTLADI-YILMAZ PARLAR

 
İSVİÇRE BAĞIMSIZLIĞINI KUTLADI


Geleneksel olarak 1 Ağustos 1291 tarihi kabul edilen İsviçre Konfederasyonu'nun kurulması nedeniyle her yıl kutlanan Bağımsızlık günü, bu yıl 722. yıldönümü kutlandı.



İstanbul’da gerçekleşen İsviçre Bağımsızlık günü kutlaması kapsamında 1 Ağustos 2013 tarihli Swiss Hotelde, Konsoloslukca resepsiyon verildi.

İsviçre İstanbul Başkonsolosu Monika Schmutz Kırgöz eşi Yıldırım Kırgöz İBaşkonsolos vekili John Ruhoff eşi Agnessia Ruhoff konukları karşıladılar.



722. kuruluş yılı şerefine düzenlenen davette İki ülke milli marşları çalınması ve söylenmesi ardından Başkonsolos Monika Schmutz Kırgöz protokol konuşması yaptı.

Hava şartlarından dolayı havuz başına alınan resepsiyonun hazırlanan Swiss hotel Sultanparkdaki, bayraklarla süslü dekoru görmeyi nazikçe önerdi.







 
İsviçreli’ ler için 1 Ağustos öneminden bahsederek, “7 Bakanımızın tamamı bu özel günde konuşmalar yapmak üzere ülkede seyahat etmektedir.” Bilgisini verdi.
.
Başbakanlarının referansından söz ederek, İsviçre'nin finans merkezi hakkında Dış işleri bakanlarının iyimser, Ekonomi bakanlarının İsviçre'nin en innovatif ülke olduğuna dikkat çekti. Gelenekler geçmişimiz inovasyon gelecek. Yarınımızın stratejisini olusturmamiza izin verin. Korkmayın 7 bakanımızi çağırmayacağım. şeklindeki espirisi konukları güldürdü.

“Geçtiğimiz yıl İsviçre'den sayısız Delegasyon Türkiye’yi ziyaret etti. Konsolosumuz pekcok açılışa katıldı.” Diyerek Türkiye’nin kendileri için nekadar önemli olduğunun altını çizdi.

“Kırgız ismi bir İsviçre li ismi değil. Ben şahsen bunun kanıtlarından biriyim. Ben eminim. Maximillian da öyle. Ben tek örnek değilim. Aramızda birçok İsviçreli- Türk çift bulunuyor. Bu akşam ayrıca aramızda özel bir çift var, Selma ve Stefan çifti Nerede olduklarını göremiyorum ama bu gece burada hepimiz onların 10. Evlilik yıldönümünu kutluyoruz. Mutlu yıllara. Bir başka kutlamamiz var. Bu yıl Lozan anlaşmasının imzalanisinin 90.yil dönümü. Tarihi detayları vermeyeceğim. Son konu. Saha önce ne kadar çok uluslu olduğumuzdan bahsetmiştim. Bu gece nin sürprizi dünyanın yükselen starını takdim etmek istiyorum. Lily Summerfields Şimdi Berlin den geldi. Eskiden Roma. Boston daydi ve Lara Fabian in partneriydi. Huzularınızda” diyerek konukları büfeye davet etti.






Swiss Hotelde havuz başında gerçekleşen Konfederasyon ülke İsviçre Bağımsızlık günü İstanbul resepsiyonuna İş, ilim, siyaset sanat dünyasının ünlü kişileri İstanbul’daki konsoloslar ve temsilcileri, seçkin davetliler katıldı.

Acar Germen - Zeynep Germen, Minur Hamamcıoğlu - Sennur Hamamcıoğlu

Cem Hakko Ebru Sanver – Haluk, Ferhunde Verdi, Marcus Slevogt - Ayşe Slevogt

Sylvia Magripli - Kenan Magripli göze çarpan isimlerdi.





İsrail Konsolosu Moshe Kamhi –Ferda Kamhi, Leyla Alaton ile yaptığımız kısa sohbette, Moshe Kamhi ülke ekonomisine yaptığı hizmetler kadar sanata verdiği emekleri unutulmayan Leyla Alaton’a verdiği destekden dolayı Balat Cibali’de 15 Eylül 2013 tarihinde sanatseverlere kapılarını açacak, Küçük Mustafa Paşa “Su. Aşkın Gözyaşları Gibi" enstalasyon sergi hakkında gelişmeleri sordu.

Sanat ve Ekonomi adına Ülkemizde başarıyla ve özveriyle yürüttükleri dört yıllık konsolosluk hizmetleri Kamhi çiftinin yüzlerindeki memnuniyetden okunuyordu. İsrail İsviçre Türk iş adamlarının birliktelikleri örneklerinden söz eden Moshe Kamhi Türkiye’ye dönemi esnasında çok yatırımcıların geldiğini her alanda severek hizmet vereceklerini bir kere daha yineledi.

Sinema sanatcısı Derya Şen’in henüz bitirdiği filmden sonraki projeleri ve Tv dizileri konuları ekonomiden sanata taşıdı.


15 binden fazla kişiye istihdama katkı sağlayan 3 milyar İsviçre franktan fazla bir değerde yatırım gerçekleştiren İsviçreli yatırımcılar, Türkiye dikkat çeken önemli ülke durumda olduğu

15 binden fazla kişiye istihdama katkı sağlayan 3 milyar İsviçre franktan fazla bir değerde yatırım gerçekleştiren İsviçreli yatırımcılar, Türkiye dikkat çeken önemli ülke durumda olduğu, yine İş adamlarıyla yaptığımız sohbetler arasındaydı.

MENA (Orta Doğu ve Kuzey Afrika) Orta Asya ülkeleri için mükemmel konumda yer alması İsviçreli iş adamların merceği altına girdiğini görmekteler.

Şirket satın alan iş adamları kadar ortak olanlar bir kısmıda MENA gibi geniş pazara açılmak için İstanbul’u bu pazara açılan pencere olarak değerlendirmekteler.

Ayrıca son haftalarda gelişen olayların turizme etkisinin potansiyeli küçültemiyeceği görüşündeler.

İsviçre’ya ait spesiyalitelerin oluşturduğu zengin büfeye müzik eşlik edince konuklar eğlenceli kutlama geçirdiler.


yilmazparlar@yahoo.com

28 Temmuz 2013 Pazar

EGD -CHP BAŞKANI KILIÇTAROĞLU İFTARDA BULUŞTU-YILMAZ PARLAR


EGD -CHP BAŞKANI KILIÇTAROĞLU

İFTARDA BULUŞTU



26 Temmuz 2013 tarihli Türkiye gazeteciler Cemiyeti lokalinde buluşan Ekonomi Gazeteciler Derneği gazetecileri ve CHP Başkanı Kemal Kılıçtaroglu gazetecilerin sorularını cevapladı.Moderatörlüğünü EGD Başkanı ve Cem TV Cem medya Grup Başkanı Celal Toprak’ın yaptığı toplantıda tüm sorular yanıt buldu. Kılıçtaroğlu çarpıcı açıklamalarda bulundu.






Kılıçtaroğlu açıklamaların sonucunu Başbakanın tüm eylemleri ve söylemleri diktatör rejim temeline dayanmakta olduğunu Hitler idaresindeki icraat yapılan işler uygulamaları ile aynısı olduğunu benzerlikleri dile getirdi.



Soruları konularına göre gruplandıran EGD Ekonomi Gazeteciler Derneği Başkanı Celal Toprak ilk soru grubunu Gezi Parkı eylemleri oluşturdu..


Gezi Parkıeylemleri ile iliştirilen Koç grubuna ait TÜPRAŞ'ta yapılan incelemeleri sorusuna yönelik, CHP Genel BaşkanıKılıçdaroğlu "Bu denetimler objektif olmalı ‘ben istediğimi denetlerim’diyerek bu iş yapılmaz. TÜPRAŞ'ta yapılan Sayın Başbakanın ‘hesabını verecekler’söyleminden sonra gündeme gelen bir incelemedir. İş dünyasına gözdağı vermek istiyorsa bu çok vahim” dedi.


Yine Gezi parkıolaylarında ölen ve yaralananların suçlusu henüz bulunumadı. Elinde karanfille Taksim’e çıkanlar hapiste. Dünyada bir çok aydın ve sanatçının hükümeti eleştirmektedir. Başbakan bunlara sözde sanatcı demektedir. Bununla ilgili fıkra paylaşan Kılıçtaroğlu sanatcının büyüklüğünü vurgularken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bazı söylemlerine cevap vermek bile istemediğini, ona en güzel cevabı psikologlar vermesi gerektiğini dile getirdi.


Yine komşular ile ilgili yaşanan gerginliklere, Suriye'nin kuzeyindeki oluşumun tehdit olarak görülüp görülmedi sorusu karşısında Kılıçdaroğlu "Biz Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygılıyız ve Türkiye'nin ve hükümetin bu konuda ortak bir politika izlemesi gerektiğine inanıyoruz. Suriye konusunda yanlış politika izlenmiştir. Suriye'de dünya dengelerinin Türkiye tarafından iyi okunamadı. Siz dünya dengelerini okumadan Suriye'ye bodoslama girerseniz, Suudi Arabistan'dan Katar'dan para gelecek, radikal grupları alacağım Türkiye'de eğiteceğim, cebine para koyacağım, göndereceğim Suriye'ye Esad'ıdevirecekler. Hani cuma namazı kılacaktın Suriye'de ne oldu? İki haftalık ömrü kalmıştı ne oldu? Dengeleri iyi okumanız gerekiyor. Dışişleri Bakanı, bana şu örneği verebilir misiniz acaba? Bugüne kadar Türkiye'yi bu kadar dış politikada açmaza sokan başka bir Dışişleri Bakanı geldi mi? Her alanda açmaz içindeyiz, ayakları yere basmıyor. Dünyaya nizam vermeye çalışıyor. Bir ara Rusya'yı dize getirecekti... Allah akıl fikir versin. Bütün Ortadoğu Türkiye'ye düşman Hani biz Ortadoğu'da ağabeylik yapıyorduk, herkes bize danışıyordu? Şimdi aman ha Türkiye gelmesin noktasına gelindi. Suriye konusunda, Türkiye izlediği politikalar ile hazırlanan bir tuzağa düştü. Suriye'nin birliğinden bütünlüğünden söz edecekken şimdi Suriye'nin parçalanmasından söz ediyoruz. İlk kez Suriye'nin kuzeyi lafını kullanan Başbakandır. Ben kendisini eleştirmiştim. Şimdi Suriye'nin kuzeyini artık hepimiz konuşuyoruz. Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) yöneticilerinin buraya getirilmesi, şu veya bu şekilde onlara bir şeyler söylenmesi, akan suyun önüne barajı koysanız bile o artık durmaz. İzlediğiniz politikanın bedelini size ödetecekler. Türkiye Cumhuriyeti bir sorunu çözmek için PYD'e muhtaç hale gelmişse oturup o ülkenin dış politikasını sorgulamanız gerekiyor. Hem oyun kurucuyum diyeceksin hem oyuncak haline geleceksin..."

dedi.


Üçüncü köprü Ülker Grubu'nun almış olduğu arazilerin değer görmesi sorusuna


Ülker Grubu'nun almasında değil, sorun Ülker Grubu'na burayla ilgili projenin önceden haber verilmesinde..."
Merkez Bankası faiz politikaları hakkında “Merkez Bankası en büyük zaafı,özgürlüğünü ve özerkliğini kaybetti. Faiz ile ilgili kararı Dolmabahçe'de Başbakanla görüştükten sonra aldı. Bu Merkez Bankası'nın özerkliğine gölge düşürdü. Artık bütün dünya biliyor ki bu banka özerk bir banka değil. Siyasi otoritenin beklenti ve arzularına göre karar veriyor. Faiz lobisine gelince, dünyanın en yüksek faizini veriyorsunuz, o da gelir. Başbakan reel faiz sıfır olacak demişti. Siz hiç bir iktisat kitabında böyle birşey duydunuz mu? Ekonomi ayrı şey, ekonomiyi yönetmek ayrı"



TMSF hakkında yorumu "Servet Aktarma Kurumuİstediğinin mal varlığına el koyuyorsunuz, istediğiniz kişiye bunu satabiliyorsunuz. TMSF'nin şu anda üstlendiği rol bu... Bu bir medya kuruluşuda olabilir, sanayi kuruluşu da olabilir, turizm kuruluşu da olabilir. TMSF'nin de hesapları şu ana kadar sağlıklı denetlenmiş değil"



Başbakanın Kredi kartlarını kullanmayın sözüne ilişkin "Şu bankadan paranız çekin bu bankaya yatırın’ demek suçtur. Ancak hiç bir savcı harekete geçmemiştir.

Kredi kartlarını kullanmayın diyenlerin cepleri kredi kartı ile doludur. Kayıt dışı ekonomidenşikayet edip kredi kartı kullanmayın diyor. Bu ekonomiyi ve bankacılığıbilmemektir” dedi.


“İran’a bir davet aldınız mı? Türkiye’nin dış politikası hakkında ne düşünüyorsunuz?”şeklindeki soruya ise “İran’la ilgili bir davet aldım ve gideceğim. Hükümetin komşularla ilişkisi sıfır sorun diye başladı. Şimdi barış içinde yaşadığımız hiçbir komşumuz yok. İzledikleri politika Türkiye’yi tuzağın içine soktu. Bu dış politika ile Türkiye’nin yol alacağını sanmıyorum. Bu politika nedeniyle Türkiye, dünyada ve Ortadoğu’da yalnızlaştı. Bu nasıl telafi edilir? Çok zor ” diye cevap verdi.


Kılıçdaroğlu, yerel seçimler ve seçim yasasıyla ilgili soru üzerine, seçim yasasının 12 Eylül’ün ürünü olduğunu belirterek, “Millet kendi vekillerini seçmeli. Lider sultası sona ersin. Bu sona ererse yasama organı bir liderin iki dudağı arasında çalışmaz zaten sorunumuz burada. Seçim yasasının değişmesi lazım” dedi.


Basın özgürlüğü kavramını nasıl tanımlarsınız? sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, “Basın özgürlüğü basının rahat çalışacağıortamı yaratmakla başlar. Basının kendi yarattığı etik değerlere saygıduyulmalı. Basın çalışanlarının sendikalı olması lazım. Medya patronlarının kamu ihalelerine girmeleri yasaklanmalı. Bu dört kuralı uygularsak medyanın özgürlüğünü sağlarız. Medya patronluğu bir kamu görevidir, devletle ilişkilerinin olmaması lazım. Biz de ne oluyor? Gazeten varsa devletten ihale alıyorsun yoksa alamıyorsun. Bu doğru bir süreç değil.”


CHP ve MHP ittifakı söz konusu mu? şeklindeki soruya karşılık Kılıçdaroğlu, “Böyle bir anlaşma yok. Neden tartışılıyor ben de anlamıyorum. Herhangi bir pazarlık ve görüşme söz konusu değil biz de gazetelerden hayretle okuyoruz” dedi.


Kılıçdaroğlu Mustafa Sarıgül ve CHP ilişkisinin ne durumda olduğu sorusu karşısında da "Her gittiğim yerde soruyorlar. Hiç bir ilişkimiz yok. Biz ,ilişkiyi sizden öğreniyoruz. Sayın Sarıgül bir belediye başkanı, kendine göre başarılıbir belediye başkanı. Partimize üye olmak istediği zaman gelir üye olur, biz hiç bir zaman 'Niye partimize geldin, niye üye oldun diye bir sınırlama da getirmiş değiliz" yanıtını verdi.


Kılıçdaroğlu, cemevlerinin ibadethane olmasına ilişkin de, "Kişilerin inancıyla oynamak ve bunun üzerine yorum yapmak doğru bir şey değil. Başbakan'ın söylediği 'Reyhanlı'da 52 sunni vatandaşımız hayatını kaybetti' cümlesi utanılacak birşey... Bu bölücülüktür, yazıktır günahtır. Başbakan olarak niye toplumu bölüyorsun? Alevilere yönelik CHP'nin politikası kapsamında biz cemevlerinin ibadethane olmasını istiyoruz. Bununla ilgili kanun teklifimizi iki üç kere verdik. AK Parti bunu reddetti. İbadetin yeri olmaz.İnsanoğlu nerede ibadet etmek istiyorsa orada ibadetini yapsın. Cemevinde, camide, medresede, evinde nerede isterse orada yapsın. İnanç siyasetin konusu değil" diye konuştu.


Aile sigortasıdışında güzel projeleri olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu projeleri şu an açıklamak istemediğini, gizli tuttuklarını söyledi.



yilmazparlar@yahoo.com