29 Ocak 2019 Salı

Asya Altyapı Yatırım Bankası (AIIB)-Yılmaz Parlar

Türkiye Üçüncü Pazar

Asya Altyapı Yatırım Bankası (AIIB), 2018 yılında iki proje için sekiz milyon dolar kadar finans sağladıkları Türkiye’yi üçüncü büyük yatırım pazarı olarak görüyorlar.



Asya Altyapı Yatırım Bankası (AIIB), AIIB’nin Politika ve Stratejiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Joachim von Amsberg ile Kıdemli Ekonomisti Han Xuehui’nin katılımıyla düzenledikleri basın toplantısında Türkiye’nin altyapı yatırım iklimi ve Asian Infrastructure Finance (Asya Altyapı Finansmanı) raporunun içeriğine ait bilgileri ve görüşleri paylaştılar





28 ocak 2019 pazartesi günü Bosphorus Swiss Hotelde gerçekleşen Basın Toplantısında, AIIB’nin Politika ve Stratejiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Joachim von Amsberg, "Önümüzdeki yıllar içinde, yılda on milyar dolarlık yatırım yapabiliriz. Bunun bir buçuk milyar doları Türkiye'ye akar." sözleriyle Türkiye’ye verdikleri önemi belirterek, "Şu ana kadar yedi buçuk milyar dolarlık yatırım yaptık. McKenzie raporlarına göre Asya'da trilyonlarca dolarlık altyapı yatırımlarına gereksinim duyulmasına rağmen; Türkiye, Hindistan ve Endonezya’dan sonra üçüncü büyük pazarımız"dedi. 


Amsberg "Türkiye'de iki projeye yatırım yaptık. Bunlar; altıyüz milyon dolarlık  Tuz Gölü Doğalgaz Depolama Genişletme Projesi  ve iki yüz milyon dolarlık TSKB Sürdürülebilir Enerji ve Altyapı Kredisi, Üçüncü yatırımımız  Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı'nın (TANAP) Türkiye kısmına verdiğimiz altıyüz milyon dolarlık kredi teşkil ediyor. Bunu da dahil edersek Türkiye'ye toplam yatırımımız bir milyar dört yüz milyon dolara ulaşıyor." Toplam kredileri açıkladı.



Faaliyetlerine Ocak 2016’da başlayan, Merkezi Pekin’de bulunan, sürdürülebilir altyapı, sınır ötesi bağlantılılık ve özel sermayenin harekete geçirilmesinden oluşan stratejik amaç ve tematik öncelikleri olan, bugüne kadar on üç ülkede otuzbeş proje için yedi milyar beşyüz milyon dolara kadar yatırıma onay veren banka doksanüç onaylı üyeye ulaşmış durumda. Bankacılık, finansal hizmetler, proje ve altyapı finansmanı, çok taraflı kalkınma bankaları, enerji ve ulaştırmadan kırkı aşkın sektör uzmanının katkıları yer almaktadır.


Raporlarla ilgili verilen bilgilerden bazı bölümler; Giriş niteliğindeki bu raporda; Bangladeş, Çin, Endonezya, Filipinler, Hindistan, Pakistan, Rusya ve Türkiye’den oluşan sekiz pazarda proje finansmanının sağlığını ve finansman hacmi, altyapı finansman maliyeti ve yol yapımı maliyeti olmak üzere üç alanda kıyaslamalar bulunduğudur.




Türkiye Hükümeti, ülkede bulunan su, güneş, rüzgar ve jeotermal kaynakların muazzam ekonomik potansiyelini kullanarak 2023 yılına kadar 61 GW kurulu güce ulaşmayı hedefliyor. Rapora göre, hâlâ finansman arayan ve sırada bekleyen potansiyel altyapı işlemlerinin çoğu (%75,6) enerji sektöründe yer alırken, onu ulaştırma sektörü takip ediyor (%13,3). Bu da hükümetin bölgesel bir enerji üssü olma amacıyla tutarlılık gösteriyor.


AIIB Kıdemli Ekonomisti Han Xuehui. Raporla ilgili olarak “Bu rapor, kilit oyuncular arasında yüksek kaliteli tartışmaları mümkün kılmak için Asya’da altyapı finansmanı ile ilgili verilerin niteliğini artırmasını beklediğimiz bir dizi rapordan ilki.” Şeklinde raporların devam edeceğini bildirdi.



AIIB’de Politika ve Stratejiden sorumlu Başkan Yardımcısı Joachim von Amsberg, rapor hakkında “Farklı coğrafyalardaki tedarik ve arzın eşleştirilmesinde olmazsa olmaz olan sınır ötesi enerji iletiminin güçlendirilmesi kritik öneme sahip, Bölgesel bir enerji üssü olmanın önemli bir bölümü, aynı zamanda büyük bir yatırım fırsatı da olan, bu enerjinin komşu ülkelere ihraç edilmesi için gereken bu uzun mesafeli iletim hatlarının inşa edilmesi olacak.” Açıklamalarda bulundu.


Raporda yine ; makroekonomik ortamın, para birimindeki değer kaybının ve faiz oranlarındaki artışın Türkiye’de inşaat sektörünün görünümünü yakın vadede zayıflatacağını belirtiyor. Bu da sektörün, halihazırda beklemekte olan enerji ve ulaştırma projelerini gerçekleştirme kabiliyetini etkileyecek. Bu durumda Von Amsberg’e göre, “Bu noktada AIIB gibi çok taraflı kalkınma bankaları, zorlu ekonomik dönemlerde daha yüksek bir altyapı yatırımı seviyesini sürdürmeye yardımcı olmak için ek sermaye, pratik çözümler, veri ve içgörülerle ortaya çıkmalıdır.” Şeklinde Görüş bildirdi.


yilmazparlar@yahoo.com

21 Ocak 2019 Pazartesi

ANFAŞ 16 -19 Ocak 2019 30. Uluslararası Konaklama ve Ağırlama Ekipmanları İhtisas Fuarı-869 Yerliyse Yeriz-Yılmaz Parlar



NEDİR 869

869 Yerliyse Yeriz.

ANFAŞ 16 -19 Ocak 2019 30. Uluslararası Konaklama ve Ağırlama Ekipmanları İhtisas Fuarı, 30. Hotel Equipment- 26. Uluslararası Gıda ve İçecek İhtisas Fuarı (26. FoodProduct) fuar kapsamında Başkanlığını Celal Toprak’ın yaptığı EGD Ekonomi Gazeteciler Derneği etkinliği “869 Yerliyse Yeriz.”Paneli düzenlendi.


Oldukca hiperaktif geçen panelin Açılış konuşmasını ANFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bıdı yaptı. EGD Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünü üstlendiği panelin panelistleri   Türkiye Aşçılar Federasyonu Başkanı (TAFED) Zeki Açıköz, Antalya Gastronomi Eğitimciler Birliği Derneği Başkanı (AGEB) Mustafa Erol, Türkiye Otel Satın Alma Yöneticileri Derneği Üyesi (TÜRSAD) Dr. Salih Tellioğlu, TÜRSAB Başkan Vekili Hasan Erdem ve TV Tarım Editörü- Program Sunucusu İrfan Donat’dı.

Nedir 869-Niçin yerli malı ?
Atatürk’ümüzün 1923 yılında İzmir İktisat Kongresi'nde ekonomimizin bağımsızlığının korunması için yerli mallar üretilmesi ve kullanılması kararını uzun süre sonra hatırlar olduk. 

Son derece basit ekonomi kurallarınca; ithalatın ihracattan fazla olması, bağımlılığı, işsizliği ve yoksulluğu yaratır. Ülkemizde İthalatın İhracat karşısında fazla olması dış ticaret açığın sıkıntı yaratan boyutlara gelmesi, yerli malların kullanmasıyla, dış borç yükünden kurtulmak ve sermaye birikiminin sağlanması ihtiyacını doğurmuştur. 



İstihdamın artması ile işsizliğin ve yoksulluğun azalması, vergi ve harçların Türkiye ekonomisine katkı sağlaması şeklinde fayda faktörleriyle birlikde; Dünya da oluşan ekonomik ve siyasal olumsuzluklardan etkilenmemek, firmalarımızın küresel dünyada  varlık göstermesi şart olduğu önümüzde koca gerçeğini görmemiz gerekiyor.
Alınması gereken tedbirler ve ekonomi koşulları herkesce malum ancak uygulanabilirliği sağlamak zorunludur. 


Teknoloji konusunda dışa bağımlılığı bıraktıracak ARGE’ye  ayrılan kaynakların artırılması ve rekabet avantajı sağlamamız lazım.
Ürünlerin Barkod numaraların ilk üç rakam Ülke kodunu gösterir.  869 rakamı Dünya ürün kod göstergesinde Türk ürünleri olduğunu işaret eder. 
 Moderatör Celal Toprak, Bu zirveyi düzenlemekteki temel amaçlarının yerli ürün kullanımının kitleselleştirmek daha fazla insanla buluşturma ve farkındalık yaratmak olduğuna vurgu yaparak “Bu ülkede her türlü imkan mevcut, bunları bir araya getirip doğru ve programlı bir şekilde ilerlediğimizde kimsenin bizimle baş etmesi mümkün değil” diyerek bu zirveye gelen, katılım gösteren ve takip edenlerin çok önemli bir misyonun çok kıymetli parçaları olduğunu belirtti.




İrfan Donat: “Markalaşma Zinciri Oluşturulmalı. Yerli ve mili kelimelerini çok sık kullandığımız bir dönemde,  döviz kuru dalgalanması yüzünden ithalat girdileriniz çok arttı ve bu da bir tezatlık oluşturuyor. Üretimimiz düştü, motivasyonumuz azaldı bu da en çok tarım sektörünü vurdu.  Bugün üreticilerimiz geçinmenin ayakta kalmanın derdinde. Ama asıl yapılması gereken katma değerli ürün yaratmak ve markalaşmak bu yönelik devlet politikaları üretmek gerek” dedi 

Bu projenin başarılı olması için sürdürülebilirliğin de çok önemli olduğuna dikkat çeken Donat “Markalaşma adına yapılması gerekenler dün yapılmadı ama, şimdi zamanı, bugünden bu ateşi daha da arttırmalıyız. Çok önemli ürünlerimiz var ama maalesef dünya coğrafik tescil listesinde sadece üç ürünle yer alıyoruz. Oysa bunları onlara yüzlere çıkarttığımız zaman ürünlerin katma değeri bir anda %20-30 artıyor. Bu projenin siyaset üstü kabul edilip, devlet politikası haline gelmesi, orta ve uzun vadede içinde bilim, Ar-Ge, inovasyon, pazarlama ve insan kaynağı olacak şekilde zincire dönüştürülmesi gerekir. Dünya bunu başardı, biz neden başarmayalım.” Açıklamalarında bulundu.


Türkiye’nin ‘Beyaz Kelebekleri’ olarak ifade eden Zeki Açıköz, '869 Yerliyse Yeriz' kampanyasının biraz da vefa duygusuna dayandığına dikkat çekti. Açıkgöz; “Türkiye’nin uluslararası barkod kodu olan 869 sadece bir numara değil, bir vefa anlamı da taşıyor. Çünkü bizim bu ülkeye bu vatana borcumuz var. Atalarımız bu ülkemiz için bizler için savaştı, can verdi. Peki biz ne yapabiliriz? Biz de bu ülkeye, bu ülkenin değerlerine, ürünlerini, ürettiklerine, üretenlerine sahip çıkmamız, korumamız, kollamamız gerek. Yerli üreticilere sektör ayrımı yapmadan sahip çıkmalıyız. İthalatçılarımız kızmasın, darılmasın ama biz önce yerli üreticimizin yanındayız. Çünkü önce can sonra canan anlayışını savunuyoruz.”ifadelerinde bulundu.



Türkiye’de 10 bine yakın seyahat acentasını temsilen zirveye katılan TÜRSAB Başkan Vekili Hasan Erdem de, '869 Yerliyse Yeriz' projesini çok önemsediklerini belirterek özellikle gastronomi turizminin gelişmesi adına bu projenin büyük bir önem arz ettiğinin altını çizdi. Türk ekonomisi ve özellikle cari açığın kapatılması noktasında turizm sektörünün büyük bir öneme sahip olduğunu söyleyen Hasan Erdem, bugün Türkiye’nin dünya turizminde rekabetçi bir ülke olduğunu bunu gıda ve tarımda da başarmamak için hiçbir sebep olmadığını şu örneklerle zirve katılımcılarına anlattı: “Türk turizmi olarak dünya mirasının sayılı örneklerinin olduğu bir coğrafyadayız ama bu coğrafyamız aynı zamanda gastronomi anlamında da tarihi bir beşikteyiz. Bunu kullanmak ve bunu turizmle entegre hale getirmemiz gerek. Her şeyde olduğu gibi bu işte de bir formül var. Çünkü her türlü ürün ve zenginliğimiz var bu formülü bulup artık değer yaratacak, markalaşacak projelere dönüştürmeli dahası bunu ekonomik girdiye çevirmeliyiz. Yerli ürünlerimizin gücü bu anlamda yadsınamaz. Yöresel lezzetlerimizi, unutulan değerlerimizi tekrar gün yüzüne çıkartıp bunu milli isimlerle markalaştırmak ve gastronomi turizmine kazandırmamız gerek. Çünkü yerli olmak demek, milli olmak demek evrensel olmamıza engel değil. Türkiye’nin lezzet ülkesi olduğunu anlatmamız lazım. ”


Zirve’nin Antalya’da gerçekleşmesinden dolayı bir anlamda ev sahiplerinden de olan Antalya Gastronomi Eğitimciler Birliği Derneği Başkanı(AGEB) Mustafa Erol, zirvenin çıkışı, isminin hikayesi ve bundan sonraki yapılaması gerekenlere “ Üretimin olduğu yerde huzur ve mutluluk olur. Biz de bu gerçekten daha yerli ve milli kavramları bu kadar dillerde pelesenk olmadan önce ne yapabiliriz? diye düşünürken geliştirdiğimiz bir kavram oldu. Çünkü artık karamsarlığı bırakmalıyız, biraz da güçlü taraflarımızı görmeliyiz, bunlardan kendimize motivasyon yaratmalıyız. Evet eksiklerimiz, hatalarımız olmuş geçmişte ama artık bir şeyler yapılmalı. Biz de bunu yapmaya çalıştık. Bugün Antalya’da 3500 şef aşçı var, bu bile ciddi bir itici güç. Çünkü yerlilik kavramı önemli bir gücümüz biz de gücü bugün burada olarak ortaya koyduk. Üretime destek vermek, yerli ürünleri tercih etmek ve kullanmak bu ülkenin yaşadığı acılara, sıkıntılara yönelik yapılacak en büyük fedakarlıktır.” Sözleriyle, marka değeri yüksek, inovasyon tabanlı ürünlerle ön planla çıkmamız bizlerin değil tüm dünyanın yiyebileceği ürünler geliştirmemiz gerekdiğini söyledi.

Türkiye Otel Satın Alma Yöneticileri Derneği Üyesi (TÜRSAD) Dr. Salih Tellioğlu, Döviz kurundaki yaşanan dalgalanmaların ülke ekonomisine ve de özellikle yerli üreticilere ciddi ekonomik kayıp yaşattığını, yerli ürünlerimizin kalitesinde, lezzetinde hiçbir sıkıntı olmadığını bu konuyu da avantaja çevirmek gerektiğini belirtdi.

Tellioğlu,  “Kendim satın alma yapan birisi olarak yerli ürünlerimizi almakta hiçbir sıkıntı yaşamıyorum. Kendi üretimimizdeki ürünlerin lezzeti ve kalitesi, tadına diyecek yok ama bunun istenen seviyeye ve markalaşmaya çeviremediğiniz anda tercihler değişiyor. O yüzden markalaşma çok çok önemli ve sektörün çıkışı buna bağlı. Örneğin bunu yerli muzda başardık. Devletin doğru politikaları sayesinde bugün muz üreticilerinin yüzü gülüyor, insanlar ekim alanlarını arttırdı. Hatta pek çok otelci muz üretimi işine girmeye başladı. Yerli muzun zaten tadı, lezzeti ve aroması noktasında zaten sıkıntımız yoktu. İşte bu tür örnekleri ürün bazlı olarak arttırmalıyız bunu bir devlet ve üretim politikası haline getirmeliyiz, gastronomiyi biraz da ekonomik temelli bir değere dönüştürmeliyiz. Umarız ‘Yerliysek Yeriz’ sloganı hem üretim hem de markalaşma adına bir fitili yakar ve daha çok milli markamızla dünya pazarında yer almamızı sağlar.”şeklinde açıklamalarda bulundu.

Sektöre yerli ürünlerle hizmet veren Öztiryakiler Yönetim Kurul Başkanı Tahsin Öztiryaki’de toplantıya katıldı. İstek üzerine kürsüye davet edildi
İDDMİB Başkanı Tahsin Öztiryaki, Türkiye'de endüstriyel mutfak ürünleri pazarının son yıllarda büyüme trendi içerisinde olduğunu söyledi. Avrupa rakiplerini geride bırakan Öztiryakiler olarak 125 ülkeye ihracat yaptıklarını açıkladı. Toplantı sonrası standı gezildi. 


İnteraktif bir şekilde geçen toplantıda katkıda bulunanlarla birlikde sorular cevaplarla devam etdi. Ayrıca 869 kullananlara TAFED Türkiye Aşcılar Federasyonu tarafından plaketler verildi.

yilmazparlar@yahoo.com





 

27 Aralık 2018 Perşembe

Yeni Nesil Girişimcilik Zirvesi-Yılmaz Parlar


EKONOMİNİN CAN DAMARI GİRİŞİMCİLİK

Yeni Nesil Girişimcilik Zirvesi

Girişimciler işletmelerinde başarılarını kendi iradeleriyle başarırlar. Bunun içinde, her girişimcinin etkili bir iletişimci olması, yumuşak satış becerisi, öğrenme kabiliyeti, İş stratejisi olmakla birlikde, girişimcilik, finansal, kariyer, duygusal veya genel iş riski alabilen özellikleri olması gerekir.



Yeni nesil girişimcilik ve yeni nesil girişimciliği destekleyen inovasyonun şart olduğu Yeni Nesil Girişimcilik Zirvesi 25 Aralık 2018, Salı günü Swissôtel  Bosphorus Hotelde  gerçekleşti. Turkuvaz Dergi Grubu Genel Müdürü Yasemin Gebeş’in açılış konuşmasıyla başlayan zirvede yeni nesil girişimcinin tüm özellikleri küresel örneklerle kıyaslanmalı şeklinde sergilendi.

Başarı için ihtiyaç duyulan, iletişim yetenekleri, esneklik ve uyarlanabilirlik, enerji seviyesinin yüksek olma, iş ahlakı, dürüstlük ve doğruluk şartları, girişimcinin iyimserlik, özgüven, belirsizlik töleransı yüksek olması gerekliği, başkalarıyla ortak çalışabilme gibi ilk maddeler konuşmaların odağındaydı.


Turkuvaz Dergi Grubu Genel Müdürü Yasemin Gebeş zirve hakkında kısa konuşması sonrası zirveye katılan, T.C. Gençlik ve Spor Bakanı   Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu girişimcinin tüm izelliklerini kapsayan kavram olarak yetiştirilmesi, eğitimlerin verilmesi bakanlık olarak önemli görevleri olduğunun altını çizdi.


Bakan Kasapoğlu "İnsanoğlu daima daha iyiyi, güzeli ve doğruyu bulmaya çalışır. Teknolojide bütün yenilikler, bilimsel gelişmeler, hayatımızı kolaylaştıran icatlar, hep bu arayışın sonucudur. Girişimcilik ruhu ülkelerin gelişimini hızlandırır. Yeni nesillerimizi, çocuklarımızı, gençlerimizi girişimcilik kavramı doğrultusunda yetiştirmek, bakanlık olarak önemli görevlerimizden biridir. Bakanlığımızın tüm merkezlerinde, sporun olduğu her yerde girişimci ruhun öne çıkması noktasında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. "  Açıklamalarında bulundu


PARA Genel Yayın Yönetmeni Özlem Doğaner’in moderatörlüğünü üstlendiği Küresel İnovasyon Liginde Türkiye: Geleneksel Girişimcilik mi? Yeni Nesi Girişimcilik mi?  Konulu panelde Global Yatırım Holding Yönetim Kurulu Üyesi Oğuz Satıcı, TEB Genel Müdür Yardımcısı Turgut Boz, Türk Telekom Grup Strateji ve İş Geliştirme Direktörü Muhammed Özhan, Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton, Borsa İstanbul Pazarlama ve İş Geliştirmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Gönen ve İBB Avrupa Birliği İlişkiler Müdürü Kübra Bayraktar Şişman panelist olarak katıldılar.




Yarını bugünden görebilmenin önemi olan girişimcinin İleri Görüşlülük, içden gelen Motivasyonu olması gerekli olduğu, ön koşulu risk almayı bilen girişimcinin Özgüvenli olması çalışmak önemli ancak çalışılan süreyi doğru yönetebilecek Zaman Yönetimi konusunda gelişme gösterbilmek, girişimci finansal bilgiler konusunda yeterli bilgiye sahip olmalı, Finansal Bilgi kısıtlı bütçe sorunundan ziyade parayı doğru kullanma beceresi, İş planı önemli, çabuk hayata geçirilebilir parçalara bölebilme şeklinde Planlama Yeteneği olmalı, Öngörülen durumlar tersi şekilde gerçekleşdiğinde iki seçenek, ya vazgeçmek, ya da esnek olup değişen şartlara ayak uydurarak yola devam etmek gibi  Esneklik özelliği gösterebilmeli zorluk karşısında pes etmemeyi sağlaması açısından iş dünyası için önemli bir meziyet sayılan hırsı kontrol edebilmeli,  Müşterilerle, personelle, ortaklarla veya yatırımcılarla doğru şekilde iletişim kurabilecek İletişim Becerisi, yeni trendleri belirleme becerisi somut adımlar atmak açısından önemli şeklinde sonuçlar çıkardığımız panelde tüm gerçekleriyle konu işlendi.



Zirve kapsamında düzenlenen panele sanatçı ve iş kadını Hülya Avşar'da katıldı. Avşar, panelde yaptığı konuşmada oyunculukla başlayan, TV şovu ve sahne ile devam eden girişimcilik hikâyesini anlattı. Başarılı olmak için insanın kendisine güvenmesinin esas olduğunu anlatan Avşar, hedefi olan ve bu hedefe doğru yürüyenlerin, girişim hikayelerinde başarısız olmalarının mümkün olmadığını söyledi., “Çok lüks, çok gösteriş bunlardan her zaman kaçmakta fayda var. Sizin neyiniz var, neyiniz yok, bunu insanların bilmesine gerek yok. Zaten sizin duruşunuza her şey yansır. Siz istediğiniz kadar 'oyum var, bunun yok' deyin, fark etmiyor. En büyük sermaye insanın kendisidir. Bütün zenginlik, insanın kendisidir. Bütün mücevherler, bütün arabalar sizsiniz.” dedi.


GYİAD Başkan Yiğit Savcı ise yaptığı konuşmada dijital dönüşüme dikkat çekerek, "Bu zihinsel bir dönüşüm. Bütün eski iş yapma şekillerinin dönüştüğünü gözlemlediğimiz bir yüzyıldayız artık. Bugün bankacılık sektörü de kendisini hızla dönüştürmeye çalışıyor. Sağlık ve tarım sektörü de dönüşmeye çaba gösteriyor. Bu çerçevede biz de bireyde, kurumlarda, toplumda dönüşüm diyerek yeni nesil bir sivil toplum anlayışı ortay koyduk. Bireyin dönüşümünü iş dünyasında bilhassa girişimcilikte daha çok kadının olabilmesi için, kadının dönüştürücü gücüyle eşleştiriyoruz. Kurumların dönüşümü için de dijital dönüşümden bahsediyoruz" dedi.



Dünya Melek Yatırım Forumu Başkanı Baybars Altuntaş’ın moderatörlüğünde gerçekleşen “Yeni Nesil Girişimciliği Destekleyen İnovatif Finansal Enstrümanlar” panelinde ise Hazine ve Maliye Bakanlığı, Mali Sektörle İlişkiler ve Kambiyo Genel Müdürü Vekili Hakan Ertürk, Karacadağ Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. Hasan Maral, TÜBİTAK Girişim Sermayesi Destekleme Grubu Koordinatörü Elif Koşok, GYİAD Başkan Yiğit Savcı, Halkbank KOBİ Ürün ve Süreç Yönetimi Daire Başkanı Mehmet Volkan Sayim görüşlerini paylaştı.


Girişimcilerin ekonominin can damarı olduğu, gerçek tutku, sıkı çalışma, harika bir fikir ve öğrenme becerisi ile herkesin  bir iş kurabileceği ve girişimcilikde başarılı olabileceği, Mevcut deneyimin niş aramaya başlamak için harika bir yer olduğu, motive etmek için sermayeden ziyade bir amaca ihtiyacın olduğu, vurgulandı.


Yeni Nesil Girişimcilik Zirvesi’nin son panelinde ise T.C. Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu, KOSGEB Teknoloji, Yenilik ve Yerlileştirme Dairesi Başkanı Ahmet Dursunoğlu, Raya Organik Gıda Kurucusu Neslişah Alkoçlar, JCI Dünya  Başkanı İsmail Haznedar, Türkiye Teknoparklar Birliği Başkanı Faruk İnaltekin ve Y-Tong Yönetim Kurulu Başkanı F. Fethi Hinginar, Sabah Gazetesi Yazarı Prof. Dr. Kerem Alkin moderatörlüğünde ‘Geleceğe Yolculukta Girişimcilik ve Türkiye’nin Rolü’nü tartıştı.


Temel SEO yürütme, Müşterilerinize odaklanma, Bir satışı kapatma, Parayı yönetme, Para biriktirme, Stresi azaltma,  Üretken olma, Girişimci arkadaş edinme yeteneği olmalı. . Güçlü ve zayıf yönleri belirleme, Etkili insanları işe alma, yeni personel yetiştirme, Personeli yönetebilme,  A / B ayırma testi yapabilme becerisi olması gerekliğinden sonra yetişmiş gücle Küresel dünya içinde rol alabileceğimiz vurgulandı.




yilmazparlar@yahoo.com

17 Aralık 2018 Pazartesi

Kuveyt Türk XTM Dijital Cihazı-Yılmaz Parlar

ÇALIŞANSIZ BANKA XTM

XTM Dijital Cihazı ile XTM Çağrı Merkezi yetkilisine bağlanarak, birçok bankacılık hizmeti dakikalar içerisinde gerçekleşebiliyor. Türkçe, İngilizce, Arapça ve işitme engelliler için İşaret Dili seçenekleriyle bağlantı sağlanabiliyor.


XTM yazılımı Kuveyt Türk mühendisleri tarafından geliştirilmiş inovatif bir ürün, klasik  bankacılığın yerini almayı hedefleyen şube konsepti. Ön koşullarından birisi olarak şirketlerin dijital dönüşümlerini tamamlamış olması gereği, Endüstri 4.0 devriminde önem taşırken vizyona ulaşmak altyapıları tamamlamak, geliştirmek önemi yadsınamaz. Online alışverişlerin, dijital asistanlarla tek mobil ekrandan yapıldığı günümüzde, bankaların da hem hizmet kalitesinde rekabet gücünü artırmak hem de maliyetleri azaltmak için dijital otomasyon teknolojilerini benimsemeside kaçınılmaz oluyor

.

Son araştırmalara göre, zengin ülkelerdeki iş gücünün yüzde onluk kısmı otomasyon sistemleri tarafından yürütülmektedir. İş ne kadar rutin ve ezbere yapılıyorsa, robot iş gücüne dönüşmektedir.


Kuveyt Türk Bireysel Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Oral ve Kuveyt Türk Bilgi Teknolojileri Grup Müdürü Mücahit Gündebahar'ın katılımıyla Ortaköy Feriye tesislerinde 14 Aralık 2018 Cuma günü düzenlenen basın toplantısıyla XTM’in lansmanı yapıldı.


Kuveyt Türk Bireysel Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Oral "Bankacılık da teknolojinin yoğun kullanıldığı yerler. Günümüz müşterileri, bankalarından hem daha hızlı ve sürekliliği olan hizmetleri bekliyor hem de bankalarıyla yüz yüze iletişime önem veriyor. Türkiye'de bir ilk olarak 2013 yılında üretmeye başladığımız ve zamanla geliştirdiğimiz inovasyon ürünü XTM cihazlarımızla biz, tam olarak bu yönde bir hizmet veriyoruz.



Müşterilerimiz XTM cihazlarımız aracılığıyla çağrı merkezimize bağlanıyor ve bankacılık işlemlerini video görüşme sayesinde hızlı, kolay ve güvenli bir şekilde gerçekleştirebiliyor. Dijital bankacılık kanalı olarak konumlandırdığımız XTM'ler sayesinde yeni istihdam alanları oluşturuyoruz."dedi

Oral, "2013'den bu yana XTM Şubelerinde 57 bini aşan müşteri sayısına ulaştık, topladığımız kaynak 740 milyon lirayı geçti. Teknolojinin gelişmesi ile, robotların insanların işini elinden alıp almayacağı konuşulur hep. Böyle bir durum yok, XTM Şubeleri teknolojik bir ürün ve bunun sayesinde bizim istihdamımız arttı. XTM Şubesi olmasa biz bazı ilçelere şube açamazdık ama bu ürünle ilçelerde hem şubemiz hem çalışanımız oldu.
Teknoloji sayesinde istihdamımızda artış yaşandı. 2018 yılında 17 tane XTM Şubesi açtık, 17 şubede 70-80 çalışan istihdam ettik. Bir de müşteri temsilcisi tarafında istihdam sağladık. Teknoloji, istihdamı destekleyen bir unsur haline geldi. Bu şekilde Türkiye'nin her yerine gidebileceğiz. 2019 yılında 20'ye yakın şube bütçeliyoruz, en az 15 tanesi XTM Şubesi olacak."şeklinde
Basın mensupların sorusu üzerine; Oral, daha küçük ölçekli ilçelerde de bağlı nokta adını verdikleri XTM'ler koyduklarını, şu an toplam 51 XTM Şubesi bulunduğunu, 2019 yılında şube içindekiler ve bağlı noktaların da dahil edilmesi ile 35 noktaya XTM makinesi koyma hedefinde olduklarını cevapladı.
Mehmet Oral, "İşitme engelli müşterilerimiz tüm bankacılık işlemlerini tek tuşa basarak başlatabiliyor. Bir işitme engelli vatandaşımız, müşterimiz olsun veya olmasın, XTM şubelerimizden görüntülü olarak çağrı merkezimize bağlandığında karşılarına işaret dilini bilen bir uzmanımız çıkıyor.
Bankamızda hesabı yoksa kısa sürede hesabını açabiliyor. Müşterilerimiz para transferinden kıymetli maden alım satımına kadar pek çok bankacılık işlemini kolayca gerçekleştirebiliyorlar. İşaret dili bankacılığıyla sayıları 3 milyonu aşan işitme engelli vatandaşımızın hayatı kolaylaştırmayı hedefliyoruz. İşitme engelli vatandaşlarımızın yanı sıra görme ve bedensel engelli vatandaşlarımıza yönelik projeler de geliştiriyoruz.” Engellilere yönelik projelerinin devam edeceğini söyledi.


Kuveyt Türk Bilgi Teknolojileri Grup Müdürü Mücahit Gündebahar,  XTM'i şube simülasyonu yapan gelişmiş ATM  olarak fakat farklı olarak özelliğe sahip olduğunu projenin temelinde Kuveyt Türk'ün on yıl önce başlattığı dijital dönüşüm yolculuğunun yer aldığı söyledi.

Türkiye'de bankacılık sektörünün ilk Ar-Ge merkezini kuran banka olduklarını dile getiren Gündebahar, "Günümüz itibarıyla, Türkiye'nin iki Ar-Ge merkezine sahip tek bankasıyız. Türk mühendislerimizle birlikte çok önemli projelere imza atıyor, geliştirdiğimiz teknolojileri yurt dışında pek çok ülkeye ihraç ediyoruz. XTM şubelerimiz de bu vizyonla geliştirdiğimiz, Türkiye'de bir ilk niteliği taşıyan projelerimiz arasında yer alıyor. XTM'leri tamamıyla Türk mühendislerimiz geliştirdi." dedi.
Demosu yapılan XTM’lerden XTM Şube, Cebe Para Gönderme, QR Kodla Para Çekme, teknolojik çözümlerle müşterilerinin bankacılık hizmetlerini her an ve her yerde daha hızlı ve kolayca yapabilmesini sağlıyor para çekip, para yatırabilir, hesap açabilir, özel eğitimli müşteri temsilcileri ile görüntülü görüşme yapabilir, dijital olarak evrak paylaşımı yapılabilir, kredi kullanılabilir, dekont ve A4 çıktı verebilir, tarama yapabilir, banka kartı basabilir, bir şubede yapabilecek her işlemi gerçekleşebiliyor. 

Kuveyt Türk bankacılar temsilcileri, “Kurulduğu 1989 yılından bu yana katılım bankacılığı alanındaki özenliliğiyle ve yatırım alanlarındaki araştırmacılığıyla tasarruf sahiplerine ve iş adamlarına çağdaş, istikrarlı, güvenilir, kaliteli ve süratli hizmet sunmayı önceleyen, sürekli eğitim ve gelişimi kendisine ilke edinen bir kurumdur” şeklinde fark yaratan banka olarak nitelediler. 


yilmazparlar@yahoo.com

2 Aralık 2018 Pazar

Kalkınmanın Lokomotifi Fikirle-9. Boğaziçi Zirvesi-Yılmaz Parlar



Kalkınmanın Lokomotifi Fikirler.
Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) Kurucu Başkanı Cengiz Özgencil 9. Boğaziçi Zirvesinde “Eski ekonomilerde toprak ve sermaye kalkınmanın lokomotifi iken, kalkınma hedeflerine ancak yeni fikirlerle ulaşılabileceğini, yeni ekonomide kalkınmanın lokomotifi fikirlerdir. dedi
80 civarında ülkeden siyasetçileri, iş adamlarını ve fikir önderlerini buluşturan, ana teması “Barışın Sürdürülebilmesi ve Herkes İçin Kalkınma” olan zirvenin açılış konuşmasında; Cengiz Özgencil, özetle "Eski ekonomide toprak ve sermaye kalkınmanın lokomotifi iken yeni ekonomide kalkınmanın lokomotifi fikirlerdir. Bu ekosistemde fikirler ne kadar özgür olur ve gelişme fırsatı verilirse, o fikirler Ar-Ge ve inovasyon olarak hayata geçerse ancak o zaman kalkınmaya ulaşılır. Üç gün boyunca dünyayı ve üzerindeki tüm canlıları farklı perspektiflerden ele alacak paneller gerçekleştireceğiz. Devlet, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarından sayısız değerli ismin kuracağı bu tavsiyeli diyaloglar; umarım uyum, ahlak ve barış ortamı için sonsuz bir yapıya dönüşür" dedi.
Avrupa Birliği ve eski Devlet Bakanı Egemen Bağış, Barışın sürdürülmesi adına dünyada en çok emek harcamış olan ülke Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olduğuna işaret ederek, “ Yıllardır barış için çabalayan ama çabaları reddedilen bir ülkenin liderleri bugün aramızda. Ege'de insanlık dramı yaşanıyor. Her gün boğulan çocukların fotoğrafları yüreklerimizi dağlıyor. Myanmar'da insanlık dramı malesef devam ediyor. Libya'da yaşanan istikrarsızlık hayatı son derece olumsuz etkilemiş durumda. Bir zamanlar günlük petrol satışı 500 milyon euro olan Libya, bugün vatandaşına ekmek sağlamakta zorlanır hale geldi. Katar'ın komşularıyla ilişkileri, Balkanlarda hala bir kıvılcımın bir savaşı başlatabilme ihtimali hepimizin ortak kabusu. Böyle bir dünyanın içerisinde biz barışı nasıl inşa ederiz diye İstanbul'da toplandık" şeklinde çözüm aramak üzere toplantı konusunun önemini vurguladı.
Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov, Polonya Eski Başbakan Yardımcısı Jacek Rostowski, Ürdün Senato Başkanı Faisal Al-Fayez, Çeçenistan Başbakanı Muslim Huçiev, Kuveyt Sanayi ve Ticaret Bakanı, Khalid Nasser Al-Roudan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ali Hasanov birer konuşma yaptı.
Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, zirvenin temasını oluşturan barış ve kalkınmanın dünyamız için yaşamsal öneme sahip iki temel ihtiyaç olduğunu söyledi. Dünyanın 40'tan fazla bölgesinde savaş koşulları olduğunu ve sıcak çatışmalardan etkilenen insan sayısının son 10 yılda 2 kat arttığını belirten Akıncı, "Birleşmiş Milletler'in bu ayın başında yayınladığı rapora göre dünya nüfusunun yarısı günde 2 doların altında bir parayla geçinmeye çalışıyor. Yoksulluk, açlık, hastalık ve eğitimsizliğe yol açıyor. Bütün bunlar dünya ölçeğinde barışa uğraş vermenin ne kadar değerli olduğunun kanıtıdır. Savaşlar tüm insanlara zarar verir, barış koşulları ise kalkınmanın en önemli ivme kaynaklarından biridir. Barış ortamı yoksa sürdürülebilir kalkınma yoktur. Öte yandan sürdürülebilir kalkınma yoksa barış ortamı her zaman tehdit altındadır" dedi
Son dönemde Kıbrıs adasındaki hidrokarbon yatakları ile ilgili tartışmalara da değinen hem Kıbrıs hem de bölge ölçeğinde barış kalkınma ilişkisini test etmek için çok önemli bir fırsat bulunduğuna dikkat çeken Akıncı "Kaynakların birlikte değerlendirilmesini öngören bir vizyon sayesinde herkesin kazançlı çıkacağı ve kimsenin kaybetmeyeceği bir ekonomik işbirliği ortamı yaratılabilir. Bu ekonomik ortaklık bölgenin huzura kavuşmasının anahtarına dönüşebilir. Bugün iki toplum tarihsel bir sorumlulukla karşı karşıya. İki topluma ait olan doğal kaynakların yine bu iki toplumun refahını artıracak şekilde değerlendirilmesi şart. Güney Kıbrıs yönetimi ortak payları tek başına sahiplenme anlayışını terk etmelidir. Adanın zenginliklerini, projeleri hiçe sayarak sadece kendi hanesine yazma girişimi tarihsel sorumlulukla bağdaşmaz. Yapılması gereken gerginlik politikası yerine işbirliği yaklaşımıdır. Kıbrıs'ın çevresinde varlığına inanılan zengin doğalgazın diğer kaynaklarla da birleştirerek Türkiye ve Yunanistan üzerinden Avrupa'ya ulaştırılması istikrar ve kalkınma yolunda önemli bir adımdır ve bu gelişmeler herkese ekonomik fayda sağlayacak. Bundan da önemlisi kalıcı bir barış ve işbirliği ortamı yaratılacak olmasıdır.”şeklinde durumun ekonomik getirisini özetledi.
TİM Başkanı İsmail Gülle "Türkiye, 2000'lerin başından bu yana çok ciddi bir değişim yaşadı. Artık büyümede, üretimde, ihracatta bir dünya markasıyız. Bugün dünyadaki 250'den fazla ülke ve bölgeye ihracat gerçekleştiriyoruz. 157 ülkeye otomotiv ürünleri, 84 ülkeye uçak ve helikopter parçaları, 180 ülkeye hazır giyim ürünleri, 164 ülkeye beyaz eşya, 113 ülkeye televizyon ihraç ediyoruz.Ekim ayında yakaladığımız ve Cumhuriyet tarihinin rekoru olan 15,7 milyar dolarlık ihracat, gelecek başarılarımızın da en büyük göstergesi oldu. Kasım ayında da yine aynı başarıyı devam ettirmeyi hedefliyoruz. İnanıyorum ki yeni başarılara imza atarak yıl sonunda 170 milyar dolarlık ihracat hedefimizi gerçekleştireceğiz. Ülkemize 2003 yılından günümüze 200 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım girişi oldu" dedi.
Gülle, bu rakamlarda Boğaziçi Zirvesi'nin de önemli rolü olduğuna işaret ederek "Zirve kapsamında bugüne kadar en az 1,7 milyar dolarlık anlaşma imzalandı" açıklamalarında bulundu.
Nüfus ve eğitimin artması ile teknolojinin gelişiminin tüm dünya genelinde ticaret hacminin de artmasını sağladığını söyleyen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak "19. yüzyılı imparatorluklar, 20. yüzyılı ideolojiler, 21. yüzyılı ise küreselleşme çağı olarak kabul ediyoruz. Zamanın böylece hızlı aktığı süreç içerisinde tarih boyunca insanların birbirini anlamaya en yakın olduğu süreçteyiz. Ama geldiğimiz yerde bu anlayışı yeterince oluşturamadığımızı görüyoruz. Geçen seneki zirvede 'değişimin merkezine insanı almalıyız' demiştim, bu görüşümü tekrar ifade etmek istiyorum. Farklılıklara saygı duyarak ve özgür renklerimizi koruyarak ortak bir dil, kalkınma anlayış geliştirmek bir ütopya değil, ihtiyacımız. Dünyanın bir ucunda olup bitenler artık çok yakınımızda duruyor. Artık fikirde ve harekette daha fazla birlikte olma zamanı" ifadelerini kullandı.
TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Kopuz, dünyanın artık geçmiş yanlışlarından dersler çıkarmak zorunda olduğunu, küresel barış ve istikrarın temin edilmesi için herkese sorumluluk düştüğünü söyledi.
Barış ve kalkınmanın aynı elmanın iki yarısı gibi olduğunu belirten Ali Kopuz, “Biri olmadan diğeri olmaz. Çünkü barış, huzur getirir. Huzur ticareti artırır. Artan ticaretse, refah ve kalkınmayı sağlar. Ticaret yapan, savaşı konuşmaz, birbirine kötü bakmaz. Bu nedenle, ülkeler arasındaki ticaretin gelişmesi, küresel barışa giden en kısa yoldur” şeklinde konuştu.
Kopuz, ülkeler arasındaki ticaret savaşları ve korumacı yaklaşımların, tüm dünyayı olumsuz etkileyen ve kalkınmayı engelleyen çok yönlü bir tehdit olduğuna dikkat çekti.
2019 için küresel büyüme beklentisinin bu tür eğilimlerin artması riski nedeniyle % 3,9’dan % 3,7’ye düştüğüne değinen Ali Kopuz, “Halen dünyada 192 milyondan fazla işiz var ve bu sayı artmaya devam ediyor. Bu tablo ortadayken korumacılık anlayışı, tam bir kaybet kaybet senaryosudur. Biz TOBB olarak ticaret savaşları ve korumacılık tehdidini uluslararası tüm kanallarda dile getiriyoruz. Çünkü biliyoruz ki; ticaret-huzur-zenginlik bir arada yürüyor. Ticareti ne kadar kolaylaştırırsak, huzura ve zenginliğe o kadar kolay ulaşırız” dedi.
Kopuz, “Dünya Barış Endeksi’ne göre küresel çapta barış ortamının arka arkaya dört yıldır gerilediğini görüyoruz. 22 ülkede çatışmalar yaşanıyor. Birçok ülkedeyse uluslararası terörizmden kaynaklanan sürekli bir tehdit algısı hüküm sürüyor. Dünyanın en gelişmiş ülkeleri dahi terör olaylarından büyük sıkıntı çekiyor. Özetle dünyanın her bölgesinde huzursuzluk var. Böyle bir tablo dünyanın daha fazla gerilim, daha az gelir ve istihdam üretmesi demek. İşte bölgemizin hali ortada. Suriye kan ağlıyor” şeklinde konuştu.
ABD ve Çin gibi ülkeler arasındaki ticaret savaşları küresel ölçekte kırılganlığı derinleştiriyor. Dünyada yeni bir Amerikan tek taraflılığı görülüyor. Müttefiklerini de dinlemiyor ve hatta uzaklaştırıyor. İran ve Rusya’ya yönelik tek taraflı adımlar atıyor. İşte tüm bunlar, küresel riskleri ve gerilimleri artırıyor”dedi
yilmazparlar@yahoo.com
  

17 Kasım 2018 Cumartesi

KALDER-27. Kalite Kongresi-Yılmaz parlar

27. Kalite Kongresi Ardından

27. Kalite Kongresi Türkiye Kalite Derneği (KalDer) tarafından 13-14 Kasım 2018 tarihlerinde Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirildi.

 “Sürdürülebilir Ortak Gelecek” teması ile başlayan zirvede, KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Buket Eminoğlu Pilavcı, TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, EFQM CEO’su Leon Tossaint’in açılış konuşmaları yaptılar.


21. Yüzyılın Ekonomisi, İklimle Kim Oynuyor?, Bilim İnsanı Gibi Düşünmek, Hedefimiz 16 Artı 1, Enerjide Neredeyiz?, Şehrinizi Nasıl Alırsınız?, Geleceğe Taşıyan Teknoloji, Gençler Yapmış, Eğitimin Değişen Yüzü, Yönetim Kadının Hakkıdır, KOBİ’lerde Yönetim Kalitesi ve Kurumsallaşma, Doğanın Geleceği gibi konular işlendi.



Ulusal Kalite Hareketi’ni (UKH) başlatan, Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı’nın (EFQM) Ulusal İşbirliği Ortağı, Amerika Kalite Derneği (ASQ) ile işbirliği yapan ve aynı zamanda Orta Doğu Kalite Organizasyonu’nun (MEQA) Kurucu Üyesi olan KalDer’in 27. kalite zirvesinde takip edebildiğimiz oturumlardan Dünya Gazetesi Genel yayın yönetmeni Hakan Gündal’ın moderatörlüğünde; Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı  iklim değişiklerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.


Bülent Eczacıbaşı  "Sorumluluk hepimiz, devletlerin, liderlerin, kamu kurumlarını, özel kuruluşların, bireylerin... Bu sorunlar artık iş birliğiyle çözülebilir. Bizler neler yapabiliriz konusuna bakmamız gerekiyor artık. Siyasi otoriteleri hayata geçirmek için onları nasıl cesaretlendirebiliriz.100 yıl sonraki insanlar daha gelişmiş teknolojiyle bu sorunu  halleder gibi düşüncelerle ileride yaşanabilecek muhtemel oumsuzluklar göz ardı ediliyor.”dedi



SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Değer Saygın’ın  “Enerjide Neredeyiz?" oturumunun moderatörlüğünü üstlendiği panelist konuşmacı Enerjisa Enerji AŞ Yöneticisi Ziya Erdem, "Enerji sektöründeki birtakım sıkışıklıkları aşmak için en önemli yol pazarın serbestleşmesinden geçiyor. Serbestleşme oluşmadığında rekabet de oluşamıyor ve bu sebeple sektörde dönmesi gereken çark dönmüyor." dedi.


Ayrıca Ziya Erdem, “Özel sektör enerjide yaklaşık yüzbeş milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdi. Elli üç milyar dolarlık bir borç yükü var” açıklamalarında bulundu.

Limak Enerji Grubu Yöneticisi Birol Ergüven “Türkiye güneş enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir enerjide önemli mesafe aldı.”ifadesinde bulundu.

Birol Ergüven “Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması'ndaki (YEKDEM) rakamlara ihtiyaç yok çünkü YEKDEM'deki fiyatlardan çok düşük seviyede bu yatırımlar yapılıyor. O yüzden YEKDEM gerekli değil. Yenilenebilir Enerji Kaynakları (YEKA) yenilenebilir enerjide standart haline geliyor. Buradaki yarışma mantığı doğru çünkü kim daha az para istiyorsa yatırımı o yapıyor. Hassas konu ise ekipman üretimindeki yerlilik oranı. Dünyanın bu kadar globalleştiği bir ortamda 'biz yapalım' diyebiliriz” yaptıklarımızın ne kadar yaşayacağını iyice ölçmek lazım, çok teknik bir konu olduğunu vurguladı.



Zorlu Enerji Yatırımlar, İşletme ve Bakımdan Sorumlu Genel Müdür Ali Kındap  "Türkiye'de yüz adet biyokütle ve çöp gazı santrali bulunuyor. Bu santrallerin kapasitesi altıyüzyirmi megavat seviyesinde. Atık konusunda, atıkların kaynağından bertarafına kadar tek bir otorite tarafından yönetilmesi gerekiyor. Büyükşehirler ciddi atık üretiyor. Daha küçük şehirler için de bölgesel atık merkezleri kurulabilir. Atıklar özellikle doğuda ısıtma ve elektrik amaçlı, batıda ise soğutma amaçlı değerlendirilebilir ama bunun öncelikle mevzuatsal olarak düzenlenmesi ve tek bir otorite üzerinden yönlendirilmesinin çok önemli” olduğunu söyledi.


KAGİDER kurucu üyesi Nur Ger’in yönettiği  “Yönetim Kadının Hakkıdır” panelde KAGİDER Başkanı Sanem Oktar, 15 yaş ve üzeri toplam nüfus 60 milyon 223 bin. Bu nüfusun 30 milyon 399 bini kadınlar ve 29 milyon 824 bini de erkeklerden oluştuğunu, İşgücü olarak nitelendirilen nüfusun 31 milyon 790 bin sayının 10 milyon 287 binini kadınlar ve 21 milyon 503 binini erkekler oluşturduğunu, İstihdam edilen nüfus içerisinde toplam 8 milyon 904 bin kadın ve 19 milyon 612 bin erkek var olduğunu, sayıları oransal olarak değerlendirilginde, büyük bir eşitsizlik göze çarptığını, 15 yaşın üzerindeki toplam nüfus içerisinde istihdam oranı erkeklerde % 65,8 olmasına rağmen kadınlarda oran %29,3 seviyesinde kaldığını dile getirdi.



Oranları OECD ülkelerdeki miktarlara ve Kadın işçilerinin hak temelli toplumdaki yeri siyasetten ekonomiye bir çok alanda cinsiyet eşitsizliği hüküm sürdüğüne dikkat çekdi.

Kadının istihdamın doğum ve evlilikle kırılgan noktası olduğunu ve devlet politakasının buna çare bulmasını vurguladı.
Borusan Holding Kurumsal İletişim Direktörü Şule Yücebıyık kendi firmasında kadın istihdamında ve çalışma şartlarında  örnek uygulamaları anlatdı.
21. Yüzyılın Ekonomisi Panelde konuşan QNB Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Aras, 1997'de Japonya'da ve 10 yıl sonra ABD'de yaşanan mortgage krizlerine değindi. Bundan sonraki kriz  Çin'den mi gelecek? diye düşünülmeye başlandığını, bankacılıkta 1980'den bu yana yaşanan büyük değişimi, bankaların üç ana görevi fonların, mevduat toplamanın, bu fonları dağıtmanın kredi vermenin, parayı bir noktadan başka noktaya transfer etmenin yapılış şekillerinin teknolojiyle değiştiğini söyledi.

Bilim İnsanı Gibi Düşünmek panelde zeytin çekirdeğinden ve çeşitli biyoatıklardan biyoplastik madde üreten biolive firma sahibi mucit girişimci iş kadını Duygu Yılmaz’ın buluşu ilgiyle izlendi.

Aktör Halit Ergenç, finalde  Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, Küresel Hedefler, yoksulluğu ortadan kaldırmak, gezegenimizi korumak ve tüm insanların barış ve refah içinde yaşamasını sağlamak gibi evrensel eylem çağrısısını anlatarak tişortları üzerinde bir hedefin yazıldığını 17 küçük minik kalpli çocukları sahneye aldı. Kendilerinden hedefin anlamını anlatmasını istedi. KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Buket Eminoğlu Pilavcı çocukları teker teker öperek tebrik etdi.

yilmazparlar@yahoo.com

10 Kasım 2018 Cumartesi

Uluslararasi Borsalarda Brainmab (Brn)-Yılmaz Parlar


Uluslararasi Borsalarda Brainmab (Brn)

Türkiye’nin Uluslararasi Borsalara Açilan İlk Dijital Para Sistemi: Brainmab (Brn) Oldu
Blockchain sisteminin doğması ile başlayan ve Bitcoin’in ortaya çıkması ile önemli bir devrim yaşayan dijital (kripto) para sistemi, tüm dünyada yaygın hale gelmeye başladı. Son 3 yılda artan bir ivme ile tüm ekonomi çevrelerinin dikkatini çeken, kripto paralar, bazı ülkelerde günlük kullanıma ve dolaşıma geçmiştir.


Kripto paralar öylesine başdöndürücü hızla gelişti ki bugün “token” olarak kurgulanan sistemde pek çok proje ve borsalar hayata geçti. Bu piyasaların bugünkü değeri 500 Milyar Doları geçmektedir. 

Türkiye’de bu alanda önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Bunlardan en önemlisi ise Brainmab (BRN)’dir. BRN 1 Kasım 2018’de dünyanın en iyi coin borsalarından biri olarak kabul edilen BCEX Borsasına kote olarak işlem görmeye başlamıştır.

Konuya ilişkin görüşlerine başvurduğumuz Brainmab Global Pazarlar Direktörü Musa Karademir şunları söyledi; “Dijital dünyanın en tartışmalı konusu hiç şüphesiz kripto (dijital) paralardır. Blockchain güvenliği şemsiyesinde Bitcoin (BTC) ile başlayan bu yaşamsal döngü, hayatımızın bir parçası haline gelmek üzeredir. Denilebilir ki önümüzdeki 10 yıl içinde, bütün harcamalarımız dijital paralarla yapılacaktır. Kripto para piyasalarında her gün yeni bir oyuncu eklense de çoğu sistemli ve sağlam alt yapılarla girmediği için, ölü doğan bebek konumda oluyor. Kripto para piyasasının artan değeri günümüzde yaklaşık 500 Milyar doları geçmektedir. Bu rakamlar, 800 Milyar Doları aşacaktır. Böylesine önemli bir piyasada BRAINMAB (BRN), uzun, yorucu çalışmalar ve beyin fırtınası toplantıları ile ortay çıkan bir Proje oldu. BRN Token, yapılan titiz araştırmalar ve uluslararası görüşmelerin neticesinde, dünyanın en önemli borsalarından olan BCEX’e kote oldu ve Brainmab (BRN), Türkiye’nin ilk ve tek borsaya giren Token’ıdır. Bu açıdan çok mutluyuz. 

Ayrıca İlki başarmanın yanında, başka bir ilk de Coin Borsasında işlem görmeye başladıktan sonra, elimizde bulunun ve kıymet takdir değeri tespit edilmiş patentlerin teminatına dayalı uluslararası finansal kaynak oluşturmak olacaktır. Çalışmalarımız ve görüşmelerimiz devam ediyor. Yakında kamuoyu ile bunu paylaşacağız.”


Kendi alanlarında çok önemli başarılara imza atmış ekibi oluşturanlar Brainmab Ekibi ise; Kurucu Erdal Can Alkoçlar, CEO Ali Öztaş, CO Dila Baktıroğlu, Finans Yöneticisi Hayati Üstün, İş Geliştirme Direktörü Daryal Ogün, IT Abdullah Mazlum, Yönetim Kurulu Üyeleri; Faruk Süren, Toprak Öztürk,  Serdar Ekşioğlu, Metehan Yeşil, Fatih Hatunoğlu, Yavuz Uzun, Göksel Gürsoy’dur.

yilmazparlar@yahoo.com