19 Haziran 2018 Salı

SKAL İstanbul Klübün Armada Hotel-Haziran 2018 Toplantı-Yılmaz parlar

Biz İstanbul’a Layıkmıyız?

SKAL İstanbul Klübün Armada Hotel ev sahipliğinde yaza merhaba gecesi toplantısında Otel Sahibi Kasım Zoto yaptığı turizm ve otelin oluşum kesitlerin yer aldığı konuşmasında “İstanbul Bize layıkda, Biz İstanbul’a Layıkmıyız?”dedi.


İstanbul kültür çalıştayında, Turizm Kültür Bakanımızca; Vedat Türkali’nin ‘Bekle Bizi İstanbul’ şiirindeki “Sen bize layıksın biz de sana” sözleriyle İstanbul’a layık olabilme dile getirilmişti. Kimliğini kaybeden, marka kent olmaya layık, ancak kötü şöhrete yol alan İstanbul…


Kasım Zoto’nun sözleri adeta yankılandı. Gerçekdende, tarihi eşsiz doğasıyla, zengin kültürel mirasın harmanlandığı birçok tarihi ve kültürel eserleri barındıran, doğu ile batı arasında önemli bir köprü durumunda olan, kimliğini kaybetmesine sebep olduğumuz İstanbul..


Günümüzde dünya nüfusunun yarısından fazlası kentlerde yaşamaktadır. World Tourism Organization tarafından bildirilen, Birleşmiş Milletlerlerce, kent nüfusunun % 60 üstünde büyüyeceği ve kentlerde yaşayan insan sayısının 5 milyar kişi den fazla olacağı tahminlerine bakıldığında, küresel hareketler ve sermaye, birçok kentin görünüşünü de değiştirdiği gibi İstanbul bu harekete hemen teslim olan kentler arasındadır. Turizm sektörünün gelişimini sağlayan, rekabet gücünü arttıran bir zamanların İstanbul’u turizm anlamında cazibesini kaybetmeye mahkum kentler arasındadır.


Kentlerin büyümesinde etkili olan önemli faktör planlama olmasına rağmen, İstanbul merkezi bir plan ile gelişme gösterebilmişmidir.?


Fransız, Alman, İspanyol, İngiliz sömürgeciler Amerika kıtasına yerleşmeden önce kent planı yaptıklarını iyi bilmekteyiz. Yine bir örnek  Roma, 1800 yıl önce 1 milyon nüfusun yaşadığı iyi planlanmış organize bir kent olma özelliğine sahip olmuştur.



Kent, insanların günlük yaşantılarının düzgün bir şekilde işlemesini ve kent içindeki yoğunluğun olumsuz etkilerinin daha az hissedilmesini sağlamaktadır. Karmaşık bir düzene sahip olan kentlerde, hem yerel halkın hem de ziyaretçilerin yaşam kalitesi düşmektedir.


Kentler yaşayan organizmalar gibi organik bir yapıya sahiptirler. Doğarlar, büyürler, ekonomik canlılık dönemi sonrası düşüş yaşarlar ve önemlerini kaybederler. Bu döngüyü yaşamamak gerekir. Pek çok etkiliyen faktörlere teslim olmamak gerekir.


Geçmiş uygarlıkların eşsiz izlerini görebildiğimiz, kültürel miras varlıklarını, gerek doğa, gerekse insan afetlerinden zaman içerisinde çoklarının oldukça yıpranan kültürel mirasımız, esasen yalnızca bizlerin değil, sınırları aşan sınırlara bağımsız olan dünya mirasının parçasıdır. 


Kültürel miras zengini, dili, dini, ırkı, kültürü farklı veya aynı soydan gelen farklı coğrafyalarda yaşayan toplumları birbirine bağlayan ortak kültürel mirasa sahip Türkiye’nin ve Dünyanın incisi İstanbul’u, Beton yığınları arasında endüstriyel kirliliğiyle, trafik gürültüsüyle, stres dolu yaşamından sıyrılamayan bir şehir yaptık.


Bir zamanların ağaçlarla, yapraklarla yeşilin tonlarıyla, beyaz, sarı, mor, sıklamen renkli çiçeklerle iç içe Boğaz’a, Haliç’e sahip İstanbul’un kültürel mirasını ve doğa mirasını nasıl zaman içinde zarara uğratdık. Onun içindir ki; Biz İstanbul’a layıkmıyız…


SKAL İstanbul Klübü geleneksel aylık toplantısını Haziran ayı için klüp üyelerin eşleriyle birlikde olduğu samimi bir ortam içinde Armada Hotel Kasım Zoto ev sahipliğinde 18 Haziran 2018 gecesi gerçekleştirdi.


Toplantıya SKAL İstanbul Klüp Başkanı Ata Eremsoy, As Başkan Ayşe Önen, Genel sekreter Can Arınel, Organizasyonlar Direktörü Mustafa Yalçın yönetim kurul üyeleri, SKAL Klüb sekreterliğini yürüten Güliz Mumcu, TUROB Başkanı Timur Bayındır ve Klüp üyeleri katıldılar.


SKAL İstanbul Klüp Başkanı Ata Eremsoy geleneksel SKAL Toast’u yapmıyacaklarını söylemesine rağmen, Hayatını Türkiye'nin tanıtımına adamış ve SKAL İstanbul Kulübü'nün kurucularından, Fethi Pirinçcioğlu’nun torunu Ceylan Pirinçioğlu’nun oğlu, Toast ritüelini merak etdiği için birlikde sözleri söyleyerek SKAL toastını yaptırdılar. Başkan Ata Eremsoy minik yavrudan ilerde SKAL Klüp Başkanı olma sözünü aldı.


SKAL İstanbul Klüp Başkanı Ata Eremsoy yaptığı kısa konuşmada Armada Hotel sahibi Kasım Zoto başta olmak üzere tüm emeği geçen otel personeline teşekkürlerini sundu. Bunun bir göstergesi olarak Kasım Zoto’ya Klübün plaketini takdim etdi.


Armada Otel Sahibi Kazım Zoto ile Turizm genelinde özel söyleşi gerçekleştiriyoruz. Kasım Zoto önce “ İstanbul Turizminde Çanlar Kimin İçin Çalıyor?”diyor ve hemen yıllara döküyor; “Çok kötü geçen 2016 ve 2017 yıllarından sonra, ülkemizde turist trafiğinin hareketlenmesi, tüm turizm camiasını sevindirdi ve yeniden umutlandırdı. Ancak turizmi sadece kelle sayısı olarak incelersek, uzun vadeli büyük bir yanlışlık yapmış oluruz.” Şeklinde Açıklama getiriyor.


Açıklamasına ilave olarak Kasım Zoto  “1970’lerde  hippi turizmi ile canlanmaya başlayan İstanbul kent turizmi, 45 yıllık bir süre içinde iyi kötü “sürdürülebilir” sayılabilecek bir şekilde 2015’e kadar her pazardan biraz pay alarak büyümüştü. Bu pazarın içinde biraz bavul turizmi, biraz eğlence turizmi, biraz dini turizm, kültür, kongre,incetive, kruvaziyer turizmleri gibi turizmin hemen her çeşidi bulunuyordu.

Bir turizm ürünü olarak bakıldığında, bu dengeli denilebilecek büyümede, İstanbul’un kalitesini geliştirmesinin de önemli payı olmuştu. Bir taraftan Tarihi Merkez’e yakın, İstanbul kent kültürünü canlı tutan butik oteller, dünya standartlarında 4 ve 5 yıldızlı oteller, gurme lokantalar, dünya standardında gece kulüpleri açılırken, diğer taraftan ticaret merkezlerine yakın ve ucuz 2 - 3 yıldızlı oteller daha farklı bir turist kesimini konuk ediyordu.”sözleriyle ifade ediyor.
Kasım Zoto’ya 2018’i sorduğumuzda,“2018 yılına geldiğimiz zaman, kent turizmi bu çeşitlilikten uzaklaşmış, bunun yerine artış ağırlıkla Doğu, Ortadoğu, Uzak Doğu ülkelerinden, ucuz ürün arayan pazarlara yönelmişti. Agirlama sektörünün eski gelirlerine ulaşamadığı için hizmet kalitesini düşürmesi, yetişmiş personelin bu maaşlarla sektörde kalmak istememesi, dolayısı ile kaliteli eleman bulma zorluğu gibi sorunlar ortaya çıkıyordu. Bu durum da turizmcilerin hizmetlerini daraltarak, minimum sayıda ve düşük maaşlı personel ve işi en ucuza nasıl mal ederim mantığı ile sürdürmeye çalışması sonucunu doğurdu… İşte en kritik nokta da burada! Sektörün birinci ligine kadar çıktığımız 45 yıldan sonra 3. lige düşme tehlikesini gözardı etmememiz gerekli. Tekrar 1. lige çıkmak da uzun bir zaman gerektirebilir.” Şeklinde acı tabloyu gözlerimizin önüne seriyor.
Aynı masada bulunduğumuz Merlin Grup genel Müdürü Sarper Hilmi Suner ile yaptığımız sohbetde Merlin Entertainments hakkında bilgi isterken; Merlin Entertainments; aileye yönelik eğlencede Avrupa'nın 1 numaralı ve dünyanın ikinci en büyük etkinlik alanı işletmecisi olduğunu, 23 ülkede ve 4 kıtada 111 eğlence merkezi, 12 otel ve 4 tatil köyü işletdiğini Türkiye’deki markalarını  Sea Lıfe İstanbul, Madame Tussauds İstanbul ve Legoland® Discovery Center olduğunu öğreniyoruz. 
 Sarper Hilmi Suner “Merlin'in dünyadaki markaları arasında The London Eye, Madame Tussauds, Sea Lıfe, Legoland, Legoland® Discovery Centre, Dreamworks Tours: SHREK’s Adventure, Dungeons, Gardaland, Alton Towers Resort, Warwick Castle, Thorpe Park Resort, Blackpool Tower, Heide Park Resort, Sidney Tower Eye ve Skywalk gibi pek çok eğlence merkezi yer alıyor.” Diyor ve “Türkiye’deki merkezi SEA LIFE İstanbul, Bayrampaşa Forum AVM içerisinde 8 bin metrekarelik alan üzerinde ziyaretçilerini karşılıyor. Tüm dünyada 4 kıtadaki 51 farklı noktada yer alan, 40 yılı aşkın bilgi birikimine sahip, dünyanın en büyük ve en çok ziyaret edilen akvaryum zinciri Sea Lıfe’ın içerisinde 500’ün üzerinde türden yaklaşık 15 bin deniz canlısı yaşıyor.”bilgilerini veriyor.

En çok turist çekeni sorduğumuzda; Madame Tussauds olduğunu söyliyor. Birazda hakkında bilgi veriyor “Madame Tussauds İstanbul 20 milyon TL yatırımla, İstiklal Caddesi üzerinde yer alan Grand Pera binası içerisinde kuruldu. 2 bin metrekarelik bir alanda bulunan Madame Tussauds İstanbul’da tarih, kültür-sanat, bilim, spor ve eğlence dünyasından 60’ın üzerinde ünlü ismin balmumu figürü ziyaretçileri karşılıyor. Madame Tussauds’yu sadece bir müze olmaktan çıkarıp aynı zamanda bir eğlence merkezine dönüştürüyor.”


yilmazparlar@yahoo.com

7 Haziran 2018 Perşembe

EGD -Ekonomi Basını Başarı Ödülleri-Yılmaz Parlar

EGD -Ekonomi Basını Başarı Ödülleri

Başkanlığını Celal Toprak’ın yaptığı Ekonomi gazeteciler Derneği  (EGD )  "Ekonomi Basını Başarı Ödülleri" 6 Haziran 2018 Çarşamba akşamı Cemile Sultan Korusu İTO tesislerinde sahiplerine verildi. 


Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) tarafından Türk Telekom ana sponsorluğunda, İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) katkıları ve Petronet'in desteğiyle "Yaza Merhaba" etkinliği kapsamında gerçekleştirilen onuncu "Ekonomi Basını Başarı Ödülleri" jürisinde "Hakan Güldağ, Vahap Munyar, Şeref Oğuz, Ruhi Sanyer, Abdurrahman Yıldırım, Jale Özgentürk, Hasan Arslan, Oya Yalıman, Faruk Erdem, Fikret Çengel, Hayri Çetinkaya, Bilal Emin Turan, İbrahim Acar, Talip Yılmaz, Recep Erçin, Yaşar Kızılbağ, Ali Çağatay, Ufuk Korcan, Fikri Türkel, İsrafil Kuralay, Bahadır Kaleağası, Hamdi Ateş, Celal Toprak, Sadi Özdemir, İdriz Çokal."gibi değerli isimler vardı.


Ödül Tören gecesinin sunumunu Televizyon program yapımcısı Çetin Ünsalan üstlendi.
Açılış konuşması için EGD Başakanı Celal Toprak’ı davet etdi.
EGD Başkanı Celal Toprak, bu yıl ödül töreninin onuncusunu düzenlediklerini belirterek, "Çok önemli jüri üyelerinin önemli değerlendirmelerinden sonra sevgili arkadaşlarımız, meslektaşlarımız ödüllerini alacak bu akşam." dedi.
Jürinin ödül alacaklarını belirlerken çok zorlandığını dile getiren Toprak, yarışmaya çok önemli çalışmaların başvurduğunu söyledi.
Ödül Törene katılan İTO Başkanı Avdagiç: - "Bu ülkenin potansiyeline güvenmek gerekiyor. Bu yıl ilk 5 ayda açılan yabancı sermayeli firma sayısı 3 bin 284. Geçen yılın aynı dönemine göre artış yüzde 90'ın üzerinde. Keza yerli firma sayılarında da ivme yukarı yönlü, ilk beş ayda 25 bin 670 firma kuruldu. Geçen yıla göre yüzde 24 artmış durumda" - " Merkez Bankası'nın toplantısını hep birlikte bekliyoruz. Şunu söylemek istiyorum ki; dolara da faize de gerçek ayarı, katma değerli üretim verecek".
EGD'nin 11 yıl önce yüzlerce ekonomi muhabirinin elini taşın altına koymasıyla faaliyete başladığını dile getiren Avdagiç, ilk adımından itibaren de büyüdüğünü ve güçlendiğini söyledi.
Avdagiç, iş dünyası olarak basın mensuplarıyla aynı kulvarda çalıştıklarını, hayata ekonomi penceresinden baktıklarını kaydederek, toplantılarda, organizasyonlarda da sık sık bir araya geldiklerini anımsattı.

Avdagiç, "Bugünse EGD, hem basının hem de iş dünyasının sesini duyurduğu ortak bir akıl platformu haline geldi. İTO, bu önemli başarının tanığıdır." diye konuştu.
Türk Telekom İletişim Direktörü Hamdi Ateş, 16 aydır mevcut görevi üstlendiğini belirterek, Türk Telekom olarak basın mensup örgütlerinin tamamına destek verdiklerini, EGD'den de iş birliği teklifi geldiğinde hiç düşünmeden bunu kabul ettiklerini söyledi.

Türk Telekom olarak basına verdikleri önemden bahseden Ateş, tüm basın örgütlerine destek verdiklerini ve vermeye devam edeceklerini vurguladı.
Ateş, "Biz Türk Telekom olarak burada olmaktan, bu iş birliğinden çok memnunuz. İnşallah uzun yıllar devam eder." şeklinde konuştu.
Ödül Kategorileri ve layık görülen isimler;
Ekonomi Haberi (Yazılı Basın)- Metin Can - Sabah (İşte Çiftlikbank Gerçeği)
Ekonomi Haberi (Tv)- Sinem Yöndem- Halil Kahraman Cnn Türk (Stoklarda Pamuk Kalmadı, Polyestere Dikkat)
Ekonomi Haberi (İnternet)- Kazım Ataer- Dinçer Gökçe  / Www.Hurriyet.Com.Tr (Çiftlik Bank Ceo'su Mehmet Aydın'ın Uruguay'daki Evi Ortaya Çıktı)
Söyleşi Röportaj (Yazılı Basın)- Ceyhun Kuburlu- Hürriyet  (Yabancı Sınırsız Yerli İşsiz)
Yerel Basın Ödülü (Yazılı Basın) Başar Şeker- Refleks Gazetesi (Ekonomi Karnavalı)
Köşe Yazarı- Alaattin Aktaş- Dünya
Ekonomi Programı (Televizyon) - Berfu Güven, Güngör Uras, Tamer Arıcan,Arzu Çalışkan,İlhan Kandaz,Sevcan Bilgiç - NTV (Sokağın Ekonomisi)
Yılın Araştırma Haberi (Yazılı Basın)- Cabir Turgut- Türkiye (Bas Geç 5 Bin Lira)
Jüri Teşvik Ödülü- Ceren Boztepe- Hürriyet (Zehirleyen Güzellik)
Eda Gezmek- Para Dergisi (Siz Hiç Tekerlekli Sandalyede Oturup Koşmayı Denediniz Mi?)
Jüri Özel Ödülü- Musab Turan- Anadolu Ajansı (Koca Koca Kurumlar İnovasyon Tiyatrosu Oynuyorlar)
Nezih Demirkent Özel Ödülü- Selenay Yağcı- Dünya (Silikon Vadisi'ne Türk Akını!)
Namık Ahıska Özel Ödülü-Ömer Temür- Türkiye (Ahırda Koyun Değil Bitcoin)
Bülent Yardımcı Özel Ödülü- İrfan Donat- Bloomberg Ht (Tarım Analiz)
Esen Salihoğlu Özel Ödülü- Gülistan Alagöz- Hürriyet (Mağdurlar Vadisi)
Şehriban Kıraç- Cumhuriyet (Kurtlar Vadisi Nakit Sıkıntısında)
Türk Telekom Özel Ödülü- Timur Sırt- Sabah

yilmazparlar@yahoo.com

12 Mayıs 2018 Cumartesi

YAPDER-14.Kent ve Yaşam Ödülleri -Yılmaz Parlar

14.Kent ve Yaşam Ödülleri  

Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneği (YAPDER)’in desteklediği, Gazeteci Celal Toprak ile Yayıncı Mehmet Gözcü’nün birlikte organize ettikleri, Kent ve Yaşam ödülleri kapsamında verilen “14. Kent ve Yaşam Ödülleri” sahiplerini buldu.


Aralarında bilim insanları, kentleşme uzmanları ve sivil toplum örgütü önderlerinin yer aldığı 40 kişilik jüri tarafından belirlenen ödüller, bu alandaki en uzun soluklu etkinlik olarak gösteriliyor.


Sanko Holding ana sponsorluğunda, Armada Hotel’de, 8 Mayıs 2018 tarihinde düzenlenen 14. Kent ve Yaşam Ödülleri törenine, kamu, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri ve iş dünyasının temsilcileri yoğun ilgi gösterdi.


Aralarında bilim insanları, kentleşme uzmanları ve sivil toplum örgütü önderlerinin yer aldığı 40 kişilik jüri tarafından belirlenen ödüller, bu alandaki en uzun soluklu etkinlik olarak gösteriliyor.


Gazeteci Celal Toprak tarafından, kanalekonomi’de yayınlanan Kent ve Yaşam programı kapsamında verilmekte olan ödüller, alanında oscar olarak nitelendiriliyor. Proje üretmiş kişi ve kurumları yüreklendirmek ve onurlandırmak amacıyla verilmekte olan Geleneksel Kent ve Yaşam  Ödülleri, doğru iş yapmış kişi ve kurumların buluşma noktası haline geldi.


14.Kent ve Yaşam Ödülleri’ni alan kurum ve kişiler

-Turizm ve Tanıtım Ödülü: KKTC Turizm Ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu
-Yerel Yönetim Ödülü: Kağıthane Belediye Başkanı Fazlı Kılıç
-Akıllı Kent Ödülü: Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu
-Sektörü Geliştirme Ödülü: İTHİB Başkanvekili İsmail Gülle
-Değişim Ödülü: Türsab Başkan Vekili Hasan Erdem
-Emek Ödülü: Birleşik Metal Sendikası Başkanı Adnan Serdaroğlu
-Kent Markası Ödülü: Demir İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Hamit Demir
-Teknoloji Ödülü:  Ticari1 Teknoloji Aş Genel Müdürü  Hüsnü Saraç
-Eğitim Ödülü: Fen Bilimleri Eğitim Kurumu Kurucu Başkanı Nazmi Arıkan - Eğitim Ödülü: Fen Bilimleri Çorlu Okulu Kurucusu Adnan Gürler
-Yeni Ufuklar Ödülü: Kadın Eserleri Kütüphanesi Ve Bilgi Merkezi Vakfı Başkanı Aslı Davaz
-Toplumsal Destek Ödülü: Engelli Çocuklar Ve Ailelerini Destekleme Merkezi  Eçadem Müdürü Güler Başaran
-Yatırıma Destek Ödül: Moda Ve Hazır Giyim Federasyonu Başkanı Hüseyin Öztürk
-Vizyon Ödülü: Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar
-Kente Katkı Ödülü: Kıbrıs Amerikan Üniversitesi - Cemile Esenyel Kau Mütevelli Heyet Başkan Vekili
-Farkındalık Ödülü: Oyuncu  Betül Arım
-Kültür Sanat Ödülü: Sanatçı – Bilim İnsanı Yusuf Benli
-Genç İşadamı Ödülü: Giray Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Hazım Giray
-Başarı Hikayesi Ödülü:  Edelstaal. Group YK. Başkanı    Turgut Torunoğulları
-Kadın Girişimciliğine Destek Ödülü: Daikin Yönetim Kurulu Üyesi Zeki Özen
-Kobi Ödülü: Yönetim Danışmanı Dr.Yılmaz Sönmez
-Kentleşmede Yenilik Ödülü:   Edremit Belediye Başkanı Kamil Saka 


 KKTC’de turizmi uçurdu  ödülü aldı


KKTC Turizm Ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu son dönemde turizmde büyük bir atak yakaladı. Ödülün verilmesine karar veren jüri gerekçesinde şu ifadeleri kullandı:

“Her taraftan ambargo ile sıkıştırılan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni turizm ile önce Türkiye’ye açma çalışmalarını başlattınız. Sonra KKTC’nin tanıtı gibi önemli bir görevi üstlendiniz. KKTC sizin bakanlığınız döneminde daha çok ilgi gören bir ülke haline geldi. Çalışmalarınızdaki başarıları jüri ödüllendirme kararı aldı.”

Sanko Holding ana sponsorluğunda, Armada Hotel’de, 8 Mayıs 2018 tarihinde düzenlenen 14. Kent ve Yaşam Ödülleri törenine, kamu, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri ve iş dünyasının temsilcileri yoğun ilgi gösterdi. Ödül alanlar arasında Kağıthane Belediye Başkanı Fazlı Kılıç, Başakşehir Belediye Başkanı  Yasin Kartoğlu, İTHİB Başkanvekili İsmail Gülle, TÜRSAB Başkan Vekili Hasan Erdem ve Hamit Demir, Nazmi Arıkan, Turgut Torunoğulları gibi iş dünyasının önemli isimleri yer aldı.


Gazeteci Celal Toprak tarafından, kanalekonomi’de yayınlanan Kent ve Yaşam programı kapsamında verilmekte olan ödüller, alanında oscar olarak nitelendiriliyor. Proje üretmiş kişi ve kurumları yüreklendirmek ve onurlandırmak amacıyla verilmekte olan Geleneksel Kent ve Yaşam  Ödülleri, doğru iş yapmış kişi ve kurumların buluşma noktası haline geldi.


yilmazparlar@yahoo.com

1 Mayıs 2018 Salı

.Kadın Girişimciliği Destek Zirvesi-Yılmaz Parlar


1.Kadın Girişimciliği Destek Zirvesi


Kadın çalıştıran patronlar, %28 daha karlı çıkıyor

1.Kadın Girişimciliğine Destek Zirvesi’nde iki panel düzenlendi. Ekonomide Kadın Eli Zirvesi’nde konuşma yapan panelistler, yapılan araştırmalara göre, kadın çalıştıran patronların %28 oranında daha karlı çıktıklarını açıkladılar. Yaşamın içinde denge kurabilmek için, kadınların iş hayatında daha fazla yer alması gerektiği vurguladılar. Türkiye’nin, G20 ülkeleri arasında, kadın istihdamında, sondan 3.’cü olduğuna dikkat çekildi. Kadınların iş hayatında fazla talepkar olmayarak istedikleri görevleri işaret etmediklerinin anlatıldığı panelde, kota konulmasının önemli olduğuna da değinilerek, böylece yönetim kademelerinde kadınların daha fazla yer alabileceği kaydedildi.

Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneği’nin (YAPDER) önderliğinde, çok sayıda sivil toplum liderinin destekleri, Sarıyer Belediyesi, MEF Üniversitesi, Daikin ve Hepsiburada.com’un katkıları ile 28 Nisan 2018 Cumartesi günü, MEF Üniversitesi Maslak Kampüsü’nde, Kadın Girişimcilere Destek Zirvesi düzenlendi. ‘Ekonomide Kadın Eli’ olan Zirvesi’nin açılışı Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ve MEF

Avcılar Belediye Başkanı Dr. Handan Toprak Benli, şunları söyledi: “Toplumsal cinsiyet eşitsizlik sorunu, asla kadının sorunun değildir. Bütün toplumun, insan haklarının, tüm insanlığın sorunudur. Ekonomide kadın elinin olması, kadının ekonomik yaşama kavuşması şarttır. Para icat oldu, eşitlik bozuldu. Para dengeli olursa, eşitlik sağlanacaktır” dedi. Avcılar Belediyesi tarafından başlatılan “sokaktan okula” projesi hakkında da bilgi veren Dr. Handan Toprak Benli, sokakta dilendirilmek istenen çocukların uzmanlar eşliğinde alınıp, aileleriyle görüşülüp, okula başlatıldığını, spor- sanat gibi aktivitelere yöneltildiğini ve Avcılarda sokakta mendil satan çocuk olmadığını kaydetti.

Ekonomide Kadın Eli’ mottosu ile düzenlenen 1.Kadın Girişimciliğine Destek Zirvesi’nde, kadın girişimciliğinin ekonomideki önemini anlatan iki ayrı panel düzenlendi.

Sarıyer Belediyesi Teknik Başkan Yardımcısı Sevgi Atalay’ın moderatörlüğünde gerçekleşecek Girişimci Kadın Dernekleri ve Kadın Odaklı Kuruluşlar Oturumu’nda Gayrimenkulde Kadın Liderler Platformu (GKLP) Danışma Kurulu Başkanı Av.Pınar Ersin Kollu, Girişimcilik Ekosistemi Derneği (GED)Başkanı Esra Özden ve Hepsiburada Girişimci Kadınlar Proje Koordinatörü Duygu Aktaş konuşmacı olarak yer aldı.

Gayrimenkulde Kadın Liderler Platformu (GKLP) Danışma Kurulu Başkanı Av.Pınar Ersin Kollu şunları söyledi:
“Girişimcilikte kadın olmakla, erkek olmak arasında bir fark yok. Bu farkındalığı yerleştirelim. İşini iyi yapandan öte, işini farklı yapan ve risk alabilen kişi girişimcidir. Sabretmek ve uyum sağlamak önemlidir. İyi eğitim alan, işini iyi yapan, ceo olmayı isteyen ve kendi işini kurmak isteyen kadınlarımız bulunuyor. Bizler inşaat sektöründeki bu kadın adaylara düzenlediğimiz sertifika eğitimleriyle, mentorluk yapmaya devam ediyoruz” dedi.

Hepsiburada Girişimci Kadınlar Proje Koordinatörü Duygu Aktaş, şunları söyledi:
“Dijitalleşen dünyada, kadınların teknolojiye daha yatkın olmaları gerektiğini düşünmekteyim. Biz ürettiği ürünleri pazara açacak mecra bulamayan kadınlarımızın yanında yer aldık ve bugün 2100 kadını e-ticaret ile tanıştırdık. 15 günde bir kadınlara, ticaret ve bilgisayardan işlerini nasıl yönetecekleri dahil birçok konuda eğitimler veriyoruz. Nitekim e-Ticaret, ülkemizde %4 civarındır. Bu oran, Almanya ve Fransa gibi ülkelerde %8 olurken, Amerika’da %18 bandına geldi. E-Ticaretin payı gittikçe yükselecek” dedi.

Girişimcilik Ekosistemi Derneği (GED)Başkanı Esra Özden, şunları söyledi:
“İstanbul’daki eğitimimim ardından Adana’ya yerleştim. Burada çeşitli sanayi kuruluşlarında çalıştıktan sonra, girişimci olmaya karar verdim. Önce bölgesel bir ekonomi gazetesi kurduk, şuan iş güvenliğinden sanayi boyalarına kadar birçok ürünün alım-satım işleriyle uğraşıyoruz. Yurtdışındaki girişimcilik eko-sistemini gördükten sonra, bölgemizde tohumlarını atmaya başladım. İnovatif girişimleri olanları destekliyoruz ve finans desteği almalarına öncülük ediyoruz. Mesela, kadın girişimcilerimizle tarım 4.0’ı çalışıyoruz. Tarım ile teknolojiyi birleştireceğiz” dedi.

 Kadın Girişimcilik ve Sürdürebilirlik başlıklı ikinci oturum ise, Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) ve YAPDER Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünde, Enerji Verimliliği Derneği (ENVER) Genel Sekreteri Yeşim Beyla, Urban Land Instutitute (ULI Türkiye) Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Hasol Erktin ve Daikin Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Neslihan Yeşilyurt söz aldı.

Enerji Verimliliği Derneği (ENVER) Genel Sekreteri Yeşim Beyla, şunları söyledi:
“16 yıl boyunca iş hayatında çalıştım. 1999 depreminde doğanın ve sürdürülebilirliğin önemini birkez daha fark ettim ve sivil toplum örgütlerinin içinde olmayı istedim. Bugüne gelindiğinde dernek olarak, sağlık, eğitim, çevre konularında birçok projeye imza atıyor. Örneğin “Enerji Hanım” projemizle, başta kadınları, çocukları ve tüm toplumu, enerji verimliliği konusunda bilinçlendirmeye devam ediyoruz. Enerji verimliliğini uygulayanlar, faturalarında 10 TL ile 35 TL arasında tasarruf sağlıyorlar. Bu projemiz Birleşmiş Milletlerde rol model olarak anlatıldı. Hindistan’da çalışılması için protokol çalışmalarını tamamladık” dedi.

Urban Land Instutitute (ULI Türkiye) Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Hasol Erktin, şunları söyledi:
“Türkiye’deki kadın istihdam oranı, AB ülkeleri arasında en düşük olanıdır. G20 içinde kadın istihdamında, sondan 3.’cüyüz. En sonda, Suudi Arabistan ve Hindistan’ın ardından, ülkemiz geliyor. Bizlerin, kadın istihdam oranını artırmamız lazımdır. Bir yandan iş hayatındaki kadınlara yönderlik ederken, diğer yandan alttan gelenleri hazırlamalıyız. Her konuda denge ve sürdürülebilirlik önemlidir. Sürdürülebilirlik nasıl olur diye baktığımızda, ilk olarak doğaya zararlı bir şey yapmayacaksınız, ikinci olarak doğayla çalışmayacaksınız, üçüncü olarak az kullanacaksınız ve dördüncü olarak dışarıdan bir katkı almadan kendi kendinize yeteceksiniz” dedi.

Daikin Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Neslihan Yeşilyurt, şunları söyledi:
“Daikin, 2011 yılında Türkiye’ye geldi. Daikin olarak biz, kadınların gücünü kullanmayı istedik.  Çünkü, iklimlendirme konusunda çalışan kadın yoktu. 2014 yılında başlattığımız projeyle, 2020 yılına kadar 100 tane kadın bayimizin olmasını hedefledik. Şuan, kadınların patronluğunda 35 tane bayimiz başarılı şekilde faaliyet gösteriyor. Bu bayilerimize, ilk başta her türlü desteğimizi de verdik. Projemiz Japonya’da ses getirdi, üst düzey Japon yöneticiler ülkemize gelip, incelediler. En son, 35 kadın bayimiz ve 500 erkek bayimizin katılımıyla düzenlediğimiz toplantıda, kadın bayilerimize ödül vermekten ayrı bir gurur duydum” dedi.

yilmazparlar@yahoo.com

27 Nisan 2018 Cuma

Yönetim Danışmanları Derneği- Türkiye Management Forum-Yılmaz Parlar

Danışmanlar Faydalı Böceklerdir
Onlarsız olmaz…
Yönetim Danışmanları Derneği tarafından 25.Nisan 2018 Çarşamba günü İstanbul Ataşehir Sheraton Hotel’de Türkiye Management Forum düzenlendi.

Gerçekleşen Forumun panellerinde, Yönetim Danışmanları faydalı böceklere benzetildi. Böcekler besliyor, dünyanın temiz kalmasını sağlıyor ve tehlikelerden koruyor.
Türkiye’nin Kobi’lere yönelik sürdürülebilir yapılar oluşturmasına yönelik çalışmaların paylaşıldığı “Yönetimde Yenilikçilik ve Değişim “ sloganıyla açılan zirvede,

Açılış oturumunda ; Yönetim Danışmanları Derneği Başkanı Zeynep Tura, “Yönetim Danışmanı kullanmak bir keyfiyet değil, ekonomik gelişim ve sağlıklı, sürdürülebilir büyüme için bir zorunluluk olarak görülmeli.”
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Genel Sekreteri Akansel Koç  “Her işletmenin özelliğine göre, Uygun hazırlanacak stratejiler ve bu stratejilere göre çalışma ortamları oluşturulmalı.”
Bilim Sanayi Teknoloji Bakan Yardımcısı Doç.Dr.Hasan Ali Çelik, “Bilim ve teknoloji odaklı düşünmeli ve bu yönde kendimizi daha da ileriye taşımalıyız.”
Ekonomi gazeteciler Derneği Başkanı Celal Toprak, “Yönetimde Yeni Stratejiler, büyüme yöntemleri, ancak danışmanlar sayesinde mümkün olabilmektedir.”
Dünya gazetesi Ekonomi yazarı Rüçtü Bozkurt, “Strateji Danışmanlığını; Yönetim Danışmanlığı, Operasyon Danışmanlığı, İK Danışmanlığı, Finansal Danışmanlık, IT Danışmanlığı, şeklinde sınıflanırabiliriz.”
Global Growth Institute’den Wayne Clarke, The brundtland commission’s report 1987 our common future üzerinden örneklemeler verdi.
Aslındada raporun esasında “Küresel olarak düşünmeyi” kabul edersek, Büyüme konusuna dikkat çekmek, büyük bir hata olabilir. Yaşadığımız toplumlarda ekonomik ve nüfus artışının bugüne kadar olduğu gibi devam edemeyeceğini inkar ediyoruz. Her köydeki kaynaklar dağıtılıyor, her bir şehrin çevresi bozuluyor ve çocukların yaşayabilmeleri için her şehrin uygunluğu tehdit ediliyor. Gelecek için herhangi bir topluluk planını, büyüme gibi bir şeyi ilan etmek, birçok köy, kasaba ve kentin zaten inşa edildiğini ve aynı zamanda insanlarla doldurulduğunu kabul etmiyor. Şimdi zevk aldığımız yaşam kalitesi çocuklar için korunacaksa, ekonomik ve nüfus artışına yönelik sınırlamalar getirilmelidir. Bunu yaparak yerel olarak hareket etmeyi ve sürdürülebilir olmayı seçiyoruz.

Biyolojik kısıtlamalar ve fiziksel kısıtlamalar, çoğumuzun çoğunun yaşadığı birçok toplumdaki insan tüketiminin, üretiminin ve nüfus faaliyetlerinin giderek artan şekilde artması üzerine, daha fazla ekonomik ve nüfus artışı artık pek çok yerde sürdürülebilir değildir. Yeryüzünün kırılgan çevrelerle sınırlı olduğu sürece, Büyüme'nin sürdürülemez olduğu bir nokta ortaya çıkıyor. Yerel olarak yapılacak çok iş var. Fakat bu çaba ekonomik ve nüfus artışını mantıklı bir şekilde sınırlamadan makul bir şekilde başlayamaz.
Sürdürülebilir KOBİ ‘ler, Teknoloji ile Finansal Yönetim, Yönetimde Yeni Stratejiler ve Değişen Bakış Açıları, Teknoloji ile Yönetmek, Ekonomiye Göre Yenilikçi Finans Yönetimi, Değişen Müşteri Beklentilerine Göre Yeni Pazarlama Stratejileri gibi konulu panel ve konuşmaların yapıldığı forumda;

Bilim Sanayi Teknoloji Bakan Yardımcısı Doç.Dr Hasan Ali Çelik Management Forum Turkey açılış konuşmasında  Ülkemizde ithalat oranlarını düşürmek için özellikle Teknolojik üretime dayalı çalışmalar yapmaktayız. Tekno Yatırım Stratejik Ürün Desteklerinde %70 e varan destekler sağlıyoruz. Artık bilim ve teknoloji odaklı
düşünmeli ve bu yönde kendimizi daha da ileriye taşımalıyız. İşletmelerimiz teknolojik değişime yönelik çalışmalarını her geçen gün hızlandırıyorlar , Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak tüm kurumlarımız ile ülkemizin stratejik hedefleri doğrultusundaki çalışmalarını desteklemeye devam edeceğiz.” dedi.

Türkiye İşveren Sendikaları Konfedarasyonu Genel Sekreteri Akansel Koç  “Yönetim Stratejileri işletmeler için çok önemli bir faktördür. Her işletmenin özelliğine göre Uygun hazırlanacak stratejiler ve bu stratejilere göre çalışma ortamları oluşturulması , karlılık , istihdam oranları gibi rakamlara da pozitif etki sağlayacaktır.” Açıklamalarda bulundu..

Strateji geliştirme, iş-teknoloji uyumlanması, kurumsal yapılanma, verimlilik, süreç yönetimi, yenilikçilik ve değişim yönetimi konularında uygulamaya esaslı  çözümler sunan, Tangram Yönetim Danışmanlık A.Ş. kurucu ortağı Yönetim Danışmanları Derneği’nin (YDD) Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Tura, “ Türkiye engin kaynaklara sahip bir ülke. Fakat, bu Kaynakları verimli olarak kullanmadan ısraf ediyor olmamız , ekonomik açıdan dar alanlar oluşmasına sebep olmaktadır. Ekonominin itici gücü olan Kobilerimize Kamu tarafından özellikle KOSGEB aracılığı ile önemli
kaynaklar sağlanmakta fakat belirli bir strateji çerçevesinde ilerlemesi gereken Kobi lerimizin satış, pazarlama, üretim, kalite gibi konularda bütün çalışmalarını tek başına yapmasını bekliyoruz. Özetle işi doğru yapmalarını yani operasyonel mükemmelliği bekliyoruz. Kobi lerin teşviklerden faydalanırken yapısal iç reformalarını
yapmalarının sağlanması gerekir. Bunu da ancak  Dışarıdan Bakan bir
göz desteği ile sağlayabiliriz. Dünyanın en gelişmiş ülkeleri aynı zamanda en çok danışmanlık hizmeti alan ülkeler. Yönetim Danışmanı kullanmak bir keyfiyet değil,
ekonomik gelişim ve sağlıklı, sürdürülebilir büyüme için bir zorunluluk olarak görülüyor. Japonya, Almanya, İngiltere ve ABD de verilen destekler ülkenin stratejik hedefleri doğrultusunda, KOBİ nin ihtiyaç duyduğu yetkinliği geliştirmek için, konusunda uzman, yetkin danışman desteği ile ve en önemlisi performans izleme modeli çerçevesinde veriliyor.Ülkemizde de son geliştirilen KOBİ destek
süreçlerini bu açılardan değerlendirmemiz gerekiyor. KOBİ lerimiz ekonomimizin belkemiği ya da can damarı iseler, onların sağlıklı büyümeleri için gerekenleri dengeli bir plan çerçevesinde sunmamız gerekli.” dedi.

Yönetimde Yeni Stratejiler, Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak moderatörlğünde, Crossover İstanbul Genel Müdürü Mine Dedekoca, Lexmark Int.CEEMEA Genel Müdürü Sinan Emon ve Toray International Türkiye CEO’su Alper Ensari tarafından değerlendirildi.
Dijital Ekonomiye dönüşümde Kobi’lerin yeni yönetim stratejileri ve değişen yönetim açıları değerlendirildi. Büyüme için gereken yeni stratejiler, dijital ekonomi ile beraber, Dijital dönüşüme yapılan yatırımın iş süreçlerindeki etkileri ele alındı
Türkiye’de üretime dayalı ekonomiye geçişte , Kobi’lerin yeri, aynı zamanda gelişen ve sürdürülebilir yapılar kurmaları için Yönetimden , Finansman unsurlarına kadar her alanda yapılması gereken değişimler masaya yatırıldı.
Topluluk Lideri Ömer Turhan “ Danışmanlar faydalı böceklerdir. Yapraklardaki bitleri ve sivrisinekleri yiyor, meyve ağaçlarının ve sebzelerin döllenmesini sağlıyor ve hatta çöpleri temizliyorlar. Bazıları bunları öğrendikçe korkularını kaybediyor. Böceklerin iyi ve yararlı olduklarına dair en bilinen örnekse arılar. Hem bal üretiyorlar, hem de dölleme yetenekleri olmasaydı neredeyse hiçbir ağaç ya da bitki meyve vermezdi.
Bunun içine bilgi endüstrisindeki her mesleği koyuyorum. Mimarlar, reklamcılar, muhasebeciler, mühendisler, hukukçular, araştırmacılar... Arı gibidirler. Arılar tabiatta yok olursa dünyanın başına ne geleceğini bilmeyen yoktur. Faydalı böcekler hak ettiği yerde olmalı ki; iş yaşamımız zenginleşsin ve değer yaratabilsin.
Sanayi devrimi ile ortaya çıkan Yönetim kavramı, yüzyıllar boyunca sosyolojik ve teknolojik gelişmelere paralel olarak sürekli değişmiş ve yenilenmiştir. Günümüzde yaşanan hızlı teknolojik gelişmeler 90’lı yıllardan itibaren iş hayatımıza Yeni Ekonomi kavramını katmıştır. Yönetsel, sosyo-ekonomik, finansal ve hukuksal alanlardaki dinamikleri hızla değiştiren ortya çıkan yeni iş yapma modellerini Yönetim Danışmanları Derneği (YDD), paydaşlarını bilgilendirmektedir. Değişen yönetsel teori ve uygulamaları paylaşmaktadır.
Üretime dayalı ekonominin geliştirilmesi, stratejilerin oluşturulması ve standartların belirlenmesi ile ilgili çalışmalarına hızla devam etmektedir.
 yilmazparlar@yahoo.com    

14 Nisan 2018 Cumartesi

Bu yıl ilk kez gerçekleştirilen Bursa İtibar Endeksi sonuçları açıklandı-Yılmaz Parlar


Bursa’nın en itibarlı markası; TOFAŞ

Bu yıl ilk kez gerçekleştirilen Bursa İtibar Endeksi sonuçları açıklandı


Bu yıl ilk kez gerçekleştirilen Bursa İtibar Araştırması 2017 sonuçlarına göre genel klasmanda Tofaş Bursa’nın en itibarlı şirketi oldu. 24 farklı sektörde Bursa’nın en itibarlı kurum ve markalarının belirlendiği araştırmada, Tofaş’ı, ikinci Renault ve üçüncü Bosch takip etti. 


Yıldız Teknik Üniversitesi İstatistik Bölümü’nün akademik denetiminde ve raportörlüğünde 2011 yılından bu yana gerçekleştirilen Türkiye İtibar Endeksi’nin (TİE) ilk yerel uygulaması olan Bursa İtibar Endeksi’nin 2017 Araştırması’nın sonuçlandı. 

TİE’de olduğu gibi yine Yıldız Teknik Üniversitesi İstatistik Bölümü’nün akademik denetiminde ve raportörlüğünde, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu’nun da danışmanlığında Türkiye İtibar Akademisi’nce gerçekleştirilen Bursa İtibar Endeksi (BİE) 2017 araştırmasından çarpıcı sonuçlar çıktı.
Bursa iş dünyası navigasyonuna kavuştu
Türkiye İtibar Akademisi Başkanı Ertan Acar, “Türkiye’nin en itibarlı kurum ve markalarını belirlemek amacıyla 2011’den bu yana her yıl Türkiye İtibar Endeksi Araştırması’nı gerçekleştiriyoruz. TİE araştırması; ülkemizde ekonomimizin lokomotif sektörleri ekseninde itibarı oluşturan etkenleri belirlemek, sektörlerin itibarlarını kıyaslamak, şirketlerin sektörlerinde ve Türkiye genelindeki diğer şirketlere göre nasıl konumlandırıldıklarını ölçümlemek, kurumsal itibar yönetimi alanında bir referans kaynağı oluşturmayı amaçlamakta” dedi. 

“Bursa, güçlü sanayisi ve kent ekonomisi ile ülkemize katma değer sağlama da öncü ve Türkiye ihracatının da başkentidir. Ama hal böyle iken ulusal çapta pek çok markaya sahip kentin bu yerel değerleri, sahip oldukları rekabet ve algının değer gücü bugüne kadar ölçümlenmemişti” diyen Acar, “Bu düşünceden hareketle TİE’nin yerel ölçekte bir örneği olan Bursa İtibar Endeksi’ni hayata geçirmeye karar verdik. Çünkü, ‘İtibar’ ve ‘Algı Yönetimi’ iletişim alanındaki günümüzdeki en stratejik konulardır. Bu nedenle, sağlıklı veriye ulaşmak marka ve kurumlarımız için büyük önem taşımaktadır. İtibar ve algı yönetimi konusunda alınacak aksiyonları planlamak ve yapılan iletişim yatırımlarının etkisini ölçümlemek adına birçok farklı itibar ve algı modelleri geliştirilmiştir. İşte buradan hareketle, tıpkı Türkiye İtibar Endeksi’nde olduğu gibi TİE-REP metodoloji ve CATI yani bilgisayar destekli telefonla görüşme yöntemi kullanılarak, Bursa ili ölçeğinde BİE’yi gerçekleştirdik.

10 bin kişi ile görüşüldü
Bursa ili ve tüm ilçelerinde yaklaşık 10 bin kişinin telefon ile arandığını belirten Acar, “10 bin kişiye 60 farklı soru yöneltilerek, yaklaşık 125 bin dakikalık telefon görüşmesi ile BİE’nin saha çalışmaları Ocak-Şubat 2018’de tarihlerinde tamamlandı. BİE Raporu 24 farklı sektörde faaliyet gösteren kurumların, algılanan değerlerinin yanı sıra onların gelecek vizyonlarını belirlerken gereksinim duyacakları bir navigasyon aracı niteliği taşımakta. Bursa İtibar Endeksi 2017 Raporu’nun kurum ve mercek altına aldığı tüm sektörlere katkı sağlaması temennisi ile…” diye konuştu
1431 kurum radara girdi
“Genel Klasman” ve “24 Farklı Sektör İtibar Şampiyonları”nın belirlendiği BİE 2017 verilerine göre; Bursa’nın Genel Klasmanda en itibarlı markası TOFAŞ oldu. TOFAŞ’I Renault ve Bosch takip etti. Araştırmada ayrıca 24 farklı sektörün en itibarlı markaları da tek tek belirlendi.

Genel Klasman’da 150, 24 farklı sektörde, 1281 genel toplamda ise, 1431 kurum ve markanın radara girdiği BİE 2017 Araştırması için bilgisayar destekli telefonla arama yönetimi (CATİ) kullanılarak Bursa ve İlçelerinde yaklaşık 10 bin kişi arandı. 15 Aralık 2017-15 Şubat 2018 tarihleri arasında yaş, cinsiyet, meslek, eğitim ve gelir grubu dikkate alınarak rastgele arama yöntemi ile yapılan BİE 2017 Araştırması, 125 bin dakikalık telefon görüşmesi gerçekleştirildi. Ankete katılanlara biri demografik özellikleri belirlemek amacıyla olmak üzere 18 ana başlık altında ve hiç bir marka ya da kurum adı zikredilmeden, yani yardımsız olarak yaklaşık 60 soru yöneltildi.

BİE’de sorgulanan konu başlıkları

Demografiyi belirlemek amaçlı sorular dışında yardımsız olarak zikredilen şirketin ya da markaların belirlenmesi için yöneltilen 60 farklı sorunun ana konu başlıkları şöyle; 

v Marka ya da kurum adı belirtmeksizin yardımsız yöneltilen sorularda itibarlı olarak zikredilen şirket ya da markanın köklü ve sağlam bir kurum olması,
v Çalışan hakları, işçi sağlığı ve güvenliğine önem veren bir kurum olması,
v Herkesin çalışmak istediği bir kurum olması,
v Üstün hizmet ve ürün kalitesi sunması,
v Uluslararası standartlarda ürün ve hizmet sunması,
v Yeniliklere, teknolojiye ve tasarıma önem vermesi,
v Sektöründe öncü özellikleri taşıması yada sektöründe lider konumda olması,
v Çevre, eğitim, sağlık gibi konularda sorumluluklarını yerine getirmesi,
v Finansal durumu ve ticari kapasitesinin yüksek olması,
v Beğenilen markalarının olması,
v Hızla büyüyen, atılımlar yapan şirket olması,
v Türkiye ekonomisine katkıda bulunması,
v Kamuoyunda dürüst ve şeffaf bir anlayışla yönetiliyor algısına sahip olması,
v Spor, sanat ve kültürle ilgili faaliyetlere destek vermesi,
v Uluslararası rekabete yönelik çok sayıda buluş geliştirmiş olması,
v Profesyonel ve nitelikli çalışanlarının bulunması,
v Toplumun gelişmesi için çalışması.
Genel Klasmanda 154 kurum radara girdi
BİE Genel Kalsmanı’nda en itibarlı ilk 10’da 11 şirket yer aldı. Bunlar arasında holdingler grubundan 2, gıda sektöründen 2, otomobil sektöründen 2, alkolsüz içecek sektöründen 2, inşaat sektöründen 1, beyaz eşya sektöründen 1 ve makine so Sönmez Holding
Ø 34 marka veya kurumun BİE Radarına girdiği “Enerji Sektöründe”:
o Zorlu (Enerji Üretim), 
o Limak Enerji Uludağ Elektrik Perakende (Elektrik Perakende),  
o Bursagaz (Doğalgaz)
Ø 21 marka veya kurumun BİE Radarına girdiği “Beyaz Eşya Sektöründe”: 
o Arçelik
Ø 62 marka veya kurumun BİE Radarına girdiği “Lojistik Sektöründe”:
o Yurtiçi Kargo (Kargo)
o Borusan (Lojistik)
Ø 94 marka veya kurumun BİE Radarına girdiği “İnşaat Sektöründe”:
o Bakgör
Ø 36 marka veya kurumun BİE Radarına girdiği “Otomobil Sektöründe”:
o Tofaş
Ø 62 marka veya kurumun BİE Radarına girdiği “Hazır Giyim Sektöründe”:
o LC Waikiki 
Ø 94 marka veya kurumun BİE Radarına girdiği “Gıda Sektöründe”:
o Sütaş
Ø 38 marka veya kurumun BİE Radarına girdiği “İlaç Sektöründe”:
o Eczacıbaşı
Ø 29 marka veya kurumun BİE Radarına girdiği “Ulaşım Sektöründe”:
o Kamil Koç
Ø 14 marka veya kurumun BİE Radarına girdiği “Bankacılık Sektöründe”:
o Garanti Bankası


Ø 37 marka veya kurumun BİE Radarına girdiği “Elektronik Eşya Sektöründe”:

o Samsung
Ø 58 marka veya kurumun BİE Radarına girdiği “Turizm/Otel Sektöründe”:
o ETS Tur (Tur Operatörü)
o Kervansaray (Otel)
Ø 44 marka veya kurumun BİE Radarına girdiği “Sigortacılık Sektöründe”:
o Anadolu Sigorta
Ø 67 marka veya kurumun BİE Radarına girdiği “Eğitim Sektöründe”:
o Sınav Koleji (Özel Okullar/Dersaneler)
o Uludağ Üniversitesi (Üniversite)
Ø 61 marka veya kurumun BİE Radarına girdiği “Makine Sektöründe”:
o Durmazlar Makine
Ø 82 marka veya kurumun BİE Radarına girdiği “Mobilya Sektöründe”:
o İnegöl
Ø 35 marka veya kurumun BİE Radarına girdiği “Market Sektöründe”:
o Onur Marketleri
Ø 36 marka veya kurumun BİE Radarına girdiği “Alkolsüz İçecek Sektöründe”:
o Uludağ Gazozları
Ø 102 marka veya kurumun BİE Radarına girdiği “Tekstil Sektöründe”:
o Yeşim Tekstil
Ø 96 marka veya kurumun BİE Radarına girdiği “Restorant Sektöründe”:
o Köfteci Yusuf
Ø 28 marka veya kurumun BİE Radarına girdiği “AVM Sektöründe”:
o Korupark
Ø 12 kurumun BİE Radarına girdiği “Belediyelerde”:
o Nilüfer Belediyesi
Ø 73 kurumun BİE Radarına girdiği “STK’larda”:
o ADD (Sivil Toplum)
o BTSO (İş Dünyası)

yilmazparlar@yahoo.com

6 Nisan 2018 Cuma

BinYaprak - Fütüristler Dernegi -Geleceğin Mesleklerii-Yılmaz Parlar


2040’a Kadar Tüm Meslekler Değişecek


BinYaprak ilham buluşmalarında BinYaprak Kurucusu Melek Pulatkonak, Fütüristler Derneği Başkanı Eray Yüksek‘i konuşmacı olarak ağırladı. “Geleceğin Meslekleri“ konulu sohbette Eray Yüksek, genç nesillerin geleceğe nasıl hazırlanması gerektiği hakkındaki görüşlerini BirYaprak üyeleriyle paylaştı.


Dijital İşte Kız Kardeşlik Platformu Bin Yaprak, Mart ayı ilham buluşmalarında Fütüristler Derneği Başkanı Eray Yüksek’i ağırladı. Yüksek, “Geleceğin Meslekleri“ konulu sohbette BinYaprak üyeleriyle buluştu. Yakın gelecekte birçok mesleğin ortadan kalkacağını belirten Yüksek, ortalama 24 yaşında üniversiteden mezun olan bir gencin bir işyerinde işe başlaması ya da kendi işini kurmasından 5 yıl sonra söz konusu işin tanımının olmayacağını vurguladı.


Bu gerçeğin tıptan hukuka, bankacılık ve finanstan teknolojiye kadar çok sayıda sektörde geçerli olacağını kaydeden Yüksek, “Diyelim ki tıp doktoru oldunuz, ancak beş sene sonra akıllı zeka ile yüklenmiş bilgilerin olduğu bir ortamda başka bir konsültan ile tanışacaksınız. O zaman tıp doktorunun iş tanımı da değişmeye başlıyor demektir“ görüşünü ileri sürdü. Meslek yaşamına teknoloji sektöründe başladığını söyleyen Yüksek, kendi mesleğinin de 5 senede bittiğini, renkli TV tüp üretiminde çalışırken, teknolojik gelişmeler sonucunda bu mesleğin ortadan kalktığını belirtti. 


Halihazırda 24 yaşında olan eğitimli bir gencin arkasından dijital teknolojilerin dünyasına doğmuş çok farklı bir kuşağın geldiğini ifade eden Yüksek şunları kaydetti: “Şu an üniversite mezunu olan, kendine iş arayan ya da iş bulan bir gencin karşısında oldukça fazla tehdit var. Bunların başında arzu edilen işi bulmak için birkaç senenin geçmesi geliyor. İşi bulduktan ya da bir iş kurduktan sonra o işi sahiplenmek ve yönetmek gerekiyor. Fakat aşağıdan çok ilginç bir nesil geliyor. Beş on yaşındaki çocuklara baktığımızda sürekli oyun oynadıklarını görüyoruz. Oyunlara olan tutkuları, bağlılıkları, stratejileri, anlayışları, hızları ve zaman kavramının tamamı oyunun içinde. Sonrasında oyundan çıkıyorlar ve mutsuzluklar, yıkılmışlıklar, öğrenmişlikler için bu çocuklara sadece üç saniye yetiyor. Ardından tekrar oyuna başlıyorlar. Dolayısıyla zaman kavramları çok farklı. Beklentileri çok yüksek. Bir de çok önemli bir özellikleri var; yenilme duyguları yok. Böyle bir nesil yakın gelecekte yapılan tüm işlerin tanımlarını değiştirecek. Hiyerarşileri yok. Görev başına proje bazında çalışmaya gidecekler ve kendi öncelikleri olacak. Başkasından emir ya da proje aldıkları için değil, kendi öncelikleri için hazır olacaklar. Sonuç olarak şu anda 24–25 yaşlarında olanların sahip oldukları işlerin tamamını değiştirecekler. Tamamını değiştirecekleri gibi kendi ellerine de alacaklar. Bu gerçekten ciddi bir sorun yaratacak. Dolayısıyla bugünkü genç kuşakların kendi yollarını bulmaları gerekiyor. Çok büyük bir değişim olacağı için, sadece Türkiye değil hiç kimse dünyada bu dönüşüme hazır değil.“


Dijital çağın çocuklarının dünyaya bambaşka bir gözle baktığını belirten Yüksek, şunları söyledi: “Bir üniversitenin buluşmasında bir çocukla tanışıp konuştum. Üniversite girişinde gelecekle ilgili afişi görüp babasını ikna ederek üniversitedeki buluşmaya gelmiş. ‘Bir sorum var‘ dedi. ‘Otonom araçlara geçerken sanki bir ara geçişmiş gibi gösterilen hibrid araçlar ve sonrası elektrikli araçları düşündüğümüzde, bugünkü enerji üretimini göz önüne aldığımızda bir ikilem yaratmıyor mu?” diye sordu. Nedenini sorduğumda, ‘Elektrik üretimimizin yüzde 67‘sini doğalgazla karşılıyoruz, bu anlamlı değil. Öte yandan, güneş tarlalarının ömürleri ikinci nesil lityum pillerden dolayı kullanıldıkları toprağı öldürüyor, gelecekte kuraklıkları da düşünürseniz bu yöntem de çevre açısından oldukça zararlı‘ dedi. Fakat bir çözüm üretti. ‘Bunların yerine varolan fosil yakıt kaynağı hariç potansiyel enerjileri kinetik enerjiye çevirmek için altyapılar üretemez miyiz‘ diye sordu. Bunları söyleyen çocuk sadece 12 yaşındaydı. 16 yaşında bir başka gençle de tanıştım. Şu an 9 şirketi var ve bu şirketlerin beşi Silikon Vadisi‘nde. 11 ya da 12 adet de şirket batırmış. Düşünme sistemi çok farklı bir çocuk. ‘İleride hangi üniversitenin hangi branşında okumak istiyorsun‘ diye sorduk, ‘bilmiyorum, henüz çok gencim‘ diye cevapladı. En ilginci ise bu gencin bir şirket kurduğu zaman şirketin başının belaya girmesi ve problemlerin yoğunlaşmasından zevk alması. Tıpkı dijital oyunlarda olduğu gibi. Bu şirketlerden biri çok başarılı olursa, onun kölesi olmaktan korktuğunu söyledi. Bu gençler, daha doğrusu çocuklar bizim düşünme sistemimiz, başarı anlayışımız, eğitim sistemimiz ve alışkanlıklarımızın tamamen dışında bir bakış açısına sahipler. Başarı tanımları tamamen farklı. Bu örnekler birkaç örnekle sınırlı değil. Birçok açıdan bu kuşağın genelini yansıtıyor. Sadece iki çarpıcı örnek verdim.“


Bugün 24–25 yaşlarında olan kuşağın geleceğin iş dünyasında nasıl ayakta kalabileceği konusunda ise Yüksek şunları belirtti: “Bu konuda hazır bir reçete yok. Örneğin akıllı zeka robotlar işimizi elimizden alacak mı sorusu en çok sorulan soru. Önde gelen danışmanlık firmalarından biri geçen yılki raporunda 2040‘a kadar yapay zekanın ciddi ölçeğe ulaşamayacağını söylüyor. Fakat 2040 yılına ne kadar kaldı ki? Yapay zekanın etkisi ne olacak derseniz, tanımladığımız her işi almaya hazır olduğunu söylebilirim. Dolayısıyla kendi geleceğimizi kendimizin tasarlamamız gerekiyor. Bu noktada geleceğin mesleklerine yönelik eğitimler çok önemli. Bu konuda Türkiye biraz zayıf, ancak gelişmeler var. Dünya üzerinde 41 üniversite bu konuda eğitim veriliyor. Eğitimlerinde kredili lisans ve lisanüstü eğitimlerinde gelecekle ilgili kredili dersler yer alıyor. Türkiye‘de de iki üniversite bu üniversitelerle işbirliğine girerek programlar başlattılar. Fütüristler Derneği’nin desteğiyle Bahçeşehir Üniversitesi‘nde başlattığımız Gelecek Okulu ve Okan Üniversitesi‘nde online olarak verilen Fütürizm Okulları ilk ciddi adımlar. Bahçeşehir Üniversitesi‘nde 45 öğrenci fiilen, Okan Üniversitesi‘nde 910 öğrenci online ders görüyor. Bu derslerde fütürizmin yanı sıra yapay zeka, Endüstri 4.0, felsefe, etik, gelecek endüstriler, iş ortamları öğretiliyor. Üniversiteye gitme imkanı olmayanlar aynı programı Deloitte‘in sertifika programlarındaki deneyi ile katılarak görebilirler.“   


BinYaprak; iş hayatına atılmaya hazırlanan farklı coğrafyalardaki üniversiteli kadınla, çalışan kadının ilham, tecrübe ve iş fırsatlarını paylaştıkları dijital işte kız kardeşlik networkü. BinYaprak, www.binyaprak.com adresindeki servisi ve sosyal medya hesaplarıyla üye ve takipçilerine ilham verirken, yine dijital platformlarda eğitim ve etkinlikler düzenlemektedir.


30 yılı aşkın süredir sürede çeşitli endüstrilerde kurumların markalaşmaları, farklılaşmaları, yaratıcı ve inovatif olmaları konusunda projelerinin başlatılmasında ve şekillenmesinde önemli roller almıştır. Dönüşüm, strateji, teknoloji ile işi buluşturma; geleceği anlama, senaryolar üretme ve istenilene ulaşma konularında liderlik, koçluk görevlerini üstlenmiştir. Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinde IBM firmasının işinin sürekliliğini sağlamak için üst seviye görevler üstlenmiştir. IBM Türk’ün, hizmet organizasyonuna dönüştüğü yıllarda yaptığı Genel Müdürlük görevi sırasında, büyüme ve pazar payları rekor artışlar göstermiştir. Başkan Yardımcılığı döneminde, yeni pazarlar ve yeni ülkeler IBM dünyasına katılmıştır. Halihazırda Fütüristler Derneği’nde Başkanlık görevini üstlenmekte; kurumlar, girişimciler ve gençlere iyi bir gelecek üretebilmeleri için destek vermektedir.


yilmazparlar@yahoo.com