Misyonu Avrupa İş insanları ile Türkiye İş insanları arasında köprü kurmak, Türkiye’ye yabancı yatırımcı sağlamak olan Avrupa Ekonomi Senatosu Türkiye-Orta Doğu Başkanı Iraj Alipour, Yalova’da Hırdavat Sektörün ilk başlarında olan, İçin Hırdavat ile bir araya geldi.
Toplantıda, 60 bin kalemden fazla ürün çeşitliliğiyle tersanelere ve müteahhitlere tedarikçi firma olarak hizmet veren, İçin Hırdavat Grubu Yönetim Kurul Başkanı Ahmet Murat İçin, Yönetim Kurul üyelerinden Betül İçin, Avrupa Ekonomik Senatosu Türkiye -Orta Doğu Başkan yardımcısı Yılmaz Parlar, Başkan Danışmanı Musa Soysal, Grup Avukatı İsmail Erbaş hazır bulundular.
Toplantı ardından Yalova İş İnsanları ile buluşma vesilesiyle, Yalova Garden Inn Hilton Hotelde iftar yemeğine geçildi. İçin Hırdavat Grubun ev sahipliğinde gerçekleşen iftar yemeğinde, İçin Hırdavat Grubu Yönetim Kurul üyesi Betül İçin firması hakkında bilgi paylaştı. Avrupa Ekonomi Senatosu Türkiye-Orta Doğu Başkanı Iraj Alipour, Avrupa Ekonomi Senatosu hakkında bilgileriyle birlikte, Türkiye sevdalısı olarak hedeflerini açıkladı.
Avrupa Ekonomi Senatosu EES, 1 milyondan fazla ortak girişimde olan network ağının merkezinde. Avrupa Birliği’nin karar verici kurumlarının ve yasa yapıcılarının başkanları, bürokratları ve diplomatlarıyla da çok yakın ilişki içerisinde. Avrupa Ekonomi Senatosu Türkiye-Orta Doğu Başkanı Iraj Alipour Avrupa Ekonomi Senatosu hakkında verdiği bilgilere göre (European Economic Senate-EES)’in Yönetim Merkezi Münih.
Genel Başkan Dr. Ingo Friedrich. (Dr. Ingo Friedrich, 1979-2009 arasında tam otuz yıl Avrupa Parlamentosu’nda senatörlük yaptı. 2007-2014 döneminde de Parlamento Başkan Yardımcılığı’nı yürütdü.) Avrupa Parlamentosu’nda 49 Senatör var. Avrupa Konseyi’nin 2014-2019 döneminde Başkanı olan, Jean-Claude Juncker’de seçkin üyeler arasında
Almanya, Avusturya, İsviçre, Çek Cumhuriyeti gibi farklı ülkelerin, Avrupa Parlamentosu’na seçilmiş üyeleri de üyeler arasında.
Microsoft Almanya, Audi, Almanya Telekom, UBS Almanya, Deutsche Bank gibi Dünya çapında şirketlerin Başkan ve CEO’ları da Avrupa Ekonomi Senatosu’nun üyeleri.
Hırdavat malzemeleri çok geniş bir ürün yelpazesine sahiptir. Başlıca bu ürünün kullanıldığı kategoriler; ağaç, metal işleme, ağaç kesim motorları, aksesuarlar - yedek parçalar, akü şarj - akü takviye cihazları, akülü aletler, bahçe - tarım aletleri, boru işleme malzemeleri, boya tabancaları - sistemleri ve benzeri gibi ürünleri kapsamaktadır.
İçin Hırdavat Grubuda 60 Bin kalem ürüne sahip. 1990 yılından günümüze kadar 33 yıllık başarı tecrübeleriyle 4500 m2 kapalı alan, 12500 m2 açık alan olmak üzere toplamda 17000 m2 alanda faaliyet göstererek ekonomiye hizmet vermektedir.
Hırdavat çok sektöre hitap etdiğinden yelpazesi altında her firmaya ulaşmak mümkün olduğundan İş potansiyeli inanılmaz yüksektir. Bu nedenle başlangıç noktası olan bu özel toplantı, yerinde olarak çok önemli ve çok değerli olmuştur.
FODER- Finansal Okur Yazarlık Derneği, 10. Yılı kutlamasında mottoları olan “Parasını Yöneten, Hayatını Yönetir” her konuşmacı tarafından dile getirildi. Şarkısı birlikde söylendi.
Denizbank Genel Müdürlük Binasında, 10 Yılını kutlayan FODER bugüne kadar kamu kurumları, belediyeler, eğitim kurumları, özel sektör ve sivil toplum iş birliğinde toplumun her kesimine yönelik finansal okuryazarlık eğitimleri verilmesini sağladı.
Ev sahipliğini üstlenen Denizbank genel Müdürü Hakan Ateş’in yurt dışında bulunduğunu söyleyen Denizbank Hazine, Finansal Kurumlar ve Yatırım Grubu Genel Müdür Yardımcısı Bora Böcügöz kutlamaya katıldı.
Derneğin dünden bugüne hayata geçirdiği faaliyetlerinin yer aldığı video gösterimi sonrası başarılı sunuculuğunu Dr. Artunç Kocabalkan yaptı.
Kocabalkan sunucuları takdim etmeden öncesi konuşmasında özetle; “FODER Aradan geçen on yılda çalışma alanında ülke gündemine taşınması ve kamuoyunun finansal okuryazarlık öğretileriyle gelişimi adına hep birlikte birbirinden değerli çalışmalar gerçekleştirmiş. finansal okuryazarlık gerçekten çok ama çok önemli. Ekonominin ve finansın bugün insanların gündeminde Dört milyonun üzerinde bir yatırımcı kitlesiyle başka bir anlam kazanıyor
On yıldır gerçekleştirilen projeler, seminerler, araştırmalar, özel sektör liderlerinin ve eğitimcilerin gündemine koyduk biz bu değerle birlikte finansal okuryazarlık konusunu. Finansal okuryazar bir Türkiye En yukarıdan en aşağı kadar. hedefinden hareketle toplumun her kesimine yönelik finansal okuryazarlık eğitimleri, kitap kulübü söyleşileri, seminer ve kongreler gerçekleştirilmiş.” Giriş yaptı.
FODER’i anlamak adına FODER Yönetim Kurulu Başkanı Attila Köksal’ın bütüne yakın konuşması şöyle; “Bugün de yönetim kurulu üyelerimiz var burada. Yönetim kurulumuzun yarıdan fazlası kadın. Ve yeni genel sekreterimizde Melisa Mumcu o da yeni geçen ay onu göreve atadık. Genel sekreterimiz Kendisi çok genç ama bu sivil toplum tarafında herhalde finansal okuryazarlık konusunda en iyi bilen kişi. Dolayısıyla biz de ona öyle gönül rahatlığı içinde derneğimizin genel sekreterliği görevini verdik Onu da bu arada kutluyorum ve başarılar diliyorum. Yine Özlem'in sözüyle devam edelim. onun patenti ona aittir. Parasını yöneten hayatını yönetir Bizim çok kullandığımız bir slogan. Ve bunu ilk söyleyince böyle ya diyorlar işte gene bankacılar geldi. Herhalde bize paranın ne kadar önemli bir şey olduğunu söyleyecekler hayatta yan eğitimleri çünkü biz genelde bu sloganla açıyoruz.
Tabii hiç öyle bir mesajımız yok. Biz toplumun hemen hemen her kesimine eğitim veriyoruz. Yani ilkokul çocuklarından üniversite öğrencilerine, ev kadınlarına, iş hayatına yeni başlayan kadınlara Çiftçilere ordu mensuplarına, polislere, emeklilere herkese yönelik eğitim programlarımız var. Ve genelde işte bunları da böyle parasını yöneten, hayatını yönetir diye başlatıyoruz.
Genelde bir sıkıntı yaratıyor bu şey için. Para konusu bir para diye başlayan bir şey genelde insanlarda böyle bir çok materyalist bir şey izler şey uyandırıyor Öyle değil tabii. Yani biz paranın hayatta her şey olduğunu söylemiyoruz hiçbir zaman. Tam tersine hayatta paradan çok daha önemli şeyler var. Ailemiz var, arkadaşlarımız var. Okul hayatımız, iş hayatımız, sosyal sorumluluk, proje ya o kadar çok şey var ki hayatta paradan önemli.
Fakat maalesef para diye de bir şey var hayatta. Ve ömrümüz boyunca sevsek de sevmesek de ondan nefret etsek de onu tanımak zorundayız. Ve onunla uğraşmak zorundayız Dolayısıyla paranın efendisi olmanız lazım. Kölesi değil efendisi olmamız lazım. Onu tanımamız lazım. O da ancak finansal okuryazarlıkla oluyor. Çok değerli gönüllülerimiz var. Yani kadromuz küçük dedik ama aslında yüzlerce kişilik bir gönüllü kadromuz var Dolayısıyla bu gönüllü kadromuz da bize eğitimlerimiz de çok yardımcı oluyor. Yönetim kurulumuz ben burada onlara tekrar teşekkür etmek istiyorum hepsine.
Gerçekten yönetim kurulumuza da çok değerli ve çok değişik kökenli arkadaşlarımız var. Danışma kurulumuz Özlem Denizlimen Danışma Kurulu Başkanımız yine danışma kurulumuzda da çok değerli iş insanları var ve Işte bizim bize yön gösteriyorlar. Vizyonumuzu geliştirmek de bize yardımcı oluyorlar. Tabii üyelerimiz yani birçok şeyi de işte üyelerimizle birlikte yapıyoruz. Devam ediyorum. Şimdi hedefimiz o kısa videomuzda da ilk hedefimiz aslında bu finansal okuryazarlık konusunu ilkokul müfredatından başlamak üzere eğitim sistemine taşımak. Bugün bizi çok mutlu eden bir şey oldu.
Özlem'le Çorum'dan katılıyor bize ve bu toplantı için gelmiş. Ve Kezban Hanım da meslek liseleri için bir eğitim programı geliştirip bunun meslek liseleri müfredatına girmesini sağlamış Dolayısıyla bu tabii çok güzel bir şey. Bunun yayılmasını biz istiyoruz. Ilkokul eğitiminden başlarsa işte ağaç yaşken eğilir. Felsefesiyle biz çocuklarımızı geliştirebiliriz. Çünkü Ilk hedefimiz dediğim gibi müfredata sokmak. Mesajlarımız çok basit. Yani vatandaşa biz diyoruz ki kardeşim bütçe yap, bütçe yapmakla başla. Çünkü bütçe yaparsan giderini gelirini görürsün. giderini kontrol edebilirsen işte israfı azaltırsın. Israfı azaltırsan azalmış. Yapmış olursun. Bu tasarruflar birikime dönüşür.
Birikimleri de yatırımlara dönüştür. Yatırımları da yay Istediği an. Ve zamana bırak. Yani zaman içinde yatırımlarını yap. Piyasalara güven, sisteme güven. Paranı sisteme getir. Sistem dışında tutma, yastık altında tutma onun birçok riskleri var. Kaybolma riski, yanma riski şu, bu. Ve bir de getiri elde etmiyorsun. Ve bunun ne sisteme faydası var, ne de birikim yapmış kişiye faydası var. Dolayısıyla bir amacımız da tabii birikimleri finansal sistem için almak. Böyle çok basit Mesajlarımız var. Tabii zaman içinde de şunu da gördük.
Yani sadece eğitim vererek özellikle ileriki yaştaki kişilerin davranışlarını değiştirmek pek mümkün olmuyor. Yani biz eğitimleri veriyoruz, anlatıyoruz, biraz korkutuyoruz insanları diyoruz ki bak Artık uzun yaşam riski diye bir şey var. Yani otuz beş, kırk yaşındasın belki. Hani altmış altmış beşe kadar çalışacaksın ama ondan sonra büyük bir ihtimalle istatistiklere göre Işte kadınsam belki yirmi beş, erkeksen yirmi sene daha yaşayacaksın emeklilik hayatında. Kadınlar hep bizi biraz daha erken gönderiyorlar istatistiklere göre. ve biraz ürkütüyoruz. Diyoruz ki bakın bu böyle.
Dolayısıyla bir hazırlık yapman lazım hafif tedirgin ediyoruz ama sonra da diyoruz ki bak onun da yolu var. Yani bu işte damlaya damlaya göl olur. Tamam belki bugün gelirin çok yüksek olmayabilir ama işte elli lira, yüz lira, iki yüz lira, üç yüz lira ne arttırabiliyorsan arttır Bunu finansal sistemde değerlendir.
Yatırımın fonlarında, bireysel emeklilik sisteminde. Her nasılsa tabii bunun da yollarını anlatıyoruz. Sonra da sabırlı ol ve bekle. Diyoruz. Ama tabii bunları duyunca insanlar Oğlu hak veriyorlar bize. Ve etkileniyorlar. Fakat bakıyoruz ki bunun davranış değişikliğine dönüşmesi çok yüksek oranda olmuyor. O yüzden son yıllarda biz finansal okur yazarlık eğitimlerini davranış biliminden de yararlanarak davranışsal müdahalelerle eşleştirerek hem finansal okuryazarlık eğitimleri veriyoruz ve davranışsal müdahalelerle ki bunlara zaten sürekli maruz kalıyoruz.” dedi
Cumhuriyetimizin 100. Yılında FODER'in 10. Yılını Kutluyoruz
FODER Danışma Kurulu Başkanı Özlem Denizmen "Cumhuriyetimizin 100. yılında FODER'in 10. yılını kutluyoruz. Kurumsal üyeler ve onların desteği de çok önemli. Çünkü bütçe olmadan hiçbir şey olmuyor. Medya destek oldu. Gönüllüler harika. Destekleriyle. Ve çok güzel bir yere ben gelindiğini düşünüyorum.
Dört milyon kişi var. Ama dört milyon Okur yazarlığın artması diye orada finansal olarak düşünmemeyi düşünüyoruz.
FODER ilk 10 senesinde çok yol katetti. Bilinmeyen bir kavramı Türkiye’ye armağan etti. 2033 için hayalim; FODER’in finansal okuryazarlık ve zenginliğin
demokratikleştirilmesi yolundaki katkılarının dünya çapında örnek gösterilmesi” hayallerini dile getirdi.
Attila Köksal tarafından, FODER Yönetim Kurulu Üyeleri ve tüm paydaşları adına “Finansal
okuryazar bir Türkiye” hedefiyle çıkılan bu yolda derneği bugünlere ulaşımında gösterdiği
gayret ve verdiği destekler dolayısıyla Özlem Denizmen’e teşekkür plaketi takdim edildi.
Finansal Okuryazarlık Konusunu Sahiplenmemiz Şart
DenizBank Hazine, Finansal Kurumlar ve Yatırım Grubu Genel Müdür Yardımcısı Bora
Böcügöz “Biz Deniz Bank olarak ilk günden beri bankacılığın misyonumuz olarak görüp finansal hizmetlerimizi ülkemizin en ücra köşesine kadar taşımak istiyoruz.
Sağladığımız finansmanla yarattığımız istihdam ve sunduğumuz hizmetlerle gelişmenin kalkınmanın küçük bir ülkesiyiz işin gerçeği.
Tabii bizim özel misyonlarımız da var. Tarım bankacılığı, çiftçi, finansmanı. Yani KOBİ'miz, çiftçimiz, turizmcimiz kazandıkça biz de kazanıyoruz. Onun farkındayız. Onlar onların kazanmadığı bir ortamda bizim için de hiçbir gelecek yok ve bankacılık ağına dahil olması herkesin güçlü bir finansal sisteme erişim için de ön şart. Bunun da farkındayız.
Ekonomik istikrar ve büyümek için yatırıma, yatırım için de tasarrufa gereksinimi var. Tasarrufun ekonomik büyümeye giden yolda taşıdığı önemi de hepimiz çok çok iyi biliyoruz. Tabii finansal okur yazarlığın artması Toplumsal refaha katkı sağlamanın yanına finansal piyasaları bütün kalite, yeniliklere açıklık, rekabet ve işverelik açısından da teşvik ediyor. Bu da ekonominin gereğini çok olumlu etkiliyor.
Ama gitmemiz gereken yol takdir edersiniz çok uzun. Bütün araştırmalar Yani bizim dünyadaki Danimarka, Norveç, İsveç, Brecht, gibi ülkelerdeki finans, okul, yazarlık oranlarının ne kadar yüksek olduğunu Türkiye'de ise daha yolun başında bile olmadığımızı çok yapmamız gereken şey olduğunu gösteriyor. Yine Dünya Bankası'nın findeks verisine göre Finansal bir kurumda hesap saati Türkiye'de yetmiş üç. Kadınlarda altmış ikiye düşüyor.
Halbuki OECD ülkelerinde bu oran yüzde doksan yedi. Ve maalesef ve maalesef finansal kurumlarda tasarruf yapanların oranı Türkiye'de yüzde on. OECD'de yüzde elli dokuz ısınma azalan doğal kaynaklar nüfus artışı gibi konuları gündemimizde tutuyorsak, faaliyetlerimizin çevresel etkilerine dikkat edip finansal sorumluluklarımız gibi hassasiyetle gözetiyorsak aynı şekilde finansal okuluk okul yazarlığı konusunda hepimizin sahiplenmesi şart.”şeklinde rakamsal verilerle Türkiye durumunu özetledi
FODER Yönetim Kurulu Üyesi İskender Ada, organizasyonun kapanışında tüm misafirlerle beraber FODER için yazdığı şarkıyı seslendirdi.
Umman BankDhofar Bankasını kuran, Banka kurucu finansal Danışman FODER üyesi Özge Tekalp ile çok kısa söyleşimizde üye sayısını soruyoruz 50 civarında kurumsal, 80 civarında bireysel ancak bu günü toplantı sonrası hemen 100 üyeye çıkacağını sanıyorum şeklinde cavap alıyoruz.
Ve yine Varlık Yönetimi ve Finansal Danışman Tuğba Türkmen’den İzlenimi sorduğumuzda "Ülke çapında tüm bireylerin finansal okur yazarlığının geliştirilmesi ve bilinçlendirilmesine yönelik yapılan, yüksek değer katan eğitim ve projelerin gelişerek daha da yaygınlaşacağına dair çok önemli açıklamaları ve 2033 yılı hedefleri bu değerli toplantıda dinledik. Finansal sektörde bu yönde atılacak yeni adımlar, bilinçli hane halklarını yüksek refah seviyesine taşıyarak toplam ülke gelişimini ciddi oranda yukarı taşıyacaktır." Cevabını alıyoruz.
FODER 10. yılını açılış konuşmalarının ardından Seda Sevinç’in solo kişisel sergi eşliğinde bireysel üyelerinin, kurumsal üye temsilcilerinin, gönüllülerinin ve proje paydaşlarının ağırlandığı bir kokteyl ile kutladı.
Seda Sevinç; "Masalsı çalışmalarım var. İlhamı nereden aldın derseniz, ben çocukluğumdan beri biraz hayal kurmayı seviyorum galiba. Evde bir tavan arası vardı. Babamın eski eşyalarıyla başladım serüven diyebilirim Daha sonra kendi çizimlerimle biraz geliştirmeye çalıştım. Geliştikçe daha farklı şeyler ortaya çıktı. Yani bilirsiniz herkes kendi mesleğinde gelişirken etkileşimler var. farklı bir dünyanın içine girdim.” Şeklinde konuşmasını sürdürerek eserleri hakkında bilgiler verdi
İş Dünyası Dergisinin 14.sayı lansmanında eş zamanlı olarak, oldukca hiperaktif geçen son derece faydalı ve başarılı “Dijital Ekonomi Zirvesi” de düzenlendi.
Ticarileşmeyi Bekleyen Fikirler, Kripto Para Borsaları Piyasa İçin Ne Değer Üretmeli?, E-ticaret ve E-ihracattan e-hayata” konulu paneller yoğun ilgi gördü
Dijital Ekonomi Zirvesi, Türkiye'de İş Dünyası Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Celal Toprak ve protokol açılış konuşmasyla birlikde başladı.
Ekonomiyi Ölçmek zorlaştı
Bugünün ekonomisindeki yenilik, büyüme ve iş yaratmanın en önemli itici gücüdür. Dijital ekonomi, işletmelerin çalışma şeklini değiştirdi ve onlar için yeni fırsatlar yarattı.
Aynı zamanda tüketicilerin davranış biçimini de değiştirdi ve onlara daha fazla güç verdi. Bu değişikliklere rağmen, giderek dijitalleşen dünyanın ekonomik, sosyal ve çevresel etkilerini anlamamıza yardımcı olan çok az istatistiki bilgi mevcut. Giderek Dijitalleşen Bir Dünyada Ekonomiyi Ölçmek zorlaştı.
Teknoloji ve sosyal trendlerin sağladığı ekonominin dijitalleşmesi, ekonomik aktörlerin davranış biçimini değiştiriyor. Kısa bir süre önce, çoğu insan tatil rezervasyonu yapmak için bir seyahat acentesi kullanır ve yeni bir çift ayakkabı almak için "gerçek mekanda faaliyet gösteren" bir mağazaya gider veya en yeni filmleri izlemek için bir DVD veya VHS kaseti kiralardı.
Bugün, bunu evlerimizin rahatlığında yapabiliyoruz. Her şeyin dijitalleşmesi hem iş hem de kişisel yaşamımızı dönüştürürken, şu anda ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri anlamamıza yardımcı olacak çok az bilgi var. Bilginin her yerde olduğu Google gibi basit bir komutla elde edilebildiği dijital çağda, dönüşümü anlamamıza yardımcı olacak temel istatistiklerden yoksun olmamız oldukça ironik.
İhlas Medya Grubu bünyesinde yayınlanan Türkiye'de İş Dünyası Dergisinin yeni sayısının açılış konuşmasında Celal Toprak "İş dünyası ile start-up'ları buluşturan bir misyon üstlendik" sözü zirveyi özetlediği gibi dijitalleşen ekonominin Türkiye'nin ekonomik anlamda gelişmesinin önünü açacabileceğinin altını çizdi.
Dergi içeriğinde dijitalleşmeyle, teknolojiyle ilgili konuların yer aldığını belirten Toprak, İş dünyası ile start-up'ları buluşturan bir misyon üstlendiklerini vurgulayarak, “Bu köprüyü kurmanın Türkiye ekonomisi adına önemli bir konu olduğunu düşünüyoruz. Dijital olmayan ekonomiler gelecekte olmayacak. Bunun farkındalığını sağlamalıyız. Hayatın her alanında dijitalleşebilirsek farklı bir kulvara girmiş olacağız. İş dünyası dergimize sahip çıktı, iş dünyasında bir boşluğu dergimizle doldurduk'' sözleriyle birlikde, Cumhurbaşkanlığı himayesinde sürdürülmekte olan ve yerel ekonomiye destek amaçlayan “Beni Hafife Alma” Projesiyle Konuşması sürdürdü.
Beni Hafife Alma” projesiyle Ordu’da başlatılan yumurta üretkenliği ve dünyaya ihracat seferberliği gibi çok çeşitli ürünlerle tüm Türkiye şehirlerine yayılması misyonunu da ilave etdi.
Panellerde; Ticarileşmeyi Bekleyen Fikirler ve başarılı Hikayelerde Moderatör Dj Mod Kurucusu Doğukan Kılıç Varmı APP Kurucusu Halil İbrahim Yüksel’e Startup hakkındaki sorusuna, Yüksel, insanların günlük ihtiyaçlarına yakın çevrelerinde çözüm bulmalarına yardımcı olmak için bir “hizmet marketi” olarak oluşturulmuş, Türkiye merkezli bir start-up'olduğunu belirtdi. Varmı kapsamındaki hizmetler, onarımdan öğle yemeğine kadar oldukça geniş olduğunu, kişilerin gerek kendi mesleki alanları dahilinde hizmet vermek, gerekse hizmet almak için Varmı'ya üye olabileceklerini izah etdi.
Kripto Para Borsaları Piyasa İçin Ne Değer Üretmeli?,: Levent Karadağ, “Yine metafor sokak savaşlarına baktığımızda da oradan logosu hukukçularla normal hukukçuların savaşları başlayacak. Yani bu aslında şöyle de getiriyor, blockchain'in kripto parası, borsaları insanlar yavaş yavaş durmalı işlerin başına geçmeye başlayınca farklı bir yere getirebilirler Türkiye'yi. Yani Türkiye'deki işsizliği de değinmek açısından 10 sene evvel. Ingiltere'de yaklaşık olarak 30 tane gençlik merkezini gezdiğimde üniversite okuyan kimseye rastlayamadım. Doğrudur çünkü gerek yok ki, okumuyorum diyor. Zaten bir gelir durumu var. O nedenle gerçekten yani benim alanım. Firmaların şu andaki kafası karışık insanların nereye yatırmaları gerektiğini ama bu gençlere güvenmeleri belki 12 sefer atacaklar ama doğru çıkacaklar aksi takdirde. Hiç olamayacaklar diye düşünüyoruz. Yani yeni dünya üzerinde evet bu. Böyle bir iş yapmak istedim hâlâ. Şimdi 3 sorunu olarak 2023 döneminde. Nasıl bir pazarlama stratejileri gelirsiz diyorsunuz? Neden yapmak istiyorsunuz, nasıl bir planınız olacak? Diğer taraftan da hanımefendinin dediği gibi aslında teknoloji firmaları. Aslında Türk teknoloji firmaları bugün. Mercedes diyor ki rakiplerinden korkmuyorum. Bu bulunmayan işlenmez, korkuyorum diyor. Şimdi baktığınız zaman Amazon banka gibi çalışıyor hem kredi kartı veriyor. Aynı zamanda bankaların diğer firmalarda yavaş yavaş bankalara hizmet sunan firmalar. Kendiniz banka olmaya. Bu önerge sizlerin yani yeni. 2023 te nasıl bir pazarlama stratejileri duruyorsunuz, nasıl bir öngörüleriniz var? Sorulara ortak cevaplar;
Dijital ekonomi insanların mal ve hizmetler için ödeme yapma şeklini değiştiriyor
Kripto para birimlerinin ortaya çıkışı ve büyümesi, düzenleme ve güvenlik hakkında birçok soruyu gündeme getiriyor Bu, politika yapıcıların, işletmelerin ve bireylerin, giderek daha fazla dijitalleşen dünyanın sosyal ve ekonomik sonuçlarını daha iyi anlamalarını sağlayacaktır.
Panellere katılanlara ve başarılı olanlara plaketler verildi
7-8-9 Ekim 2022 Tarihlerinde gerçekleşen 4. Afyonkarahisar Gastronomi Festivali kapsamında panellerde düzenlendi. En önemli en yoğun ilgi gören panellerden biri, Gastronominin Turizm ile İlişkisi konulu paneldi.
Gastronomi turizmde büyük bir varlıktır. Kültürün bir parçasıdır ve ülkelerin gelenekleri, iyi bir mutfak, herkes için ilgi çekicidir, çünkü hepsi iyi ve lezzetli yemekleri denemek isterler.
Son yıllarda, turizm deneyimlerine ve gıda ile ilgili cazibe merkezlerine giderek daha fazla önem verilmektedir. Küreselleşme güçleri, yerelleşme ve gastronomi ile gıdanın bölgesel ve ulusal kimlik kaynağı ve ekonomik kalkınma kaynağı olarak kullanımı arasındaki ilişkiye özellikle dikkat edilmektedir.
Kalkınma programları, pazarlama faaliyetleri ve turizm ile tarım arasındaki iletişimi içeren gastronomi turizminin gelişimi ile ilgili çok çeşitli çalışmalar yapılmaktadır
Gastronomi, turistik destinasyonların geliştirilmesi, sürdürülebilirliği ve konsolidasyonu için kilit unsurlardan biri olarak kendini kanıtlamıştır. Özellikle gastronomi, kültür ve turizm arasındaki ilişkinin analizinde tarihi bölgedeki çeşitli restoranlarda yemek yiyen yabancı bir yerin kültürel kimliğinin bir parçası olarak gastronomiye verilen önemi göstermektedir.
“Gastronominin Turizm ile İlişkisi” konulu panelin moderatörlüğünü Afyonkarahisar Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü İhsan Akar üstlendi. TÜRSAB -Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Gastronomi İhtisas Başkanı Ömer Kartın ve Antalya 7 Mehmet Restaurant’ın üçüncü kuşak temsilcisi Mehmet Akdağ panelistlerdi.
Afyonkarahisar Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü İhsan Akar açılış konuşmasında; “Yıllarca biz bu konuların içinde de olsak. Herhalde her şeyi öğrenmiş, sonuçlandırmış, bilmiş olmayacağız. En az 25-30 yılında bu işe kendini vermiş, TÜRSAB Gastronomi İhtisas Başkanı Ömer Kartın ve 25-30 yıldır hem gastronomi hem turizm sektöründe yer almış, sektörün duayenlerinden Mehmet Akdağ ile bugün gastronomi turizmi ilişkisini anlatmaya çalışacağız.” dedi
Ilk sözü hem TÜRSAB Türkiye Seyahat Acentalari Birliği Gastronomi İhtisas Başkanı Ömer Kartın’a verdi
“Kartın, Turizmin aslında hepimizin hayatının bir parçası olduğunu, krizin son dönemde insanların ihtiyacı haline geldiğini, yeme içme zaten günlük hayatın bir parçası olduğunu, yeme içme uğruna seyahat etmenin son yıllarda popülerleştiği söyledi
Ömer Kartın, “Ben yeme içme turizminin. İhtisas Başkanlığını yapıyorum. dediğiniz gibi sektörde 30 yılı aşkın yolculuğum var. 20 yıldır da kendi firmam ile alakalı turizmin dünyada farklı yerlerinde bunları yaptım. Sonra bana böyle bir görev verdiler. Teveccüh ettiler. Ben de İhtisas Başkanlığı görevini 2 dönemdir yürütüyorum.” Şeklinde kendini ifade etdi
Kartın, “Her kentin görülebilir, bir yapısı bir kimliği var. Türkiye'de de faaliyet göstermek gerek. Afyon gastronomiye tercih olmuş, tebrik ediyorum ve gurur duyuyorum. Türkiye'nin önemli kentlerinden biri Adana’lıyım Adana'da bir festival var. Buradayım. Adana’ya gitmedim. Buraya geldim. Gastronomi turizmi demek, bir yerde yeme içme faaliyetlerini yaşamak üzere seyahat etmektedir.
Özellikle bunu, Çok basit keyif uğruna yeme içme uğruna gidip bunu çoğunuz yapıyorsunuzdur. Hadi kalkıp gidelim. Şurada şunu yiyelim diye küçük manada doldurulacak. Gastronomi turizmi daha geniş paketler halinde tur operatörlerinin hazırladığı ve size o bölgenin, yani tarımından toprağından köylünün üretiminden, hasatından her şeyini anlatan turizm adı gastronomi turizmi diyorum.
Türkiye'nin çok yerinde zengin mutfak var ama bu yetmez bakın buradaki unvan. Geçmişimize o yemek kültürüne sahip çıkmışsınız ve bunu ileriye götürmek için her türlü adım atılmış üreten mal satan var. Bir de yiyen olduktan sonra 10 numara bir döngü var. Mesela sergi alanında maketleri yapılmış. Ben çok etkilendim.” dedi
Afyonkarahisar Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü İhsan Akar, tescilli yemeklerden bahsederek, “Birçoğunu biliyorum ama bilmediğim 56 tanesi beni çok etkiledi. O yüzden hani çok doğru yolda kısa bir bilgi verelim, coğrafi işaretle tescil ürünlerimiz şu an 38 tane. 25 tane de başvuru aşamasında. Toplam 99 coğrafi işaret tescil başvuru markasında Türkiye'de ikinciyiz. Bu tabii bir süreç.
Bunun pazarlama ticaret boyutu da var. Türkiye'de şu an zincir marketlerde Afyon ürünleri satılmaya başlandı. Avrupa Birliği, coğrafi işareti için başvurduk.” Dedikden sonra Ömer Kartın’a
“Bu anlamda çalışmalarımız devam ediyor. 2 gün önce TÜRSAB olarak güzel bir etkinliğe imza attınız, ilk defa Türkiye'de belki de dünya gastronomi şehirlerinde bir gastronomi treni faaliyetimiz vardı. Kısa bir bilgi alabilir miyiz sizden”
Ömer Kartın “2018 bizim ihtisas Başkanlığı üyeleriyle bir arada toplantıda karar verdiğimiz bir proje.
Malum dünyada gastronomi çok popüler. Bunun farkındayız zaten içindeyiz. bir de tren seyahati çok popüler. Bu ikisi de bir araya getirerek bir yolculuk yapabilir miyiz diye düşündük.
Dünya örnekleri şöyle, lüks trenler var, trene çok sınırlı sayıda insan kabul ediliyor. Çok ünlü bir şef pahalı, bir menü hazırlıyor ve çok az kişiye nasip olabilecek bir seyahat oluyor bu.
Biz böyle yapmayalım, biraz daha demokratik bir tren olsun. Uygun olabilsin. bir de lüksten ziyade yerele hitap etsin. Yerel şöyle olmasını istiyoruz, geçtiği bölgenin bizatihi özel yiyecekleri trende servisi verilecek. O kadar özel olsun ki hep mümkünse kentte de esnafta bulunmasın. Restoranlarda ki otobüste de aynı zamanda şehir esnafında da yemeğini yesinler.
Restoranlara gitsinler, şehir restoranlarında tadını çıkarmaya devam etsinler. Oradaki daha ziyade köy kadınlarının yaptığı. En az kaybolmaya yüz tutmuş ama trende verebilecek kadar da pratiği olabilen önceden hazırlanmış evlerde direnin geçiş saatlerinde hazırlanacak belediyeler destek olacak. Burada çok önemli sizden de o yüzden çok ciddi destek gördük.
Belediye lojistiği sağlayacak o kadar kooperatiften alıp trene ulaştırmayı sağlayacak ve trende de turistleri geçtiği coğrafyanın geçerken o bölgede kadınların hazırladığı yemeğin tadına bakacaklar.
Çok özel bir tren dünyada eşi benzeri yok. Bu treni Türkiye'de birkaç yerde planladık. Adana'dan Niğde'ye, hatta Kayseri’ye kadar uzanan hatdı olacak.
Afyon Dinar, Denizli hatdında olacak. Birkaç hatda, onlar sürpriz daha çalışmada olduğunu ilan etmiyorum. Yol boyunca yemekler yiyerek bir yerden bir yere ulaşmanız seyahatlerin parçası olarak kullanmaktadır.
İstanbul'dan bir turist örneğin Afyon'a gelecek. Birkaç gün afyonda afyon'un tadına bakacak her türlü güzel şeyi test erek faaliyetler yaşadıktan sonra trene binip Denizli'ye gidip Denizli'ye aynı şekilde 1-2 günü geçirerek belki uçakla veya başka bir yolla geri dönecek.” Şeklinde projeyi açıkladı
Mehmet Akdağ. “Ben bir turizm rehberi olarak şunu söyleyeyim, aslında bir numaralı turizm çeşidi gastronomi turizmi derim. Neden insanlar bir şehre ya da bir ülkeye giderken hiç gitmedikleri büyük şehre şu an dünya internet vasıtasıyla büyük bir kütüphane oldu.
Gittiğimiz şehirde ya da ülkede ne yeriz diye bakarlar ilk önce. Mesela 2 ay önce bir toplantı için Brezilya'ya gittik. Biz dedik ki Brezilya'ya gittiğimiz zaman ne yeriz?
Mesela Antalya'ya ilk kez gelenler Antalya'da ne yeriz diye bir araştırıyorlardır ya da ne bileyim Konya’ya gidenler İtalya'ya gidenler…
Bu anlamda aslında turizmin ilk temeli esası çeşitlilik sebebi gastronomi diye bir teorim var. Benim doğru aslında ne yeriz dedi derken şöyle orada ne yapıyor. Antalya'ya geldiğinde iyi bir İtalyan mutfağı da bulabiliyor, onlar da ön plana çıkabiliyor ama lokal yiyecekleri daha çok arıyoruz.
Peki şimdi Türkiye'de sanırım bu konuda bir markalaşma başladı. Yani her şehir buna kafa yoruyor.” Açıklamada bulundu.
İhsan Akar, “Sizi de biliyorum Antalya'daki bu işi olarak içindesiniz. Başka şehirlerde içinde biz gastronomide, marka şehir olduktan sonra 21 şehir, gastronomi, marka şehir dosyası verdi ve biz bu 21 şehrin altına danışmanlık yapıyoruz.
Fahri olarak siz nasıl bir yol izlediniz diye Afyon'un yıllardır moda şehri olan unvanını biz biraz daha akademik ve unvanlı hale getirmeye çalıştık.
Mehmet Akdağ “Asıl amacımız bu, şimdi siz de geldiniz. Biliyorsunuz yukarıdaki tarihi konaklarımızı bu işin içine soktuk. 610 konağımız var. 2 tanesi gastronomi faaliyeti yapıyor. Hem tarihi, hem kültürü hem turizm hem gastronomi birleştirmiş olduk.
Biz gastronomi turizminde düzenlemeyi önem veriyoruz. Bütün mesele düzenleme örneğin coğrafi işaret alınıyor. Ama bunu kontrolü çok önemli. Kontrol edemezsek çok kaybederiz. Örnek hep aynı şeyleri konuşur. Rockford beyinlerini herkes söylüyor. Çünkü çok bilindik. bir marka fransızların küflü peynir eninde sonunda ama çok kıymetli olmasının sebebi kendini harika korumuş. Öyle bir korumuş ki sınırlarının ötesinde rockford köyün dışında bile rokfor markası kullanamıyorsunuz ve sıkı cezalarla bunu kanunlara yazma bilmiş.
Biz bunu başarmalıyız. Yani coğrafi işaretli ürünlerimizi iyi korumalıyız ki bu da ulaştığımız zaman o zaman zaten hak edenin hakkını verdiğinizde yatırım yapan da daha çok devam eder.
Yatırımına daha iyi işletmelerimiz çoğalır, daha çok kaliteli yerlere ulaşırız. Turist daha mutlu, oldukça daha da para harcar, daha büyük turizmi ulaşmış oluruz.” Şeklinde ifade etdi.
İhsan Akar, “Afyon üzerinde sizin bir öneriniz var mı? Gastronomi turizmini hangi aşamaya çıkarmak için nasıl bir süreç işlenmeli, ne yapılabilir?”
Mehmet Akdağ, “Şimdi çok değerli ürünleriniz var. Bunlarla aslında bazı yemekleri taklit etmeye çalışılmış. Bence bundan bir kurtulmalı, imza yemeklerini çıkartmalı.
Mesela haşhaşi da kalkıp bir baklavanın içine kullanmayalım, yapılmış, bununla başka bir ürün yapalım. Mesela haşhaşlı unu yapalım. Başka bir şeyler yaratalım. Yani yaratıcılığın oradan çıkartmak lazım” dedi.
İhsan Akar, “Aradan çıkaralım mı?
Mehmet Akdağ “Evet, kreatif işler yapmak tamamen imza ürünleri olmalı bence evet.”
İhsan Akar, “ Bu festival için biz 7 oteli kapattı. Bak şöyle bir afyon'daki 5 yıldızlı yaklaşık 16 otelde toplam 30000 yatak kapasitemiz var. Tabii diğer otellerde de misafirlerimiz, müşterilerimiz, gelenimiz, gidenimiz var. bir hafta sonu hareketliliği açısından söylüyorum. Buranın turizm ilişkisine küçük bir örnek, 7 otel. Şu an sadece festival misafirleriyle dolu. Gastronomi turizmi ilişkisi açısından önemli.“ Soru cevapla panel sonlandı.
Panel doğrultusunda tüm fikirleri projeleri icraatları benimseyerek, gerçekdende; Çoğu durumda, tatildeyken dışarıda yemek yemek, tarihi yerleri ve müzeleri ziyaret ederken yaşananlarla karşılaştırılabilir yerel bir mirasın’ tüketimini içerir. Bununla birlikte, bu artan ilgiye rağmen, konuyla ilgili sistematik araştırmalar neredeyse yok olmuştur. Gastronomi ve mutfak mirasının turizmdeki rolü, gelişimi ve geleceği hakkında daha iyi bir anlayış geliştirmek için bu tür festivallerin yerinde etkinlik olduğunu söyleyebiliriz.
Birçok insan sadece gastronomik amaçlar için seyahat eder. Gıda, insanoğlunun temel ihtiyacıdır ve seyahat etmeye karar vermek için ana motive edici faktör haline gelir.
Böylece gastronomi fenomeni ve dünyadaki rolü turizm keşfedilmeye değer. Bir ülkenin gelenekleri ve ayrıca yemek pişirme sanatı ve kültürü destinasyonun iyi mutfağının önemi çok yüksektir.
Bölgenin veya ülkenin gastronomi markasını yaparak değerlendirmeli ve turistik tekliflere dahil etmelidir.
Gastronomi turizmi geliştirme planı olmalıdır. Gastronomi turizmi katkıda bulunmalı sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesi, ekonomiyi ilerletmek için itici bir güç olabilir, yeni işler, o alanda çalışan nüfusun gelirinin artırılması vs.
Bazen gastronomi, seyahat etme kararı vermede belirleyici rol oynar. Ayrıca turistlerin genel seyahatten memnuniyeti üzerindeki etkisi önemli.
Dolayısıyla gastronomi ve turizm konuları çok
gastronomik bir marka geliştirmek ve turizmi teşvik etmek için önemli ve keşfedilmeye değer.
Sürdürülebilir kalkınma hedefleri, gıda israfı, toplumun güçlendirilmesi için politikalar ve iş stratejileri belirleme,
iş yaratma, gastronomi turizminin daha iyi ölçülmesi ve daha iyi anlaşılması gereklidir.
Tüketici motivasyonları ve davranışları üzerine araştırma ve gastronominin ekonomik etkisinin ölçümü, turizm mesleki eğitim ve öğretimin temel olduğu durumlar gerektirir.
Günümüzde yaşanan yoğun ekonomik ve sosyal gelişmenin bir sonucu olarak gastronomi turizminin odak noktası, yaşam standartlarındaki artışlar ve insanların seyahat etme olanakları referans alınmalı.
Pek çok Gastronomi turizm projelerinde varlık gösteren, çok başarılara imza atan, Türk gastronomisini tanıtma misyonuna tutkulu, kararlı, fedakar, bilgili, gönül insanı Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe Balıkesir Gastronomisi için Balıkesir valiliği ile Basın toplantısı gerçekleştirdi. Basın toplantısı ardından “Sürdürebilir Turizm ve Gastronomi Politikaları” konulu Panel düzenledi.
Kuruluş tarihi çok kısa olmasına rağmen, dernek üyeleriyle sinerjik takım kurarak, bu güne kadar örnek teşkil edecek etkinlikleriyle Gastronomi turizmde önemli yol alan, GTD Başkanı Gürkan Boztepe, gastronominin turizmin gelişmesindeki rolüne çeşitli küresel örneklere atıfta bulunularak odaklanmak adına gerçekleştirdi.
Mutfağımız Neden Önemli
Farklı kültürlerin bir arada olmasının sonucu, mutfağımızın zenginliğini tanıtmaya kendini adayan GTD Başkanı Boztepe, mutfağımızın güçlü taraflarını temsil eden ürünlerle başlama yaparak önemli bir pazar oluşturabilecek. Boztepe üstlendiği moderatörlüğünde “Gezmenin yöntemleri var. Vali beyle gezerek gezerken biz mutluyuz. Hani kendi kendinize de gezebiliriz ama bir şehri tanımak istiyorsak oranın en erkanı ile birlikte olarak gezmek çok kıymetli.” Sözleriyle açılış yaptı.
Amerika’ya Türk mutfağını tanıtma etkinliğinden bahsetdi.
“Gastronomi turizmi derneği olarak ticaret bakanlığımızda ve bir yemek yaptık. Fatma Şahin, bakanımızı, Ender Saraç’ı götürdük. Ender hocamızla beraber sağlıklı Türk mutfağı nedir? Gazetecilere anlatma imkanına sahip olduk. Birleşmiş Milletler in tam karşısında binamız Türk binası Türkiye'de gerçekten gurur duyulacak bir bina burada hem yabancı gazeteciler. Belediye Başkan Yardımcısını hepsini ağırlama imkanına sahip olduk.
Sağlıklı Türk mutfağında da biz bir numarayız. Peynirde de durmayız. Aynı zamanda baklava da bir numarayız. Açık ara dünyada gastronomi konusunda bir numarayız ama bunları peynir gibi farklı farklı ülkeler çok güzel anlatmışlar. Biz niye anlamamışız? Bu kadar yıldan beri bu kadar değerli. Başladığımız olmasına rağmen annen annelerinin yemeklerini ye aktarmamız, bunların aktarılma yöntemleri nedir?” şekinde giriş yaptı panelistlere söz verdi.
Panelde Panelistlerin Önemll Paragrafları;
“Ben gastronomi turizmi yapan bir seyahat acentasıyım. Yani insanları alıp yurt içinde veya yurt dışında gastronomi bölgelerine götürüyor, Hem oradaki ören yerlerini gezdiriyorum hemde çok önemli kendilerine ait yemekleri yedirmeye çalışıyorum, işte Gaziantep, Urfa, Adana, Kayseri, Trabzon.. Ve bunların bir tanesi de artık sanırım Balıkesir olacak. Biz. Balıkesir’i sadece geçiş noktası olarak kullanıyoruz ve şimdiye kadar sadece işte tostu ile bilinen bir yerdi.”
“Aslında gastronomi turisti bunlar için geliyor ve normal kuruştan 7 kat fazla para harcıyor. Biz nostaljik özel yemekler yiyebileceğiniz ürünleri o yüzden turisti buraya çekebiliriz.”
“Karbon dediğiniz karbon salınımları ve değil bizim atmosfere verdiğimiz aslında kendi faaliyetleri sonucunda oluşturduğumuz bir gaz. Karbon miktarını azaltmaktan bahsederken, karbondan Hem toplumsal olarak atalarımızdan getirdiğimiz geleneklerimiz hem de insan vücudu olarak ihtiyaç duyduğumuz, vitaminler ve proteinler kısmı. Bir tarafa metan gazını, acaba ben bu hayvanlar da nasıl azaltabiliriz? Şu anda bir çalışma yürütüyor. Üniversitede metan gazını azaltır bilmenin hayvan besleme ile hayvanlara verdiğimiz yemle hayvanlarını tuttuğumuz termal şartlarla ilgisi olduğunu biliyor muydunuz?”
“Eklemler ile ve farklı bilimsel temelli yöntemlerle tarımı, tarıma, hayvancılığa sahip çıkmak, yerel kültürümüze sahip çıkmak ve şehirlerimizi marka kent haline getirip sürdürülebilir markaları yaratmak hepimizin ortak payda daki görevlerinden diye düşünüyorum.”
“Tüm yatırımlarla ilgili olarak da amaç şu, kendi markalarından ülkemiz içerisinde dağıtmak, şimdi uluslararası Balkan incilerimizin hepsine baktığımızda İstanbul ve büyük şehirlerimiz İzmir, Ankara şehrinde var. Bu uluslararası markalarımızı artık Anadolu ya yayılmak gerekir.”
“Türk kültüründe şöyle bir şey vardı biliyorsunuz misafir ağırlamak. Insanın ağırlamak bizler için önemli. Turizm ve hizmet sektöründe gelen her misafirimizi memnun etmek için elimizden geleni yaparız.”
“Bursa şehrimizde çok önemli gelişmeler kaydetti. Birçok maddede oraya katma değer kazandı. Şimdi son zamanlarda Trabzon tarafında birçok farkımız var.”
Herşeyimiz artık gastronomi olarak baktığımızda bir kültürümüzün bu kültürünüze birlikte yaşanmış olan bir. Yemek kültürümüz var ve aynı zamanda tarih var. Dışarıdan veya içeriden gelen turistlerin ilk talep ettikleri şeylerden bir tanesi de gittikleri yerdeki kültür anlamında ne görebiliriz, ne katabiliriz. Kendi ülkelerinden daha farklı alternatiflerimiz neler var ve bunlarla birlikte de tabii ihtiyaç olarak da karın doyurma.”
Son olarakda panel konuşmaları Balıkesir valisi Hasan Şıldak özetledi.
“Bu kapasiteyi geliştirmek istiyoruz. Balıkesirli hem gastronomi alanında hem de turizmin bütün bileşenleriyle birlikte daha güçlü kılmak, daha görünür kılmak için yol almak istiyoruz. Ama bunun için bir yol haritasına ihtiyacımız var. Yani bir stratejiye ihtiyacımız var, turizmin planlanması, bir master plan hazırlanması bu konuda. Rotalar oluşturulması..
Heyecanlıyız, gün güzel başladı. Bence festival sizlerin katkılarıyla bugün de öyle devam edecek. Ilgi yoğun özellikle balıkesirliler çok mutlu. Yani diyorlar böyle bir şeye ihtiyaç varmış. Niye daha önce yapılmadı?”
Genel yayın Yönetmenliğini Celal Toprak’ın yaptığı İş Dünyası Dergisi ile Esenyurt Belediyesinin birlikde düzenledikleri iftar programında İş Dünyası Dergisinin 6.Sayısı tanıtıldı.
Dergiler için söylenen 4 sayıya kadar baraj kabul edilir. 4 Sayıdan sonra dergiler yaşamaya devam eder. İş Dünyası dergisi 6. Sayısı çıkdı. Ancak 6 dergide birbirinden değerli içerikleriyle herkesin devamlı okuyacağı yanında bulunduracağı olmazsa olmazı haline geldi.
Dergi Tanıtımına İhlas Medya Grup Başkanı Aslıhan Ören, Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt, TOBB Tekirdağ kadın Girişimciler Kurulu Malkara Ticaret sanayi Odası Başkan Aynur Çeşmeciler başda olmak üzere, STK Başkanları, İş İnsanları, Akademisyenler, çok sayıda basın mensubu katıldılar.
Celal Toprak; “İş insanları ile çoğuyla konuştum
Şaşkınlar… Aslında Bütün Türkiye'de olması gereken bir şey ama ilk defa Esenyurt'ta yapılıyor..”
Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt; “En önemli halletmesi gereken sorulardan bir tanesi üretim sorgulaması… Sanayide işadamlarının sorunları hızlı şekilde çözülmesi lazım…
İş İnsanı “ Yıllarca söylenen -Belediye Sanayicinin En Büyük Düşmanı mı?-Elbetde değil..” Esenyurt Göstergesi..
Program açılış Konuşmasında Celal Toprak 6. sayıda Esenyurt belediyeye yer verdiklerini söyledi .Toprak özetle “Aslında ben belediye başkanını tebrik ediyorum ilk defa Esenyurt'ta yapılıyor İnşallah bu devam eder ve başka yerel yönetim uygulamalarında da örnek olur Önümüzdeki dönemde bu ülkeler değil kentler yarışacak. Yani Esenyurt yarışacak işte Ordu yarışacak Elazığ yarışacak bu yarışmada bu kentler olacak işte bu Esenyurt ilk başladığı için bir adım önde başlamış oldu diğerlerini ona yetişmesi için daha hızlı koşması gerekiyor”dedi
Dergi tanıtın videosu gösterildi. Sonrasında Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt konuşma gerçekleştirdi. Başkan “Esenyurt Türkiye’nin en kalabalık ilçesi, ancak üretim sanayisinde Türkiye’nin gayrisafi milli hasılasının yüzde 6’sını oluşturuyor. Türkiye'nin diğer bölgelerinde olduğu gibi burada da birçok sorunu var. Yetersiz altyapı sorunları var.” Başkan sorunların çözümü için, çalıştaylar düzenlediklerini, sürdürebilir üretim ekonomi için iş insanlarının sorunları çözmeye kararlı olduklarını, yol haritaları çıkararak, raporlarla sağlıklı bir ekonomi sağlıyacaklarını, Sürdürülebilir kentsel refah oluşturulması için bir çalışmalar yapacaklarını söyledi.
Palaket takdimlerinden sonrası, toplu aile fotografıyla toplantı son buldu.