16 Kasım 2017 Perşembe

Altın Yumurtlayan Kafalar-Yılmaz parlar

Altın Yumurtlayan Kafalar
 Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği öncülüğünde, “Altın Yumurtlayan Kafalar” ana temalı, Girişimciler G3 Forum, 14 Kasım 2017 Salı günü Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı salonlarında gerçekleştirildi.

 TOBB öncülüğünde, Habitat ve PublicisLive ev sahipliğinde, DenizBank ve Turkcell Arıkovanı sponsorluğunda, 7.’si düzenlenen Girişimciler G3 Forumda; Girişimciler Kurulu Danışmanı Berrak Kutsoy’un moderatörlüğünde Koç Inventram Genel Müdürü Cem Soysal, Turkcell İş Modeli Dönüşümü Müdürü Enis Yazırlıoğlu, Aslanoba Capital Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Aslanoba ve Şirket Ortağım Melek Yatırım Ağı Ağ Başkanı Mehmet Buldurgan’ın panelist olarak katıldığı Yatırımcılar Paneli, TOBB Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Ali Sabancı, G3 Platform Başkanı Gülden Yılmaz, Turkcell Dijital Servisler ve İş Ortaklıkları Genel Müdür Yardımcısı Ayşem Ertopuz’un moderatörlüğünde  Mustafa Sandal, TOBB Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Ali Sabancı, DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş’in moderatörlüğünde Cem Yılmaz    Girişimci panelleri güne damgasını vurdu.

 Toplumun refah düzeyinin ve hayat standartlarının yükselmesine katkı sağlıyan büyük pay sahibi girişimcilik form Konuşmalarda; girişimciliği yaygınlaştırmak hedefli Girişimciliği destekleyen, girişim kültürü oluşturan, farkındalık yaratan çok önemli mesajlar vardı.
 Ekosistemin başarılı aktif kurumu TOBB’nin  Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, “Eskiden zengin olmak için milyarlarca dolar yatırım yapmak gerekirken, bugün bir bilgisayar ve iyi bir fikir yeterli. Geçtiğimiz yüzyıl kaynağı petrol olan 3. sanayi devrimi dönemiydi, bu yüzyılda ise kaynağı insan olan 4. sanayi devrimini yaşıyoruz. Bu yüzyılın amacı doğal kaynağa değil, fikri üreten insan kaynağına ulaşmak.”

G3 Platform Başkanı Gülden Yılmaz, “Gelecek nesillerin büyük olasılıkla -iş dünyasının rönesansı- diye adlandıracağı bir dönemi yaşıyoruz.”
Denizbank genel müdürü Hakan Ateş, “Ekonomide büyümenin sınırları yükselen girisimci ruhuna bağlı- Türkiye ekonomisinin gelişiminde kritik öneme sahip sektörlerde öncü konumda bulunmamızın arkasında da bu girişimci ruh yer alıyor.”
Turkcell dijital servisler ve iş ortaklıkları genel müdür yardımcısı Ayşem Ertopuz, “Girişimciler, fikirlerini geliştirme ve ürüne dönüştürme aşamasında onlara yol gösterecek bir rehbere fazlasıyla ihtiyac duyuyorlar. Girişimcileri ve girişimci adaylarını iş dünyasıyla buluşturarak bir anlamda bu rehberligi onlara sağlayan G3 forum, çok önemli bir misyonu yerine getiriyor.”
Habitat kurucu başkanı Sezai hazır “Bugüne kadar 81 ilde 10 bin yüz yüze egitim, 5 milyon kişi ile etkileşim, 70 farklı eğitim içerigi, 40 ulusal proje, 14 gençlik merkezi, 2000 eğitmen, 27 bilişim akademisi, 6 ulusal kampanya, 5 ödül, 47 fikir üretme kampı ve start-up weekend kapsamında 5000 gönüllü aracılığıyla, 1300 kişiye yüz yüze eğitim verdik. 8-11 yas arası çocuklarin analıtık düşünme becerilerini geliştirmek için vodafone, finans bank ve microsoft ortaklıgı ile 55 ilde 300 gönüllü eğitmenle 16 bin çocuğa eğitimler verdik,”

Yasal çerçeve içinde, her pazar koşullarında finansmana erişim, destekleyici yatırımcıların düşüncelerini, hangi fikirlere yatırım yaptıklarını, girişimcilere ne şekilde yararlı olabilecekleri konusundaki; Girişimciler Kurulu Danışmanı Berrak Kutsoy’un moderatörlüğündeki panel çok önemliydi. Başarılı bir şekilde paneli yürüten Berrak Kutsoy panelistlerine çok değerli sorularla girişimcilerin fikirlerin gelişimini şekillendirecek açıklamalara vesile oldu.
Yine TOBB Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Ali Sabancı, Formun sunumunu üstlenen G3 Platform Başkanı Gülden Yılmaz, Turkcell Dijital Servisler ve İş Ortaklıkları Genel Müdür Yardımcısı Ayşem Ertopuz’un moderatörlüğünde  Mustafa Sandal,
TOBB Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Ali Sabancı, DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş’in moderatörlüğünde Cem Yılmaz Girişimci panellerinde özellikle Ali Sabancı’nın sorduğu sorular Gençlerin zihinlerinde cevaplar buldu. İlham aldılar. Tam anlamıyla girişimcilik ruhunu içlerine yerleştirdiler.
 Genç girişimcileri mentorlarla buluşturan yuvarlak masa toplantılarında yaklaşık 1500’ün üzerinde girişimci ve girişimci adayı mentorlar ile bir araya geldi.İki masada bulunma fırsatı yakaldık Mentor Borsa İstanbul Araştırma geliştirme Direktörü Doç. Dr. Recep Bildik ve Gazeteci yazar Tv program yapımcısı Aynur Tartan girişimci adaylarına tecrübelerini aktardılar. Fikir alışverişi yapıldığı yuvarlak masada girişimciler kendilerine bir yol haritası buldular.
 yilmazparlar@yahoo.com


  

8 Kasım 2017 Çarşamba

EGD BAŞKANI CELAL TOPRAK HİZMET ÖDÜLÜ VERDİ-YILMAZ PARLAR

EGD BAŞKANI CELAL TOPRAK HİZMET ÖDÜLÜ VERDİ

Ödül zengini Ekonomi Gazeteciler Dernek Başkanı ve TGC Yönetim Kurulu Üyesi Celal Toprak bu sefer ödül veren isim oldu. 

TGC Burhan Felek Basın Hizmet  Ödülleri sahiplerini buldu
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC)'nin önceki başkanlarından Burhan Felek adına düzenlenen Burhan Felek Basın Hizmet Ödülleri’ne değer bulunan 10 gazeteci ödüllerini aldı...

Basınının önde gelen kalemlerinden ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti önceki başkanlarından Şeyhül Muharririn Burhan Felek adına verilen Burhan Felek Basın Hizmet Ödülleri dağıtıldı.

20 Ekim 2017 Cuma günü saat 11.00’de TGC Merkezi’nde toplanan Seçici Kurul,  70 yaşından gün alan ve meslekte 50 yılını tamamlayan Ahmet Örs, Ertuğ Karakullukçu, İzzet Öz, Melih Aşık,  Nurzen Amuran,  Orhan Atasoy, Ömer Kırkpınar, Sezi Ergun Anar, Tevfik Yener ve Zeynep Oral ‘a ödül verilmesini kararlaştırdı.

Derimod ve Garanti Barter’in sponsorluğunda düzenlenen ödül töreninde bu isimler ödüllerini aldı.

Ödül töreninin sponsorları arasında yer alan Garanti Barter ekip olarak geceye katıldı. Toplantıya Garanti Barter İcra Kurulu Başkanı Coşkun Ergün ile birlikte katılan Emir Varlık Yönetim Genel Müdür’ü Özbey Ergün sponsorluk nedeniyle verilen ödülü aldı.

Törene BYEGM İstanbul İl Müdürü Necmettin Altuntaş, BİK İstanbul Şubesi Müdürü  Mehmet Köşker, RATEM Başkanı Yusuf Gürsoy, Garanti Barter İcra Kurulu Başkanı Coşkun Ergün,  TGC Yönetim Kurulu Üyesi Celal Toprak, TGC Denetim Kurulu üyesi Arif Esen, Ercüment Erkul, TGC Balotaj Kurulu üyesi Muammer Tuncer, Haşmet Yavuz, Azize Şenbülbül, Serpil Özkaynak,  TGC Onur Kurulu üyeleri Şükran Soner, Engin Köklüçınar, TGC Onursal Üyeleri, Şenes Erzik, Prof. Dr.Turgay Atasü, Prof. Dr. Fevzi Aksoy, Oktay Duran, Rüştü Bozkurt, ÇGD İstanbul Temsilcisi Uğur Güç, TGC Sosyal İşler Komisyonu üyeleri Hüseyin Irmak, Nevin Akkaya, Yasemin Arpa, Kadın Gazeteciler Komisyonu’ndan Semra Kardeşoğlu, kıdemli üyeler Turgut Fethi, Garbis Özatay, Bilal Öztürk, Hasan Ercan, Zafer Atay, Seracettin Zıddıoğlu, Ali Hıdır Er, Okşan Atasoy, Zeki Efe ve çok sayıda TGC üyesi katıldı.

yilmazparlar@yahoo.com

8 Ekim 2017 Pazar

Çevko-Döngüsel Ekonomi - EGD Ekonomi Gazeteciler-Yılmaz Parlar

 Döngüsel Ekonomi ve Ekonomi Gazeteciler
ÇEVKO tarafından 5-6 Ekim 2017 tarihleri arasında Cevahir Hotel -Kongre merkezinde Döngüsel Ekonomi Kongresi düzenlendi. Kongre Kapsamında, Başkanlığını Celal Toprak’ın yaptığı Ekonomi Gazeteciler Derneği tarafından Döngüsel Ekonomi paneli gerçekleşti.

Avrupa'da stratejik kaynak politikasının baş faktörü olan döngüsel ekonomiyi hızlandırmak, değer zincirinde daha fazla, daha güçlü bağlığı sağlamak, Devleti, işletmeleri, bilim çevrelerini ve tüketicileri kapsayan katılımcı bir yaklaşım ve işbirliği gerektirdiği göz önünde alındığında, kamuya açılan pencere, Basın gözüyle “Döngüsel Ekonomi” mercek altına alındı.
Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünü üstlendiği Panele, ÇEVKO Genel Sekreteri Mete İmer, Anadolu Ajansı Finans Haberleri Editör Yardımcısı ve EGD Başkan Yardımcısı Hasan Arslan, Dünya gazetesi ekonomi yazarı gazeteci Rüştü Bozkurt, Gazeteci Pelin Cengiz, Ulusal Televizyon Ekonomi program yapımcısı Çetin Ünsalan  panelist olarak katıldılar.

Döngüsel ekonomi nedir? Sorusundan yola çıkılarak, Doğrusal ekonomiyle karşılaştırıldığında, Doğrusal ekonomide her şeyin sıfırdan üretilmesine karşın, döngüsel ekonomide geri dönüşüm ön planda olarak zıtlık göstermektedir. 
Süreçteki asıl hedef geri dönüşüm yaparak atık maddelerin ekonomi içerisine yeniden kazandırılması. Farklı geri dönüşüm modelleri yıllardır uygulanmasına rağmen, bu döngüyü güçlendirmedeki asıl amaç doğal kaynakları daha az tüketmek ve ekonomik kazanç sağlamak olarak Dünya’da temel oluşturdu. 2050 yılında öngörülen 9 milyar insanı beslemek zorunluluğu ve gerçeği varken, kaynaklar tükenirken, Dünya’da üretilen gıdanın üçte birinin çöpe atılması, kamuoyu bilincini artırmak ve bunun somut yollarını bulmak stratejik politikalar oluşturmaktadır.

Atılan, atıl kalan her ürün aslında değer barındırıyor. Az kayıp üreten bir üretim ve tüketim sistemi öngören “Döngüsel ekonomi” her şeyin yeniden kullanıldığı, geri dönüştürüldüğü, hammadde kaynağı olarak, değerlendirildiği yenilenebilir enerjiden ürün ve hizmet tasarımına her şeyde geçerli olduğu bir sisteme kapı açıyor. Kuşkusuz işbirliklerini gerektiren Döngüsel ekonomi prensiplerinin uygulanması arz ve talep konusunda şirket, tüketim konusunda bireylere yönelik bilincin artırılması şart sonucun çıktığı, ÇEVKO’nun Döngüsel Ekonomi Kongresi kapsamındaki “Basın Gözüyle “Döngüsel ekonomi” Panelinde Moderatör Celal Toprak Kongre salonun nabzını tutarak konu hakkında bilgisi olanları tesbitiyle bilgili bir dinleyici var panelistlerin sunusunda zorlanacağı espirisiyle ÇEVKO’nun bu önemli modeli gündeme getirmesini takdir ederek, medyaya bu konuda önemli bir rol düştüğünü söyledi. Toprak, “Dünya “Kullan-At” yerine “Kullan-Kazan” anlayışına geçmeli. Böylece  kaynaklar kurtarırılır, yeni nesillere daha güzel bir gelecek bırakmak mümkün olur.” Şeklinde özet bir ön konuşmayla sözü panelistlerin düşüncelerine bırakdı. 
ÇEVKO Genel Sekreteri Mete İmer, döngüsel ekonominin bugüne kadar sürdürülen klasik “Üret-Tüket-At” çizgisinin dışına çıkarak, atıkları kaynak olarak tekrar değerlendirmek için geliştirilmeye çalışılan yeni bir yöntem olduğunu dile getirdi.

Bunun bir paradigma değişikliği anlamına geldiğine dikkati çeken İmer, bu konuda sanayi kuruluşları, belediyeler, kamu ve toplum nezdinde farkındalığın oluşup uygulamaya geçilmesi gerektiğini, ayrıca medyaya da önemli görevler düştüğünü söyledi.
 Anadolu Ajansı Finans Haberleri Editör Yardımcısı ve EGD Başkan Yardımcısı Hasan Arslan, medyada çevre, küresel ısınma ve geri dönüşüm ekonomisiyle ilgili konularda bir jargon değişikliğine ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Bu konuların kavramsal olmaktan çıkarılıp tüketiciye dokunur yönleriyle anlatıldığı takdirde toplumda yansıma görebileceğini belirten Arslan, “Bu noktada şirketlere önemli görevler düşüyor. Örneğin Almanya’da insanların içecek şişe ve kutularını atıp, karşılığında market alışverişinde kullanabilen fişler aldıkları makineler var. Medya ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının da bu konularda yakın iş birliği içinde olması gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
 Gazeteci Rüştü Bozkurt, doğada da ekonomide de bir denge ve döngünün söz konusu olduğunu belirterek, döngüsel ekonominin yaşam biçimi haline gelmesi için doğaya yönelik mevcut felsefe ve medeniyet tasavvurunun sorgulanması gerektiğini ifade etti.
Bozkurt, dünyada gelecekte yaşanabilecek kaynak kısıtı göz önünde alındığında döngüsel ekonomi konusunda bir bilinç oluşmasının şart olduğunu vurguladı.
 Gazeteci Pelin Cengiz, iklim değişikliği konusunda sanayiye ve bireylere önemli sorumluluklar düştüğünü, medyanın da bu noktada farkındalık, algı ve bilinç oluşturma işlevi bulunduğunu bildirdi. 
Cengiz, “Bu konuda insanlara ne yapmaları gerektiği değişim ve dönüşümler sonucunda birey olarak ne elde edebilecekleriyle birlikte anlatılmalı. Küçük bireysel ve yerel girişimlerle çevresini değiştirip dönüştürmüş insanların iyi hikayeleri öne çıkarılmalı. Meselenin paydaları da medya ile daha fazla ilişki kurmalı.” diye konuştu.  
 Gazeteci Çetin Ünsalan ise döngüsel ekonominin geleceğin ekonomisinde zorlu bir rekabet ortamı oluşturacağını ifade etti. 
Ünsalan, “Gelecekte yurt içi ve yurt dışı pazarlara mal satabilmek için döngüsel ekonomi içinde çalışan firmalar yaratmanız gerekiyor.  Bu belge geleceğin ekonomisinde mal satabilecek olanları belirleyecek. Türkiye’nin de burada çok hızlı davranması gerekiyor.” yorumunu yaptı.
Panelde sonuç olarak,  Mümkün olan her şekilde değeri korumalı ve paylaşılmalı. Döngüsellik burada sadece ayak izleri küçültmek değil Dünya’da uyum içinde gelecek vizyonunu şekillendirmek için de önemli kilit bir rol oynuyor. Aynı zamanda iklim konusunda önemli bir yer tutuyor. İklim ve çevre tartışmalarında ya bir korku yada bir  umursamazlık söz konusuydu. Ancak, bunları inovasyona, isteğe ve uygulanabilirliğe dönüştürmeye gerek var.
yilmazparlar@yahoo.com 

22 Eylül 2017 Cuma

TurkNet-AKN’yi tamamen kaldırdık-Yılmaz Parlar

İNTERNETDE YENİ DÖNEM
Son adım AKN’yi tamamen kaldırdık
TurkNet Kurucu Genel Müdürü Cem Çelebiler ile TurkNet Bireysel İş Birimi Genel Müdür Yardımcısı Sinan Kurmuş’un 20 Eylül 2017 Çarşamba günü Swiss Boshorus Hotelde gerçekleştirdikleri basın toplantısında TurkNet Kurucu Genel Müdürü Cem Çelebiler yaptığı sunumda “Son adım olarak tüm mevcut ve aramıza yeni katılacak müşterilerimizin AKN’siz internet keyfi yaşamaya hazır olduğuna karar vererek, AKN’yi tamamen kaldırdık” dedi
İnternet erişim hizmetinde büyük fark yaratan AKN’lerini kaldıran yeniliği ile TurkNet, kendi altyapısındaki kullanıcılardan sonra Türkiye’nin her yerindeki abonelerinin AKN’lerini kaldıran Türkiye’nin ilk operatörü oldu.

TurkNet kullanıcıları, ‘kotam bitti’ derdi olmadan 7 gün 24 saat aynı yüksek kalitede AKN’siz ve taahhütsüz interneti, her yöne 1.000 dakika telefon hizmetiyle birlikte ayda 59,99 TL fiyattan kullanıyor.
Cem Çelebiler “ilk adımı, 2016 Mart ayında, o dönem Türkiye’deki ortalama kullanımın yaklaşık üç katı olan 150 GB AKN’li interneti ve her yönde ayda 1.000 dakika telefon hizmetini tüm müşterilerine taahhütsüz olarak ayda 59,99 TL’ye sunarak attık. İkinci adım olarak, Yerel Ağın Paylaşıma Açılması (YAPA) uygulamasıyla, sadece bakır kablolar gibi pasif bileşenleri kiralayarak, kendi aktif altyapıları üzerinden kullanıcılarına ulaşmaya başladıklarını, böylece maliyetlerinde önemli bir düşüş sağladıklarını anlatan Çelebiler, “üçüncü adım olarak, bu maliyet düşüşü ile 20 Nisan’dan itibaren aktif altyapıda bulunan TurkNet abonelerinin, AKN’siz internet kullanmasını sağladık. Dördüncü adımda yaz boyunca aktif altyapıda olmayan tüm müşterilerimizin AKN’lerini 250 GB’ta çıkartarak altyapımızı test ettik. son adım olarak tüm mevcut ve aramıza yeni katılacak müşterilerimizin AKN’siz internet keyfi yaşamaya hazır olduğuna karar vererek, AKN’yi tamamen kaldırdık”dedi
21 yıldır telekomünikasyon sektöründe, tamamı Türk sermayeli tek bağımsız telekom operatörü olarak hizmet veren TurkNet, taahhütsüz ve bol içerikli ‘Özgür İletişim’ paketinden sonra hayata geçirdiği yenilik hakkında Genel Müdür Cem Çelebiler sunumun ilk bölümünde “Önce taahhüdü kaldırarak kullanıcılara seçme ve memnun kalmadığında hizmetini değiştirme şansı sunmaya başladık. Şimdi de tüm Türkiye’deki müşterilerimizi ve TurkNet’e yeni gelecek herkesi AKN’siz internetle buluşturuyoruz. TurkNet’liler artık AKN hız sınırlamasına takılmayacak. İnternet kullanıcısı olarak bizler bir servis sağlayıcıdan ne istiyorsak müşterilerimize de onu sunuyoruz. Kendini müşterilerimizin yerine koyabilen, en yetkin, en yenilikçi insanlarla çalışarak yepyeni çözümler üretiyoruz, yaratıcı fikirlerle sektör ve teknolojinin sınırlarını genişletiyoruz. Biz internet çağının bireyleriyiz” açıklamalarında bulundu.
TurkNet Bireysel İş Birimi’nden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sinan Kurmuş, “35 Mbps ile eş zamanlı yedi tane HD kalitesinde film izlenebilir. Pratik olarak evde çocuklar internette oynarken, ebeveynler ayrı ayrı film izleyebilir, eve gelen misafirler cep telefonlarıyla sosyal medyada gezinebilir, bu sırada da bir uygulama güncellenebiliyor olabilir” söyleminde bulundu.
Sorular üzerine Genel Müdür Cem Çelebiler  “Türkiye'de internet kotası kullanımı geçtiğimiz yıllara göre arttı. Altyapıların uzun zaman planlı yatırımlarla büyümesi üzere artışı rahatlıkla destekledi. Ancak Türkiye'de internet kullanımının son yıllarda diğer ülkelere göre abartıldığı gibi değil, Türkiye'de 76 GB kullanılan internet kotasının yanında İngiltere 133 GB kullanım yaparken ABD'de kota kullanımı 190 GB”şeklinde cevaplar verdi.
Kotayı çabuk dolduran nedenler hakkında gözlemlerini açıklayan ve neden sınırsız internete ihtiyaç olduğunuda örnekleyen Çelebiler’in  son sözü yine “Bir Dönemi Kapatıyoruz.”  oldu.


yilmazparlar@yahoo.com

22 Haziran 2017 Perşembe

HABİTAT DERNEĞİ NDEN MÜLTECİ GİRİŞİMCİLERE İFTAR -YILMAZ PARLAR

HABİTAT DERNEĞİ NDEN MÜLTECİ GİRİŞİMCİLERE İFTAR  

Her fırsatda yetkilileri tarafından, Türkiye’ye övgüler yağdıran, Türkiye’nin Dünyada en çok mülteciyi ağırlayan ülke olduğunu söyleyen, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ve Habitat Derneği 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde, İMECE Programı kapsamında düzenlediği iftar yemeğinde, mülteci ve Türk girişimcileri bir araya getirdi. 

Habitat Derneği’nin, Suriyelilerin Türkiye ekonomisine artı değer katmaları için Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği (UNHCR) ile birlikte hayata geçirdiği İMECE Programı kapsamında, bir iftar yemeği düzenledi. 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü, Mülteci Suriyeli girişimciye ait olan Vezir Han Şark Sofrası Restaurant’da gerçekleşen iftar yemeğine, 50’den fazla mülteci ve Türk girişimci katıldı. 
Türkiye'nin 2,9 milyon kişiyle en fazla sayıda mülteci ağırlayan ülke, mültecilerin yüzde 51'ini 18 yaş altı çocuklar oluşturuyor.

Dünya genelindeki mültecilerin yüzde 55'i Suriye, Afganistan ve Güney Sudan'dan geliyor. Türkiye'yi 1.4 milyon mülteciyle Pakistan ve 1 milyon mülteciyle Lübnan takip ediyor.
Mülteci sayısının nüfusa oranı sıralamasında ise Lübnan ilk sırada yer alıyor. Lübnan'da 6 kişiden biri mülteciyken, bu ülkeyi 11'de bir ile Ürdün ve 28'de bir ile Türkiye izliyor.
UNHCR verilerine göre Türkiye'de her 28 kişiden  birinin  mülteci olduğu, Türkiye'nin 2,9 milyon kişiyle en fazla sayıda mülteci ağırlayan ülke olduğuna dikkat çekilen 20 Haziran Dünya Mülteciler Gününde, Dünya konjonktürünün en önemli konularından biri olan mültecilerle ilgili pek çok çalışmada yer alan Habitat Derneği Girişimcilik Programı Direktörü Yoni Pinto “Habitat Derneği olarak bugüne kadar mültecilerle ilgili birçok çalışmada yer aldık. Yalnızca Türkiye’de değil, dünyada hemen hemen her ülkede var olan ve sıklıkla tartışılan bu konu için Amacımız çözüm üretmek ve konuya seyirci kalmamak. Bu kapsamda, ekonomimize katkı sağlamak isteyen girişimci mültecileri, Ramazan ayı ve 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü olması vesilesiyle Türk girişimcilik ekosisteminin önemli oyuncuları ile iftar yemeğinde bir araya getirdik. Çalışmalarımıza İMECE Programı ile devam ediyoruz.” dedi.

Türkiye genelinde 5000 genç gönüllüsü ile sürdürülebilir kalkınma alanında çalışan İstanbul merkezli sivil toplum kuruluşu olan, 20  yıldır çalışmalarını hayata geçiren Habitat Derneği (Habitat) ilgililerinden aldığımız bilgiye göre;
Program içinde Suriyeli girişimciler, girişimci olmak isteyen adaylar katılacaklar. Girişimcilere, iş fikir ve modellerini nasıl geliştirebilecekleri, teknolojiyi işlerini büyütmek için nasıl kullanabilecekleri, finansmanlarını nasıl yöneteceklerine dair finansal okuryazarlık ve iş hukuku gibi konular anlatılacak. Yapılacak çalıştaylarla ise girişimcilerin bu konularda güçlendirilmesi sağlanacak. Küresel ölçekte başarılarını kanıtlamış yöneticileri, Türkiye'nin önde gelen iş adamları ve fikir önderleri ile bir araya gelme imkanı bulacak. 

İftarın verildiği mekan Fatih Fevzipaşa caddesi Ocaklı sokakda bulunan Vezir Han Şark Restaurant sahibi Girişimci Suriyeli Hasan Douba’dan bahsetmeden geçemiyeceğiz. Suriye’de fermuar fabrika sahibi olduğunu mesleğini İstanbul’da devam etdirmesi güç olduğu için Restaurant açtığı otantik Suriye yemeklerini hizmet verdiğini öğreniyoruz. Güleryüzlü mesleğinin profesyonelleriyle kurduğu kadrosu leziz duraklardan tercih edilecek yiyecek- içecek mekanlardan biri haline gelmiş. Spesiyalleri arasında Majuka-Fişneli Kebab, Frik Etli-Kebseh Etli, Jiko isimli yemekleri var. Peynirli şöbiyet ve hurma meyva suyu içeçeği de çok beğenilenler arasında oldu. 
İmece Programı ile İş dünyasına-Ekonomiye katkı getireceği inancımız ile gönüllü gençlerimizin çalışmalarını takdir ediyoruz.



yilmazparlar@yahoo.com

19 Haziran 2017 Pazartesi

sile yeryüzü pazarı-Yılmaz Parlar

ŞİLE YERYÜZÜ PAZARI


Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı ile Şile Belediyesi arasında “Şile Yeryüzü Pazarı” alanında 16 haziran 2017 Cuma günü  ‘Kırsal Arazi Yönetimi İş Birliği Protokolü’ imzalandı. 

Bakanlık adına protokol imzalamaya gelen Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformları Genel Müdürü Abdullah Burak Keser törende yaptğı konuşmada Bakanlığın Milli Eğitim gibi Milli Tarım projesini bir kere daha hatırlatdı.

Başkanlığını Celal Toprak’ın yaptğı EGD Ekonomi Gazetecilerin ilgi gösterdiği ‘Kırsal Arazi Yönetimi İş Birliği Protokolü’ tören öncesi Şile Yeryüzü Pazarı üreticilerin standları, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformları Genel Müdürü Abdullah Burak Keser, Şile Belediye Başkanı Can Tabakoğlu, EGD Ekonomi Gazeteciler Derneği Başkanı Celal Toprak, ilgili protokol, gazeticeler tarafından ziyaret edildi.
Şile Belediye Başkanı Can Tabakoğlu, girişimci üreticileri ve ürünleri takdim etdi.
İmzalanan protokolle, Ülkemiz açısından geleceğin projesi olarak görülen Milli Tarım Projesi kapsamında, Milli Tarım Ruhunu oluşturuyor. 

İthalata dayalı tarım ve hayvancılık anlayışının ortadan kaldırılması, arazi bölünmelerinin önlenmesi, hangi ürünün nerede daha iyi yetişeceği ni tespit etdikden sonra havza bazlı üretimin gerçekleştirilmesini temel hedef alan Milli Tarım Projesi'nin tarım alanlarının korunması, tarım ürünlerinin veriminin arttırılması, arazi kullanım planları ile toprakların korunması gibi protokolün ana maddeleri. 

Tarım Reformları Genel Müdürü Abdullah Burak Keser, Türkiye’de 24 milyon hektar tarım alanına 7 milyon hektar tarım alanı daha ilave yapılacağı, tespit edilen 184 ovanın 140'ın Bakanlar Kurulunda imzaya açıldığını ve buraları tarımsal sit alanı olarak ilan etdiklerini, buraya tarım harici her hangi amaçla kullanılamıyacağını belirterek, Türkiye'de üretilen kırmızı etden daha fazla kırmızı et tüketildiğini, bu ihtiyacı karşılamak için yaklaşık 500 bin civarında  büyükbaş hayvan ithal ettiklerini söyledi. Keser, Her yıl 400 bin buzağımız çeşitli nedenlerle öldüğünü, durumu dengelemek adına, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlğı olarak, 
aşıları tamamlanmak üzere her buzağı için maddi destek vereceklerinin altını çizdi. 

Genel Müdürü Abdullah Burak Keser, “Türkiye’nin en büyük kenti İstanbul’un kırsalı Şile, hak ettiği desteği ve değeri görecek. Belediye Başkanı Can Tabakoğlu’nun gösterdiği girişimler sonucunda, protokol Türkiye’de 941 ilçenin içerisinde ilk defa Şile ile imzalanıyor. 
Bundan elde edilecek modelle Tarım Bakanlığımız tüm ilçelere yaygınlaştırmayı hedefliyor.”

Şile Belediye Başkanı Can Tabakoğlu, Şile’de ekonomik, ekolojik, sosyokültürel hedeflere ulaşabilmesi için bir arazi yönetimine ihtiyacları olduğunu, İstanbul’un megakent olmasına rağmen, arazisinin üçde biri kırsal kesim. 800 Km2 alan üzerinde % 80’i ormanlık alan olan 62 mahallesinde tarım, turizm, sanayi ve tarihi yapıları ile 57 köyü kırsal nitelikte bir yerleşke iken mahalle statüsüne dönüşerek sosyal bir devinim gerçekleştirğini tarım kadar, şile bezi üretimin artırdıklarını ve ihraç etdiklerini, turizmi dinamik tutacaklarını söyledi.
 Başkan Can Tabakoğlu, “  Şile, İstanbul’un en büyük arazi sınırlarına sahip, Yüzde 80’i orman en çok mahalleye sahip ve yüzde 90’ı kırsal güzide bir ilçe. Bu protokol bir megakent kırsalında Türkiye’de bir model üretirken megakentin kırsalını koruyor sürdürülebilirliğini sağlıyoruz. Yetmiyor, megakent kırsalındaki baskıdan ötürü göç veren köylüyü köyünde tutmanın mazeretlerini arıyoruz. Biz şunu fark ettik, doğal olan, adil olan ve aracısız olan ürünü ürettiğimizde bizde kazanıyoruz, ancak bunun için bizlerde destek istiyoruz. Şile kentsel dönüşüm değil kentsel gelişim yapacak. Şile Kendi başına bir cazibe merkezi ve kendi ürünü ile rekabet eden bir kent. Böylelikle Şile köylüsü piyasada ezilmeden rekabet edebilir olacak. Bu protokolle birlikte toprağımızı nasıl koruma altına alacağız, bunu da akademisyelerle uzmanlarla birlikte köylümüzün ekonomisini kalkındıracağız bunun savaşını vereceğiz. Ürün ve üretici odaklı çalışacağız. Milli tarım politikasının başarılı olacağına inanıyorum ve bizleri pilot bölge seçen bu protokolü hayata geçiren başta Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanımız Faruk Çelik, Reformlar Genel Müdürümüz Abdullah Burak Keser ve emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Şile’mize hayırlı uğurlu olsun.”ifadelerinde bulundu,

Şile Belediye Başkanı Can Tabakoğlu ile yaptığımız kısa söyleşide Dünya, tıbbi bitkilerin değerini anlamış olarak, bu alana büyük yatırımlar yapmakta olduklarını, ithal etme çabasında  oldukarını, Türkiye'deki bitki zenginliği içinde Şile’ninde bulunduğunu hatda endemik bitkilerin olduğunu ve girşimci kadınların yaptığı, kontrollü şifada sağlayan ürünleri tanıtdı. 

“Toprağı adeta kimyasalların bağımlısı haline getiren uygulamalar, insanlığın geleceğini tehdit etmektedir. Bu sebeple, toprağımızı ve sağlığımızı etkileyen gübre ve ilaç gibi kimyasallarla ilgili gerekli tedbirleri alarak, bitkinin ihtiyaç duyduğu formatta organik, mikrobiyal ve kimyasal gübre kullanımına ilişkin çalışmalarımızda son aşamaya geldik. Ayrıca organik tarım, iyi tarım ve çevre dostu doğal üretim tekniklerini desteklemeye devam edeceğiz.”dedi

yilmazparlar@yahoo.com

18 Mayıs 2017 Perşembe

Tohumculuk Sektöründe Strateji -Yılmaz Parlar





Ülkemizde GDO’lu Tohum Üretimi Yoktur
Tohumculuk Sektöründe Strateji  

Başkanlığını Kamil Yılmaz’ın yaptığı, TÜRKTOB, TÜBİTAK- TÜSSİDE’nin katkıları ile yürüttükleri Tohumculuk Sektörü Ulusal Strateji Geliştirme Projesi’ni 16 Mayıs 2017 Salı günü Fairmont Quasar Hotelde açıkladı. Basın Toplantısında Kamil Yılmaz “Ülkemizde GDO’lu tohum üretimi yoktur, ithalatı da yasaktır, bu konu Biyogüvenlik Yasası” kapsamında çok sıkı denetim altındadır.”dedi  

Toplantıya EGD Ekonomi Gazeteciler Derneği Başkanı Celal Toprak başta olmak üzere Ekonomi yazarları yoğun ilgi gösterdiler.

Kamil Yılmaz 1.5 yıldır TÜBİTAK’a bağlı Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü (TÜSSİDE) ile birlikte yürüttükleri projenin temel amacının “Tohumculuk sektöründe uygulanabilir etkin stratejiler ve politikalar ile farkındalık oluşturmak ve yenilikçilik perspektifiyle; üretimin, ihracatın, verimliliğin, kullanım alanlarının ve katma değerinin arttırılarak yerel kalkınmanın ve tohumculuk sektöründe ülkemizin bölgesel ve uluslararası rekabet gücünün arttırılmasına katkı sağlamaktır.”dedi
Hedeflenmek istenen proje ile tohumculuk sektöründe tüm paydaşlarda farkındalık oluşturarak temeli sağlam stratejiler oluşturulması, sektörün değer zincirinde yer alan üreticiler, araştırmacılar, girişimciler, sanayiciler, dağıtıcılar, yetiştiriciler, destek sağlayan kurumlar, üniversiteler, birlikler gibi üretici örgütlerini içeren yapının Türkiye Tohumcular Birliği öncülüğünde organize bir şekilde örgütlenmesi ve rekabetçiliğinin arttırılması olduğunu söyleyen Kamil Yılmaz “Birliklerin ve üyelerin kurumsal kapasitelerinin arttırılması, Kaliteli ve yeterli sertifikalı tohumluk üretiminin sağlanması, Ar-Ge alt yapısının geliştirilmesi, Markalaşmaya önem verilmesi, İhracat   imkanlarının geliştirilmesi Rekabetçiliğin artırılması, Kayıt dışılığın önlenerek haksız rekabetin önlenmesi, Bütün bunların yapılabilmesi için ihtiyaç duyulan gerekli yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi.”Projenin ana omurgasını maddeledi.
 Kamil Yılmaz Bakanlığın aldığı karar doğrultusundaki açıklamalarında “2018 yılından itibaren tüm tohumlukların sertifikalı olması ile Milli Tarım Projesi’nin en önemli ayaklarından biri olan Havza Bazlı Üretim ve Destekleme Modeli’nde belirlenen ürünleri 5 dekarın üzerindeki alanlarda üreten çiftçilerin ancak sertifikalı tohum kullanmaları durumunda destek alacak olmaları sektörümüz üzerine büyük sorumluluk ve görev yükledi.” Diyerek Tohumculuk sektörü olarak bu kararları desteklediklerini ifade etdi.
 Yıllara göre mukayeseli üretimi ise “Sertifikalı tohum üretimi 2002 yılında 145 bin tondu. 2009 yılında 385 bin tonu aşan üretim, 2013’te 743 bin tona, 2015 te ise 896 bin tona ulaştı. 2016 yılında ise 957 bin 925 ton üretim yapıldı. Son zamanlarda AR-GE çalışmaları sonucu geliştirilen yeni ve üstün nitelikli çeşitler üretime alındı. Tohumculuk sektörü içinde değerlendirilen fide, fidan ve süs bitkileri üretimlerimiz de arttı. Bugün Türkiye’de 4 milyar adet fide, 138.2 milyon adet fidan, 1,5 milyar adet süs bitkisi üretilmektedir. Bu rakamlar 10 yıl öncesiyle kıyaslandığında fide üretiminde %300, fidan üretiminde %50 artış demektir” şeklinde rakamlarla açıkladı.

Sözlerine, 2023 yılı için bir milyon tonluk sertifikalı tohum üretimini hedeflediklerini ilave etdi. Türkiye’nin tohum ithalatından vazgeçse bile kendine yeterli bir tarımsal ürün arzını rahatlıkla sağlayacak konumda olduğunu belirtden Başkan Kamil Yılmaz “2004 yılında 35 milyon dolarlık bir ihracat yapıyorduk, 2015 yılında bu rakam 115 milyon dolar oldu. 2016 yılına baktığımız zaman ihracatımızın 153.5 milyon dolara çıktığını görüyoruz. Bu miktar 2004 yılına göre % 436,  2015 yılına göre % 49.4 oranlarında artış anlamına geliyor.  Tohumculuk sektörü içinde değerlendirilen süs bitkileri ve fidan ihracatının da eklenmesiyle geçen yıl 202 milyon dolar olan ihracat 262 milyon dolara çıkmıştır. 

Tohum ithalatımız ise miktarda 2016 yılında bir önceki yıla göre % 13 düşmüş, değerde ise 202 milyon dolarla aynı kalmıştır. İhracatın, ithalatı karşılama oranı % 89’a ulaşmıştır. Türkiye tohumculuk sektörü bugün 70’ten fazla ülkeye tohum ihraç etmektedir. Ticaret hacmi olarak dünyada 10. Sırada olan ülkemizin hedefi ilk 5’te yer almaktır.”dedi 
Yerel tohumların kullanımıyla ilgili Çiftçimiz kendi ürününden elde ettiği tohumları kullanabilir, mübadele edebilir. hiçbir zaman yasaklanma getirilmediğinin altın çizdi.
“Türkiye Tohumcular Birliği olarak Tohumun İzinde isimli sosyal sorumluluk projemiz ile içinde yerel tohumlarda olmak üzere tüm yerel çeşitlerin korunması, toplanması ve değerlendirilmesi için gelen projelere maddi destek sağlıyoruz. Başta çocuklarımız olmak üzere toplumumuzun tüm kesimlerine tohumun önemini ve gelecekteki rolünü anlatan çalışmalar yapıyoruz. Projemiz ile aynı zamanda biyokaçakçılık ile mücadele ediyoruz. Ayrıca bir yandan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yerel çeşitlerin üretimlerinin devamının sağlanması amacıyla tarımsal özelliklerinin tanımlanması ve genetik kaynak olarak kaydedilmesi çalışmaları devam ederken diğer yandan tohumlarımız Ankara ve İzmir’deki gen bankalarımızda korunmaktadır.”bilgilerini verdi. 

EGD Ekonomi Gazeteciler Derneği Başkanı Celal Toprak’ın sorusu üzerine Yılmaz şu açıklamalarda bulundu; “Ülkemizde GDO’lu tohum üretimi yoktur, ithalatı da yasaktır, bu konu Biyogüvenlik Yasası” kapsamında çok sıkı denetim altındadır.”  Başkan Yılmaz açıklamalarına devam ederek  “Ancak ne kadar uğraşsak dahi GDO kadar gündemden düşüremediğimiz bir konu daha var. Ne yazık ki Hibrit (melez) tohumlarla üretilen ürünlerin sağlığa zararlı olduğu, kısırlık yaptığı zaman zaman gündeme geliyor. 

Hibrit tohumların sağlığa zararlı olduğunu net bir şekilde ispatlayan bilimsel bir kanıt yoktur. Çünkü hibrit tohum üretimi doğal bir yöntemdir. Hele GDO ve GDO teknolojileri ile uzaktan yakından ilgisi yoktur.” Dedi. 
Mısır örneğiyle “2016 yılında mısır rekoltesi 6.5 milyon ton olarak gerçekleşti. Atadan veya köy çeşitlerini kullandığımızda verim düşeceğinden rekolte yaklaşık 1.5-2.0 milyon  ton olacaktır. Aradaki farkı biz yurt dışından, özellikle ABD, Arjantin, Brezilya gibi ülkelerden ithal edilecektir. Bu ülkelerde üretimin tamamına yakını  GDO’lu mısır tohumluğundan yapıldığıdır.”diyerek toplantıyı sonlandırdı.

yilmazparlar@yahoo.com